[tamamlandı]
Yarım olan bendim, huzuru veremeyeceğini düşünen oydu.
.
"Bu zamana kadar hep ayağa kalkmaya ihtiyaç duyduğumu hissederdim şimdi ise..." Şaşkınlıkla başımı kaldırdığımda göz göze geldik. "İhtiyacım olan senmişsin aslında."
.
Boran yılla...
Önümdeki pideye umursamaz bir bakış atıp tekrar Umut'a döndüm. O da benimle aynı modda, sessiz sedasız oturuyordu. Dersten çıkmıştım ve bir hafta sonra finaller başlayacağı için çalışma halindeydim.
Telefonumun ekranına tekrar baktığımda yine bir bildirim görememek artık sinirimi bozmuştu. Hava gittikçe kararıyordu ve eve de gitmek istemiyordum. Boran iki gündür bana karşı o kadar soğuktu ki buz kesiyordum.
Her şeyi ben mahvetmiştim.
Ama kimse.. ama kimse neden diye sormamıştı. Her zaman yaptığım hareketleri eleştirmişlerdi ama neden yaptığımı soran kimse olmamıştı.
Evet belki haksızdım, evet belki şu an kendi yanlışlarımda boğuluyordum ama Boran'ın herkesten farklı olduğunu zannetmiştim.
Ona sabah detaylıca konuşalım dedikten sonra konusu bir daha hiç açılmamıştı. Ne sabah konuşmuştuk ne de akşam.
'Beyaz giyme söz olur, siyah giyme toz olur.'
Umut'un açtığı şarkıyla kendime geldiğimde başımı çevirip ona baktım. İç çekerek sigarasını içiyordu. Etrafımda gözlerimi gezdirdiğimde sıkıntıyla nefeslendim. Herkes çimenlerin üzerine birkaç sandalye atmış arkadaş gruplarıyla sohbet ederken biz öylece birbirimize bakıyorduk. Oturacak sandalye getirmeyen Umut yüzünden de çimlere oturmuştuk.
Hava soğuk olsa da çok umurumda olduğu söylenemezdi. Umut bir bira açıp önüme koyunca nefeslenerek yarım bir şekilde çimenlere yattım. Rüzgarda saçım dağılırken yüzüme gelen soğukluk rahatlamamı sağlıyordu.
Bira şişesini alıp bir süre baktım. İçesim yoktu çünkü çok fena kokuyordu. Bunun kokusuna ben bile dayanamıyordum. Tam bira şişesini bırakacakken gelen fotoğraf çekme sesiyle Umut'a döndüm. Tekrar fotoğrafımı çekince ona ters ters baktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Hadi ilk sen anlat, buraya kös kös oturmaya mı geldik?" Oflayarak başımı daha çok çimenlere yasladım. "Geçen Oktay'dan aldığım hapı bulmuş Boran. O gün çok bağırdı bana, iki gündür de yüzüme bakmıyor."
"Oow," dedi Umut. "Bu fena olmuş işte." Başımı salladığımda konuşmaya devam etti. "Olsun be oğlum bir ara öğrenecekti zaten. Çok takma kafaya alışır bir süre sonra."
"Kardeşim," dedim sabır çeker gibi. "Benimle böyle bir gelecek mi istiyorsun dedi bana. Böyle mi çocuk istiyorsun dedi. Yaptığımdan utandım amına koyayım."
"İlk içtiğimi öğrendiği zaman annem de beni evlatlıktan reddediyordu." diye mırıldandı. "Bu tolerans gösterilecek bir konu değil, bir gün öğreneceğini ve böyle bir tepki vereceğini biliyordun bence."
"Biliyordum," dedim yalan konuşmadan. "Normalde eve aşırı doz alarak gitmiyorum anlamasın diye ama o gün şu geçenki haplardan almıştım. Şıp diye anladı."
Kaşları çatılırken yüzümü dikkatle taradı. "Oğlum onlar bağımlılık yapıyor, hani başlamıyorduk öyle şeylere. Ne oldu amına koyayım?!"