DOKUZUNCU BÖLÜM: "Kağıt Ev."

311 76 186
                                    


Yeni okuyucular görüyorum. Bu hikayede hiçkimsenin masum olmadığını tekrar hatırlatmak isterim. Hayran olunası bir aşk hikayesi de değil üstelik. Leyla ve Ali Kemal gri karakterler. Hele Ali Kemal, hatalar yapan, yanlışlarını fark eden, bazen kendini affettiren, bazen hatayı hatayla kapatmaya çalışan içimizden bir karakter. Ve en önemlisi her şeyin bir nedeni var. Şimdi oldukça karışık geliyor farkındayım. Ama zamanla oturacak.

Keyifli okumalar...

"Sevenler, sevilenler her gün gülerler,
Gülenler, gülenler mutlu olurlar
Bir bakarsın gülen ağlar,
Mutluluğu birden kaybolur.
Madalyonun ters yüzü bu
Her güzellik bir gün yok olur."

- Madalyonun Ters Yüzü, 3 Hürel

DOKUZUNCU BÖLÜM

NİSAN, 1983

"Rengi size çok yakıştı."

Leyla, satıcı kadına tebessüm ederken boy aynasındaki görüntüsüne baktı. Soluk yüzüne siyahlar yakışmıştı. Kendisi de gördüğü kadından hoşnuttu ama yine de şöyle etrafına biraz daha bakınmak istedi. Böyle bir mağazada bir şeyler deneyebiliyor olmak bile kendisi için oldukça lüks ve büyük bir şeydi. Leyla'nın annesi bir terziydi. Küçük bir kızken giysilerini pazardan ya da oradan buradan bulduğu ucuz kumaşlardan alır, ona elbise dikerdi. Genç bir kız olduğunda mahalledeki bazı kızların üzerinde gördüğü tişörtlere, eteklere ve pantolonlara özenerek bakardı. Bir tanesine dahi sahip olabilmek için üç beş biriktirdiği dönemler olmuştu. Ama biriktirdiği her parayı ağabeyi bulur, cebine atardı.

İlerideki askılığa yürürken yüzü vitrine dönüktü kadının. İyice mağazanın içinde turladı. Her bir parçaya göz atarken adeta gözleri ışıldıyordu. Dikkatini askılardan çektiği birkaç saniyede karşı kaldırımda tanıdık bir yüzle karşılaştı. Kendisine bakan gözleri fark ettiğinde elinde duran askıyı ateşe tutmuş gibi bıraktı ve bir adım geriye çekildi. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki ona bakan yüz birden dönerek kaldırımda hızla ilerlemeye başladı. Leyla'nın nutku tutulmuştu. Bu imkansızdı ve kadının o dakikalarda kendine söylediği tek şey buydu.

Adamı gözden kaybolana kadar izledikten sonra hızlı bir karar verdi. Üzerindeki ceketi bir hışımla çıkarıp bir kenara bırakırken kendisine seslenen kadını görmezden geldi ve kendini kalabalık sokağa attı. Kaldırımda adamı en son gördüğü yere doğru ilerlerken adımları telaşlıydı kadının. Yürürken bazen denk geldiği insanlara çarpıyor, geri çekilirken ise karşı kaldırımı kolluyordu. Adamın başka bir sokağa saptığını son anda görebilmişti. Ne kadar hızlı hareket ederse etsin adam ondan daha hızlı hareket ediyordu. Neredeyse bunun için ağlayacaktı Leyla. Adamın girdiği sokağa geçtiğinde adımları bir bıçak gibi aniden kesildi ve olduğu yere adeta mıhlandı. Çünkü bu sokaktan sonra yol dörde ayrılıyordu. Derin bir nefes alırken elini alnına götürdü ve yüzünü sıvazladı.

Bir adım ileriye atarak şansını denemek istese de iş işten geçmişti. Görüşü bulanıklaşırken sahile çıkan sokakta ağır ağır ilerledi.

Ali Kemal, Sinan ve Yavuz'la beraber Leyla'nın çıktığı mağazanın üst katında deneme kabinindeyken olanlardan habersizlerdi. Kabinden ilk Sinan sonra Ali Kemal çıkmıştı. Sinan üzerindeki zincirli ceketi aynanın karşısında düzeltirken "Yakıştı sanki." dedi ve arkadaşına döndü. Ali Kemal de beğenmişti. Tam ona bununla ilgili takılacaktı ki Leyla ile ilgilenen kadının yanlarına geldiğini gördü.

"Arkadaşınız az önce telaşla çıktı. Bilmek istersiniz diye- "Devamını söylemesine gerek yoktu Ali Kemal için. Sinan, Ali Kemal'in aşağıya inmek için hareketlendiğini görünce "Nereye gittiğini nereden bileceksin?" diye sordu. Sinan haklıydı, adam bunu bilemezdi. İstanbul büyük bir şehirdi, kalabalıktı ama duramazdı da. Mağazadan çıktığında önce sağa mı yoksa sola mı gideceğini bilemedi. O an çabuk bir karar verip sola yöneldiğinde karşı kaldırımda aşağıya doğru yürüyen Leyla'yı gördü. Şansına hayret ederek karşı kaldırıma geçti. Hareketlerinde acele etmeyi onu gördüğü an bırakmıştı. Dalgın ve yavaş yürüyordu. Beş bilemedin on adım arkasından yürürken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Buraya gelirken öylesine heyecanlı ve istekliyken neden birdenbire kendini dışarı atmıştı? Onunla ilgili her şey neden bu kadar karmaşık ve anlaşılmaz olmak zorundaydı ki? Neden diye sordu kendine. Zaten bundan günler önce akşam vakti Nejat'la yaptığı o konuşma aklından bir türlü gitmiyordu.

ÇIKMAZ SOKAK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin