16. Bölüm: Çiçek

12.9K 967 387
                                    

Boran yanıbaşında uyuyan adama bakarken hem pişmanlıkla hem utançla kavrulmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Boran yanıbaşında uyuyan adama bakarken hem pişmanlıkla hem utançla kavrulmuştu. Onu banyoya taşıdığı yetmiyormuş gibi bir de giydirmek istemişti. Boran kendine bile fazlalık geldiğini hissederken Kaan'ın ona böyle bir konuda yardım etmesine müsaade edemezdi. Bir gün yüzüne çarpılacak laflar kulaklarında çınlamıştı çünkü. Kaan ona göre pervasız, insanların yaralarıyla dalga geçebilen bir tipmiş gibi gelmişti o sırada gözüne. Onun eline bir koz vermek istememiş, Ömer'in dibine kadar girdiği için de biraz sinirlenmişti. Boran her zaman akıllı, sakin bir insan olmuşken eşinin kendisinin tam zıttı olması onu bir boşluğa düşürüyor, ne yapacağını şaşırttığı anlar oluyordu. O anlardan birisi saatler önce bu odada yaşanan ufak çaplı denilemeyecek bir kavga mıydı bilmiyordu. Bildiği tek şey Ömer'in işinin bu olduğuydu. Bir karşılık alıyordu yaptığı işten. Para. Boran karşılıksız bir iyiliği kimseden kabul etmezdi, edemezdi.

Hastalıktan dolayı hâlâ vücudu üşürken bunu bile umursamıyordu. Gözlerini kırpmadan hemen yanında yatan, saatler önce gözünün önünde sinir krizi geçirerek kendini kaybeden adama bakıyordu. Terlediği için fazla gür olmayan ama seyrek de sayılmayacak kumral saçlarının ıslak tutamlarında gezdirdi gözlerini. Alnına tel tel dizilmiş saçları, sert mizaçlı yan profiline bakıyordu adamın. Yüzünü ilk defa bu kadar dikkatle izliyor, yutkunmasına engel olamıyordu. Eli tam çocuğun saçlarına gidecekken kapının tıklatılıp bir saniye olsun beklemeden açılmasıyla ellerini kendine doğru çekti.

Kapıda gördüğü abisiyle yutkundu. Okan ona doğru ilerleyip elini alnında gezdirerek ateşine baktıktan sonra diğer elindeki ateş düşürücü hapı Boran'ın dudaklarına doğru uzatıp komodinin üzerindeki sürahiden bir bardağa suyu boşaltıp kardeşine uzattı. İçten içe Kaan'ı bu konuda haklı bulsa da dışına yansıtmıyor ne bok yerse yesin kafasında ilerliyordu Okan.

Aklına gelenlerle bir süre kardeşinin yorgun suratına bakmış yatağın en ucuna oturarak ona dönmüştü. "Gece sen gelmeden yarım saat önce Kaan geldi yanıma, telefonlarımı açmıyor senin haberin var mı Boran'dan diye sordu." Hafifçe güldü Okan. "Seni aradığımda saniyeler içinde açınca telefonu yüz ifadesini görmen lazımdı. Puşt aşırı alındı söyleyeyim."

Boran duyduklarıyla kendini daha kötü hissederken gözlerini tekrar çocuğa çevirdi. "Babasının kalp krizi geçirdiğini söylemek istedim ama Karan izin vermedi." dedi sessizce. Telefonu da arabadaydı, arabada olduğunu bile çok sonradan fark etmiş  eve dönüş yolunda abisinin aramasıyla da telefonunu açmıştı.

Sabahki tavırlı hallerini düşündü Boran. Kaan ona ters ters bakmış, kendisini dinlemediğini belli edercesine lafının ortasında arkasını dönüp gitmişti. Demek bu yüzdendi. Akşam işten çıktığında direkt hastaneye gitmiş yaşlı adamdan gelecek haberi beklemişlerdi. Abisi de bunu biliyordu zaten, ona haber verdiğinde Kaan'ı çok da umursamamıştı çünkü onu merak etmeyeceğini düşünmüştü. Fakat tam tersi olmuştu. Garip garip çocuğun suratına bakarken abisi olmasa o saçlara dokunacağını, belki de kısacık saçları okşayacağını düşünüyordu Boran.

efgan | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin