Küçük bir önerim olacak size. esaturk tarafından yazılan MAT isimli hikayeyi okumanızı tavsiye ederim. Gizemli bir kurgusu var. Bu sitede özenle yazılmış her hikaye değerli. Bu da benden başka hikaye arayanlara öneri olsun.
Bana en başından beri destek olan arkadaşım için ithaf esaturk
"Sevgili Bilge, işte bu yüzden hayal ve gerçek benim onlara verdiğim anlamları kaybetmek üzere. Sen, yaşadığım bir gerçek misin? Yoksa, bir zamanlar yaşamış olduğum bir rüya mısın? Yoksa ikisi de değil misin?"
-Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay
YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM
ARALIK 1986
"Bir, iki, üç... Yaptık, yine yaparız." Sinan'ın her konser öncesi bağırarak söylediği bu cümleyle sahneye çıkmışlardı o gün. Aylardır beklenen konserin girişinde sahne karanlıktı. Albümün en çok sevilen duygusal parçasıyla çıktı Leyla, ışığın olduğu tarafa doğru. Önce ismini bağıran kalabalığı gördü ancak yüzünde şarkının verdiği ağır bir ifade vardı. Bu şarkıyı Ali Kemal yazmıştı. Okul zamanından karalama defterlerinin arasından çıkardığı şarkıyı sunması için en çok çabayı Leyla vermişti üstelik. Bir aşk şarkısıydı. Beni sevme diyordu nakaratta. Sevilmeyi hak etmediğini düşünen biri için ne haklı bir cümleydi. Tam da bu yüzden Ali Kemal bu şarkının albümde olmasını hiç istememişti. Fakat düzenlemelerle ve Leyla'nın çıkabildiği yüksek notalarla öyle bir noktaya gelmişti ki grubun her bir üyesinin göz ardı edemeyeceği kadar güzel olmuştu. Üstelik radyoda oldukça fazla çalmıştı.
Sinan, Ali Kemal'in gitarıyla, Yavuz'un davulda daha yavaş başlattığı ezgiler kulaklara dolduğunda usul usul giriş yaptı şarkıya. Sesi kulağa adeta bir ninni gibi geliyordu. Ve Ali Kemal o gün iyice emin oldu, Leyla bu şarkıyı her geçen gün bir öncekinden daha içten ve daha iyi söylüyordu. Durum böyleyken insanın tepkisiz kalması da imkansızlaşıyordu.
Ali Kemal'le karşılıklı söyledikleri yerde seslerindeki uyum, sahnede arkadaşları dahil herkesi mest ederken Leyla, adamın bir yerde gözlerinin dolduğunu ve ses dengesini kaybettiğini duydu. Ali Kemal, birlikte söyledikleri yerde bir süre duraksadığından başını eğip gitarını çalmaya devam etti. Leyla ise bunu fark ettiği anda ona destek olmak için iki adımda yanına yüzünde saf bir tebessümle yaklaştı ve boşta kalan eliyle adamın yanağını sevdi. Ne düşündüğünü tahmin edebiliyordu. Gözünün önünden yaşadıkları onca anı geçerken gözleri birbirlerindeydi. Bu şarkının dünkü provasında kimseler yokken "Sen benim şansımsın," demişti Ali Kemal hisli bir şekilde. Şimdi ikisi de o anıyı yeniden hatırlarken aynı anda yutkundu.
"Biz sahnede konuşalım," demişlerdi bu işin en başında. Orası onca kavgaya, kıskançlığa, sevgiye, şefkate hatta tutkuya şahitti. Bu seferkinin bir adı yoktu. Varsa da bilmiyorlardı.
Şarkı bittiğinde büyük bir alkış koptu. Ali Kemal kolunu Leyla'nın omzuna atarak hafifçe kendine çekti. Bu, bir teşekkürdü. Bu, birçok şeyin teşekkürüydü onun dilinde.
Bir hareketli şarkı çaldılar ardından. Sinan'ın kendini hem klavyede hem gitarda gösterdiği bir şarkı sonunda ışıklar hafifçe kısıldı ve sürpriz için Ali Kemal mikrofona yaklaşıp heyecanlı bir nefes bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKMAZ SOKAK | TAMAMLANDI
Misterio / Suspenso1980'ler ve 1990'larda geçen geçmiş-şimdiki zaman sarmalındaki hikayede, küçüklüğünden beri duyduğu ve gördüğü şeyler herkesten farklı olan Leyla'nın yolu çıkmaz bir sokakta tanımadığı bir adamla kesişir. Adam, kadını o gece zor durumdan kurtarır ve...