kafanıza göre bir şarkı açın lütfen..Kaan Efgan,
Bazen o kazadan sağ kurtulmamın iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyordum. Hayat bana bir yüzüyle gülerken öteki yüzüyle hep alay ediyordu. Düşüyordum, kalkmak üzereyken çelme takarak daha büyük bir düşüşe sürüklüyordu beni.
Fakat bu düşünce Boran'ı gördükçe köreliyor babamın ölümünü düşündükçe tekrar yeşeriyordu. İki gündür nefes alamıyordum. Benden çocukluğumu çalmışlar hissinden bir türlü kurtulamıyordum. Canım yanıyordu fakat yanımda benden çok canı yanan bir adam varken sesimi çıkartamıyordum.
Elimde olsa metrelerce koşmak, nefes nefese kalmak isterdim. İlk defa kafamı darmaduman etmemek için kendimle savaşırken buluyordum benliğimi. Ciğerlerim nefes almama yetmiyordu sanki. Böyle bir acı olabilir miydi? Nefes aldıkça kaburgalarım sızlıyordu neden nefes alıyorsun der gibi.
Her zaman babamdan önce ölürüm diye düşünüyordum. Bu çocukluğumdan beri değişmeyen aklıma mıh gibi kazınmış bir düşünce ve histi. Onu kaybetmek bütün duvarlarımın bir bir yıkıldığını ve savunmasız kaldığımı hissetmekle eş değerdi.
Kendimi öksüz hissettiğim çok zaman olmuştu. Fakat babam bana hiçbir zaman kendi eksikliğini hissettirmemişti. Ne yaparsa yapsın, çocukken eve elinde bir dolu çikolatayla gelip ilk küçükler diyerek bana uzattığı çikolatayı asla unutmayacaktım. Belki de yetim ve öksüz bir çocuğa en güzel benim babam baba olmuştu.
Bana.
Belki sert bir mizacı vardı, belki sevgisini asla gösteremezdi ama ben her zaman beni çok sevdiğine inanmıştım. Ona çıkardığım bütün zorluklar aklıma geldikçe kendime sinirleniyordum. O, adam olmam için her şeyi yapmıştı. Paragöz olmamam, kendi ayaklarımın üzerinde durup alın terimle para kazanmanın verdiği o güzel hissi bana çocukken yaşatmıştı. Yoksa benim ne okumakta gözüm vardı ne de elimin bir iş tutmasında.
Kapının sessizce açılmasıyla başımı kapıya çevirip yanağımı yastığa bastırdım. Okan, Boran'ın uyuduğunu gördüğünde daha sessiz olarak kapıyı kapatmış elindeki poşetleri yavaşça yere bırakmıştı. Dolaptan temiz bir pike çıkartarak kardeşinin üzerine örterken bayık gözlerle onu izliyordum.
İşini bitirdiğinde bana dönerek ilk önce yüzümü sonra vücudumu taradı. Yatağımın yanındaki koltuğa oturup elindeki tespihi bileğine çekerken gözleri gözlerime mıhlanmıştı. "Nasılsın ağrın falan var mı?"
"Yok," dedim sessizce. Acıyı biraz daha hissetmek isteyen tarafım sürekli yalana başvuruyordu.
Yavaşça başını sallayıp arkasına yaslandı. "Doktor yemek getirebileceğimizi söyleyince Ayşe Betül tarhana çorbası yaptı sen severmişsin." Bu kazadan sonra neden bana karşı tavrının değiştiğini bilmesem de daha yumuşak bakıyordu gözlerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
efgan | bxb
Teen Fiction[tamamlandı] Yarım olan bendim, huzuru veremeyeceğini düşünen oydu. . "Bu zamana kadar hep ayağa kalkmaya ihtiyaç duyduğumu hissederdim şimdi ise..." Şaşkınlıkla başımı kaldırdığımda göz göze geldik. "İhtiyacım olan senmişsin aslında." . Boran yılla...