[tamamlandı]
Yarım olan bendim, huzuru veremeyeceğini düşünen oydu.
.
"Bu zamana kadar hep ayağa kalkmaya ihtiyaç duyduğumu hissederdim şimdi ise..." Şaşkınlıkla başımı kaldırdığımda göz göze geldik. "İhtiyacım olan senmişsin aslında."
.
Boran yılla...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hastanenin koridorunda bir sandalyeye oturmuş yaklaşık bir saattir de öyle boş boş duvarı izliyordu. Bazen hiç kımıldamıyor bazense duvara yasladığı başını kaldırıp tekrar duvara yaslayarak tok bir ses çıkmasını sağlıyordu. Abisi başlarda yanında olsa da sonradan babasının yanına girmiş bir süredir de çıkmamıştı. Haberi duyduğunda hastaneye nasıl geldiğini bile bilmiyordu Kaan, tabiri caizse cenazeye çağıracaklardı belki de onu. Bu düşünceyle yüreği daha çok sıkışıyor benliğini bir sinir kaplıyordu.
Karşı sandalyede oturan Elif'e çevirdi gözlerini. Kaç gündür burada böyle bekliyordu bilmiyordu ama hali kötü gibiydi. Biraz da dağınıktı, kendisine çekidüzen vermeye fırsat bulamamıştı. En sonunda Karan odadan doktorla çıktığında gülümseyerek kardeşinin yanına ilerledi ve yanına oturduğu gibi onu kendine çekip sıkıca sarıldı. "Korkma oğlum, babam iyi. Bir hasar falan da yok." Adam kalp krizi geçirdiğinde yere yığılırken kafasını sertçe sehpanın sivri ucuna çarpmıştı, bu yüzden bir süre yoğun bakımda kalsa da babalarının ne kadar güçlü bir adam olduğunu bilen iki delikanlı soğukkanlılıklarını az da olsa koruyorlardı.
"Abi günlerdir buradasınız ve ben haberi senden bile öğrenmedim," dedi başını abisinin çok özlediği göğsünden kaldırıp dik dik bakarak. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen? Cenazeye mi haber verecektin?"
"Sesini kıs, burası hastane." dedi Karan kaşlarını çatarak. "Abim zor günler yaşıyorsun, babama ne kadar düşkün olduğunu da biliyorum bu yüzden söyleyemedim." Evet abisini günlerdir görmemiş, kafasında kurmuş da kurmuş olan insana söylenecek sözlerdi bunlar da tam!
"Ya abi," dedi ve sımsıkı kapattı dudaklarını. Ne dese kalp kırardı biliyordu, bu yüzden önüne dönerek sustu. O çok güvendiği abisine biraz olsun güveni kırılmıştı ama diyecek bir kelimesi yoktu. Görünen o ki Karan onu pek özlemiş gibi değildi zaten.
Kaan'ın gözleri koridorun başına takıldığında gözlerini gelen kişiden çekmeden dik dik bakmıştı tekerlekli sandalyedeki adama. Üzerine giydiği siyah gömlek ve kumaş pantolonla o oturduğu tekerlekli sandalyede bile ortalamanın çok çok üstüne çıkan karizması vardı. Sert görüntüsü yutkunmasına sebep oluyor biraz da sinir oluyordu bu haline. Evde kedi gibi olan adam dışarıda her şeye ve herkese karşı bir aslandı sanki. Koruma kalkanını açıyor kimseyi de içeri almıyordu. Kaan gözlerini bile kırpmadan izledi tekerlekli sandalyeyle yanına gelen adamı.
Boran önünde durduğu çocuğa daha fazla bakmadan elindeki suyu ona uzatınca alması için bir süre beklemişti. Gergin hissediyordu çünkü şirkette Elif ile konuştuktan sonra bir daha asla aynı ortamda bulunmamışlardı. Kardeşini özlediğini hissediyordu. Belki de bunca aradan sonra onun mutlu olduğunu görmeyi düşünüyordu fakat aksine kız mutsuzdu. Evliliğinden yana olmadığını biliyordu Boran, kendisine özlemle bakan gözlerini görüyor tepki veremiyordu. Karan'a ise geldiğinden beri bir kere bile bakmamıştı. Bu ortama sadece Kaan için katlandığını bilmek bile sıkıntı doğuruyordu içinde. Ne kadar önceden gelmiş de olsa o zaman adamın durumu biraz kötüye gittiği için beklemek zorunda kalmıştı.