BİRİNCİ BÖLÜM: "Tesadüf."

1.5K 133 281
                                    

Bu hikayede geçen tüm karakterler, mekan ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

Tüm hakları saklıdır.

Tür: Psikolojik dram, gizem, dönem
Toplam kelime sayısı: Yaklaşık 90.000

UYARI: Bu hikayede psikolojik hastalık, intihar ve ölüm gibi bazı tetikleyici öğeler bulunmaktadır. Etkilenebilecek okuyucular için uyarıdır.

"İnsanların ağız alışkanlığıyla kullandığı "tesadüf" kelimesine inanmamak, bilgeliğin başladığı nokta."

- Bir Katilin Güncesi, Kim Young-Ha

Akıl sağlığı ile zorlu savaşlardan geçmiş, mücadele veren herkese ithafen,

BİRİNCİ BÖLÜM

KASIM, 1982

Dakikalardır tedirgince yürümenin verdiği telaşla genç kadının nefes alıp verişi düzensizleşmiş, karanlık sokağın çekilmez sessizliğinin içinde arkasında duyduğu adım sesleri, her geçen saniye kulaklarında bir çığ gibi büyümekteydi. Kalbi sanki avuçlarının içindeydi ve gümbürtüsünü tüm uzuvlarında dalga dalga hissedebiliyordu. O sırada eli, acıyan boğazının üzerine gitti. Durup soluklanmak için vaktinin olmadığını biliyordu. Üstelik saat epey geç olduğundan etrafta yardım isteyebileceği birilerini de görememişti.

İki evin arasından açılan dar bir koridora sapıp hızlı yürüyüşünü sürdürdü. Birkaç dakika sonra artık bu yola saptığından mı bilinmez artık ayak seslerini duyamaz olmuştu. Elini sıvası yer yer dökülmüş, pürüzlü duvara koydu ve biraz soluklanmak için durdu. Üstü başı epey kirlenmiş, uzun, siyah saçları yağdan tel tel olmuştu. Karnı açlıktan gurulduyordu. Perişan haldeydi ve vaziyetini düşündükçe yüreği sıkışıyordu. Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyordu fakat üzerinde hissettiği bakışlarla sertçe yutkundu. Başını kaldırmaya korkuyordu. Adımları geri geri gitmeye başlarken karşı kaldırımda gördüğü mavi gözlerle kapana kısılmış o his ile sarmalandı. Boynunun görünmez bir el tarafından sıkıldığını hissettiğinde her şey için çok geçti. Kadının sırtı sert bir bedene çarptığında ağzından titrek bir çığlık yükseldi. Başını çevirdiğinde ne ile karşılaşacağını bilmiyordu ve sanki kalbi kulaklarında atmaya başlamıştı. Ağzının içi kupkuru olmuştu. Gözleri kısıldı, sesler parça parça eridi ve o sırada renkler önemini kaybetti. Her şey siyaha bürünmeden önce yer, ayaklarının altından çekildi ve kendini koca bir boşluğa bıraktı.

Tik tak tik tak...

Sanki biri saati duvara değil de kulaklarına çivilemişti. Tıkırtılar çekilemez hale geldiğinde acıdan sımsıkı kapadığı gözlerini açmaya zorladı. Başındaki o keskin ağrı henüz geçmemişti. Üzerindeki battaniyeyi ayaklarıyla iterken yavaşça doğruldu. Az ilerde duran uzun masanın üzerindeki gaz lambasına gözlerini dikti. Işık o kadar cılızdı ki, gazın bitip her an sönebileceğini düşündü. Koltukta sırtını iyice geriye yaslarken bacaklarını da kendine çekti.

"Uyandın mı?" diye sordu, genç adam. Sesi arka taraftaki mutfaktan geliyordu. Yaklaşan ayak seslerini duyarken, uyku mahmurluğuyla gözlerini kapayarak adamın yaklaşmasını bekledi.

"Yine kâbus mu gördün?" Adamın sesi meraklı çıkıyordu. Kadın başını hafifçe aşağı yukarı sallarken, adam da elindeki tepsiyle koltuğa doğru yaklaştı. Kadın başka bir şey söylememişti, söylemezdi de genç adam bunun pekâlâ farkındaydı ama yine de deniyordu. Ona dair bir şey daha öğrenebilmek için adeta çırpınıyordu.

ÇIKMAZ SOKAK | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin