[tamamlandı]
Yarım olan bendim, huzuru veremeyeceğini düşünen oydu.
.
"Bu zamana kadar hep ayağa kalkmaya ihtiyaç duyduğumu hissederdim şimdi ise..." Şaşkınlıkla başımı kaldırdığımda göz göze geldik. "İhtiyacım olan senmişsin aslında."
.
Boran yılla...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bitti. Bugün, bütün her şey bitti. Hayatımın en kritik kararını verdim ben bugün. Evet dedim. O masaya oturdum ve evet dedim. Üzerimde takım elbisem vardı. Simsiyah. O da benden farklı sayılmazdı. Ama ondan farklı olarak yaptığım tek şey, evet dedikten dakikalar sonra masadan kalkıp bir sigara yakmamdı. Davullar zurnalar çaldı. Abim gelmedi, Elif gelmedi. Kendi düğümünde yalnızdım. Annem gelmedi. İnsanlara yalandan gülüşler sunmakla meşguldü.
Şimdi ise, artık evim olan konaktaydım. Odaya gitmemek için oyalanıyordum. Su bardağını tezgaha bıraktıktan sonra mutfaktan çıktım. Bomboş konağın içinde ilk önce kendi etrafımda döndüm. Daha sonra ise yavaş, seyrek adımlarla ellerim cebimde merdivenleri çıktım. Alkol almamıştım ama kafam yerinde değilmiş gibi hissediyordum. Üzerimde kol gezen bir sakinlik vardı. Odanın önüne geldiğimde içeride ne yaptığını umursamadan içeri girdim. Sadece gece lambaları yanıyordu. O ise ortalıkta yoktu. Birkaç saniyelik duraksamanın ardından tam hareketlenecekken odanın içinde bir kapı açıldı ve içeriden tekerlekli sandalyesiyle Boran çıktı. Bana göz ucuyla bile bakmadan yatağın yanına doğru gittiğinde üzerindeki pijamaları yeni fark etmiştim. Köşedeki komodinden destek alarak bedenini yatağa atınca daha fazla izleme gereği duymadan elimi kemerime attım. Bir saattir belimi acıtan kemeri hızlıca çıkarıp koltuğun kenarına attım. Üzerimdeki siyah gömleğin düğmelerini açarken o kendi tarafında olan lambayı kapatıp arkasını dönmüştü bana. Yüzümü buruşturup önüme döndüm, gömleği üzerimden çıkarıp koltuğun kol kısmına koyduğumda biraz olsun hissettiğim rahatlamayla odaya geçip bir tişört aldım ve üzerime geçirdim. Bel kısmımdaki yarayı görmesini istemiyordum. Koltuğa oturup arkama yaslandım. Oturduğum an vücuduma sirayet eden yorgunluk yutkunmamı sağladı. Bütün gün istemsizce ruh gibiydim. Ne gülebildim ne olayları idrak edebildim. Sanki bir kitap okuyormuşum gibi hissetmiştim. Gözlerim yine yatakta yatan adamı buldu. Yanındaki kısım boştu belki de gidip yanına yatmamı bekliyordu. Hiçbir şey düşünmeden koltuğa kıvrıldığımda gözlerim kendiliğinden kapandı.
Kolumda bir baskı hissettiğinde irkilerek gözlerimi araladım. Karşımda yine onu görünce gözlerimi devirip yattığım yerde doğruldum. "Noldu?"
"Toparlan, odaya birazdan Ömer gelecek." Tok sesini duyunca kendi boğuk sesime lanet ettim. "Ne yapayım gelecekse?" dedim geri başımı yastığa koyarak. Kaşlarımı çatıp kafamı yastığa biraz daha gömmüştüm.
"Lafımı ikiletme!" diyerek banyoya girdi. Gözlerimi devirerek yattığım yerde sırt üstü dönüp nefeslendim. Cidden ben bu adamla ömür boyu ne yapacaktım?
Yorgunluktan bedenim kalkma diye ağlasa da umursamamaya çalışarak yattığım rahatsız yerden kalkıp banyonun kapısına yaslandım. Gözlerim istemsizce kendiliğinden kapanıyordu. Öyle kaç dakika bekledim bilmiyorum ama birkaç tıkırtı sesi geldi. Bir şeylerin devrildiğini duyduğumda kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım.
Kapıya tıklatacakken kapı çoktan açılmıştı. Bir elime bir de yüzüme bakıp yanımdan geçip gitti. Onu umursamadan banyoya girip yüzümü yıkadım. Aynadan kıpkırmızı olan gözlerime ve dağılmış saçlarıma bakıp yüzümü buruşturdum. Dişimi fırçalayıp dışarı çıkınca odanın kapısı çalınmıştı. Boran "Gir," dediğinde Ömer sandığım adam içeri girdi.