29. Bölüm: Otel

10.4K 876 342
                                    

Arabayı durdurduğumda başımı arkaya atarak yutkundum. Bir ömür boyu süreceğini düşündüğüm, hiçbir zaman konusunun açılmayacağına emin olduğum konu beni nerelere getirmişti. Biliyordum ki bu otele girdiğimde eski benliğimde çıkamayacaktım içeriden. Bir şeylerin beni değiştireceğini hissediyordum.

Her ne kadar ayaklarım geri geri gitse de umursamamaya çalışarak arabadan indim ve otele doğru ilerledim. Bana kapı numarasına kadar attığı konumu yüzünden kimseden yardım almadan ilerlerken asansöre geçip onuncu katın düğmesine bastım. Keşke bir kaza olsaydı ve kendimi en tepeden aşağı gömülürken bulsaydım.

Aynadan kendimle göz göze geldiğimde buraya gelmeden hemen önce aldığım hapın da etkisiyle dağınık gözüküyordum. Evet hap benim işim değildi ama bu saatten sonra belki işim olurdu. Şu ana kadar Boran'a yakalanmamam bile mucizeyken bu şeyi hâlâ devam ettiriyor olmak şu anlık sikimde değildi. Rahatlamamı sağlıyordu.

Asansörün kapısı açıldığı gibi kendimi dışarı attım. Katta kimsenin olmamasıyla beraber loş ortamda bir sağıma bir soluma baktım. Koridor oldukça genişken bir kapı aradım, en sonunda sola dönüp ilerlemeye başladığımda ortamda sadece ayakkabımın çıkardığı tok ses duyuluyordu.

En sonunda bir kapı bulduğumda üzerinde hiçbir numara yazmaması beni şüphelendirse de buranın bir daire olduğunu anlamıştım. Kendime daha fazla heyecan yaşatmadan kapıya tıklatıp bir adım geri gittim. Ayakkabımın ucunu izlerken birkaç saniye sonra kapı açılmıştı.

Başımı kaldırıp baktığımda Aktan ile göz göze geldim. Gömleğinin birkaç düğmesi açılmış elindeki viski bardağını gevşekçe tutarken öylece bana bakıyordu. Birkaç adım gerileyip kapıyı sonuna kadar açtığında daha fazla ona bakmadan içeri geçtim.

..

Kaan sessizliğin içinde daha çok boğuluyordu. Karşısında oturan ve neredeyse hiç tanımadığı adamı görmek, sesini duymak ve varlığını hissetmek istemiyordu. Şu an tek istediği şey deli gibi içerek her şeyi unutmak ve unutmaktı.

"Buraya beni neden çağırdın?" dedi en sonunda sesini bularak. Onun buraya gelme sebebi sadece artık ailesinden birine zarar vermek için bir eylemde bulunmamasını söylemekti, bunun için ne istiyorsa yapacak ve onları hayatından komple silecekti. Bunun mümkün olmadığını elbette biliyordu ama içinde bir yerler kabul etmiyordu bu düşünceyi.

"Sen de biliyorsun buraya seni neden çağırdığımı." dedi Aktan. Oturuşunu düzelterek elindeki bardağı önündeki masaya koydu ve başını hafifçe sola yatırarak baktı Kaan'a.

"Bilmiyorum." Kaan'ın ağzından çıkacak kelime sadece buydu. Ayağa kalkıp onun iğrenç bakışlarından kaçmak ister gibi arkasını döndü. Dairenin oturdukları odasının bir kesimi komple camdı ve güzel bir Mardin manzarası karşılıyordu insanı. Cama doğru ilerleyip bir elini cebine atarak öylece durdu.

"Kartlarımızı açık oynayalım Kaan, artık kaçacağın bir yer kalmadı." Arkasından gelen sese kulaklarını tıkamak istedi ve öyle de yaptı.

Olduğu durumdan kendisini nasıl kurtaracağını bilmiyordu fakat kurtarmak zorundaydı. Bu durum açığa çıkarsa her şeyini kaybederdi. Zaten Kaan'ın da kaybetmekten korktuğu çok fazla bir şeyi yoktu. Sadece artık iyi hissediyordu. Yeni hayatında mutluydu. Öyle mutluydu ki bir gün pürüz çıkacağını hesaba katmamıştı. Unutmuştu. Boran ile her şeyi unutmuştu.

"Pekâla," dedi Aktan başını sallayarak. "Onlara bir zarar vermeyeceğim merak etme. Bunu hiçbir zaman düşünmedim zaten. Amacım mutluluğunu baltalamak da değil. Güzel bir evliliğin var ve.." Kaan'ın ona döndüğünü gördüğünde söyleyeceklerini yuttu. Ne tepki verecek diye merakla yüzüne baktı.

efgan | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin