NOT: NEFESİNİZİ TUTUN, HAZIR OLUN ÇÜNKÜ ARTIK YOKUŞ AŞAĞI GİDİYORUZ. O YÜZDEN HİÇ OY KULLANMAMIŞ OLANLAR, SESSİZ OKUYUCULAR SES VERİN LÜTFEN.
"Ben burada diri diri, bir mezara gömülmüş gibiyim. Hiçbir intihar bu kadar şuurlu, bu kadar iradeli, bu kadar sürekli ve çetin olmamıştır."
- Yaban, Yakup Kadri Karaosmanoğlu
ON DOKUZUNCU BÖLÜM
HAZİRAN 1992
Oturduğu rahatsız sandalyede başını pencereye doğru çevirdi, Leyla. Açık camdan içeriye esen sıcak rüzgârı yüzünde hissetti. Kuşların cıvıltısı kulağına doluşurken bir tanesi pencerenin önüne kondu. "Git buradan," demek istedi o kuşa. Burası seni de acımadan öldürür.
Bulunduğu odanın kapısı gürültüyle açıldığında kadın bakışlarını kuştan çekti ve gelen beyaz önlüklü doktorlara baktı. İçeriye dört doktor girdi, en sonuncusu İnci'ydi. Göz göze geldiklerinde içine tekrar hatırladıklarının verdiği hüzün çöktü. Leyla, dikdörtgen bir masanın başında oturuyordu. Odaya giren doktorlar da ellerindeki dosyalar ve kağıtlarla beraber karşılıklı oturmuşlar, adeta Leyla'yı çepeçevre sarmışlardı.
"Leyla Atalay," dedi ona en yakın sandalyede oturan yaşlı doktor gözlüklerini atarken.
İnci, doğrusunu söylemek isterken gözleri Leyla'nın üzerindeydi. Onun sessizliğine buradaki herkes alışıktı da bu seferki farklıydı. İçine tamamlanmamış cümleler, o cümlelerin üzerine pişmanlığın o kesif kokusu sinmişti. Onun durmadan ihtimalleri düşündüğünü biliyordu İnci.
"Yaklaşık on sekiz ay olmuş buraya geleli." Başta konuşan adam, önünde duran dosyaya hızlı bir şekilde tarayarak söylemişti bunu. Leyla, bakışları ceviz rengi masada duran kadına döndü. "Kendini nasıl hissediyorsun?"
Leyla, soruya karşılık vermek için adama döndü. "İyi demek beni buradan kurtaracaksa iyiyim. Ama doğruyu isterseniz kötüyüm, üzgünüm. Üzgün olma kelimesi bile az geliyor bazen."
"Elbette senden doğruları istiyoruz bugün," diyen başka bir doktordu.
"Dosyanda ilk gözüme çarpan şey ilk geldiğin dönemler yaşadığın ve buradaki hastalara yaşattığın sıkıntılı durumlar oldu. Bir hastaya seni takip ettiğini düşündüğün sebebiyle saldırdığın yazıyor." İnci doktorla karşılıklı oturan başka bir doktordu konuşan. Ve onu iyi tanıyordu. O da Leyla'yı iyi tanıyor olduğundan bu konuya değinmişti. "Sonrasında sana yardım etmeye çalışan doktorunu, ki bu olayda o kişi bendim, hırpalayıp hakaret ettin."
Leyla, bacaklarının üzerinde tuttuğu ellerini giymek zorunda olduğu hasta önlüğüne sürttü. "O günü hatırlıyorum."
"Ve?"
"Yanlıştı. Özür dilerim." dedi Leyla, kadına istediğini vererek. O gün belki kimse onu takip etmiyordu ya da kimse onu öldürmeye çalışmıyordu fakat yine de tek hatalı o değildi. İçinde başlayan öfke baş gösterdiğinde o doktora döndü hızla. "Buraya alışmaya çalışıyordum. Ama yine de siz de-"
Devamını getiremedi çünkü her birinin bakışı Leyla'nın üzerindeydi. Ancak Leyla o an her birinden daha sert ve uyarıcı bir bakışla karşılaştı. İnci. Ona yapma der gibi bakarken kendine engel olamamıştı.
"Siz de bana yardımcı olmaya çalıştınız." diye düzeltirken bakışları tekrar aynı doktorun üzerindeydi. "O gün size de kötü davrandım, farkındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKMAZ SOKAK | TAMAMLANDI
Mystery / Thriller1980'ler ve 1990'larda geçen geçmiş-şimdiki zaman sarmalındaki hikayede, küçüklüğünden beri duyduğu ve gördüğü şeyler herkesten farklı olan Leyla'nın yolu çıkmaz bir sokakta tanımadığı bir adamla kesişir. Adam, kadını o gece zor durumdan kurtarır ve...