28. Bölüm: Şirket

12.8K 862 239
                                        

"Kız!" diye sessizce bağırdığımda irkilerek bana döndü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Kız!" diye sessizce bağırdığımda irkilerek bana döndü. "Ne yapıyorsun orada?"

Meryem tekrar önüne dönüp bir şeyler yaptıktan sonra yanıma doğru adımlayınca ellerindeki eriklere baktım. Erik zamanı değildi? "Nereden buldun onları," diye sorduğumda şirin şirin sırıttı.

"Komşumuzun oğlu verdi." Sanırım bu kız büyüdüğünde çok canlar yakacaktı. Zaten kıvırcık saçları ile o kadar tatlı duruyordu ki bir ısırıkta yemek isteyeceğiniz cinsten.

Bana uzattığında içinden bir tane alıp ağzıma attım. Erik pek sevmezdim ama sıkıntı yoktu. "Ee baban olacak o herif nerede acaba biliyor musun?" Başını salladı fakat gözlerini etrafta gezdirip bana biraz daha yaklaştı ve fısıltıyla konuştu. "Babam yeni evimize gitti."

"Kesin gideceksiniz yani," diye mırıldanarak yanına oturdum. Bu konuyu hâlâ konuşmamıştım Boran ile ve konuşmak da istemiyordum. Benim için nerede kaldığımızın önemi yoktu fakat onun için vardı. Bu zamana kadar bu konaktan taşınmamışsa bir bildiği vardı. "Siz de gelecekmişsiniz babam öyle dedi."

Başımı sallayıp yanağından bir makas aldım. "Bakalım yavrum amcanla konuşacağız bu konuyu." Biz laflarken onu Ayşe Betül yengenin çağırmasıyla koşturarak annesinin yanına gitmişti.

Ben de babamın konağına gitmek istiyordum ama annemin vereceği tepkiyi kestiremiyordum. İlk diyeceği şeyi tahmin etmek zor değildi. Neden geldin?

Hazırlanıp evden çıktığımda düşüncelerimin aksine gittiğim yer Boran'ın yanıydı. Arabayı her zamankinden daha yavaş sürüyordum. Havada kar soğuğu vardı ve belki bir belki iki hafta sonra kesin kar yağardı. Yarım saatlik bir yolculuğun sonunda şirketin önünde arabayı durdurdum. Kenarda duran korumalardan birine anahtarı vererek içeri girdiğimde gözlerim etrafı turlamıştı. Gri ve beyazın harmanlandığı, dekore edildiği bir şirketti ve tam iyi bir mimarın elinden çıktığı belliydi. Kocamın.

Birkaç kere şirkete geldiğimden bildiğim yolu hızlıca ilerleyip asansöre geçtim. Boran'a haber vermemiştim ve müsait olmama durumu çok yüksekti. Yine de odasında takılırım diye düşündüğümden gidiyordum zaten. Asansörden indiğimde kimseye görünmeden ilk önce lavaboya geçtim. Ellerimi güzelce yıkayıp yüzümdeki dağılmışlığı gidermeye çalıştım. Gözlerim hafif kanlanmıştı ama çok belli olmuyordu fazla göz göze gelmesem fark etmezdi. Islattığım elimi ensemde gezdirirken soluklanıp doğruldum. Kahvaltı yapmadığım için midem biraz bulanıyordu.

Daha iyi gözüktüğüme kanaat getirdiğimde oradan çıkarak Boran'ın odasına doğru adımladım. Kapının kenarında Ahi Boran Efgan yazısını görmek bile içimi kıpır kıpır yapıyordu. Taşaklı bir ismi vardı. Kenarda duran sekreter yüzünde mahçup bir ifadeyle yanıma doğru adımladı. "Kaan Bey.. Boran Bey şu an toplantı odasında ve toplantıya gireli daha bir saat yeni oldu maalesef bir süre gelmeyecektir. Size nasıl yardımcı olabilirim?"

efgan | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin