Ahi Boran Efgan,
Beni yanıltıyordu.Sadece iki hafta. Sadece iki haftadır tanıyordum onu ve beni yanıltıyordu. Öngörülebilecek her şeyi tam tersine çeviriyordu. Göründüğü gibi biri miydi yoksa göründüğünün aksine iyi veya kötü müydü? Kötü müydü Kaan? Gözlerim sehpanın üzerindeki ilk yardım çantasından ellerime kaydı. Sağ elim sol elimin üzerine kapandı. Sanki oradaki yarayı yok edebilecekmişim gibi kapattığımda gözlerim de aynı anda kapanmıştı.
Düşmüştüm. Kimseye düştüm diyemeyecek kadar utanç verici bir şekilde.
Bir daha sehpaya göz ucuyla bile bakmadan içeri geçtim. Gecenin bir vakti çekip gitmesinin de sebebi bendim. Hayır, o buradayken dar falan gelmiyordu oda. Sadece bana öyle bakmasından nefret ediyordum. Gerçekten bipolar olabilirdi o çocuk. Bazen çok iyiydi, bazense çok kötü. Bakışları bile yerin dibine sokuyordu insanı. Kaç yaşına gelmiştim, kazadan bu zamana tam beş yıl geçmişti. Alıştım demiştim bu bakışlara. Alışamadığımı ise Kaan'ın her suratıma bakışında anlamıştım. Yüzündeki o memnuniyetsiz ifade bir an olsun gitmiyordu. Ya boş boş bakıyordu ya da her şeyden nefret eder gibi kaşları çatıktı. Kendisine eğlence çıktığında ise yüzüne itici bir gülümseme ekliyordu. Özellikle abime karşı.
Yorulmuştum. Yatağın kenarındaki düğmeye bastığımda iki dakika kadar sonra odanın kapısı tıklatıldı. Gir deme zahmetinde bile bulunmadım. Ömer de birkaç saniye sonra içeri girdi. Tek olduğumu görünce yanıma doğru adımlayıp tam karşımda durdu. "Yatacak mısın? Üzerini değiştirelim."
Yavaşça başımı sallayınca benden önce girdi giyinme odasına. Ardından neredeyse kapıyla aynı genişlikte olan tekerlekli sandalyeyi bir yere çarpmadan içeri sürdüm, odanın tam ortasında durdum. "Gece hava bozacakmış, camları açmadan yatın."
Muhtemelen Kaan gelmezdi.
Dolaptan siyah pijama takımını çıkarıp bana doğru geldi. Dikkatle suratıma bakmasıyla kaşlarımı çattım. Bu aralar dalıp gidiyordu yüzüme. Bu çocuk son zamanlarda değişmeye başlamıştı. "Bir derdin varsa söyle. Elimden geleni yaparım."
Gözlerini kaçırıp üzerimdeki gömleğin düğmelerini açmaya başladı. "Elinden bir şey gelmez." dedi gözlerime bakmadan. "Çünkü bir derdim yok." Gülümseyip göz kırptığında gözlerimi devirdim. Beni aptal sanıyordu. Neyse ki buna da alışıktım. Maalesef insanlar bacaklarım yerine beynimin sakat olduğunu düşünür gibi hareket etmekten bir türlü vazgeçmiyorlardı.
"Kalçanı kaldır." Açtığı kemerle birlikte sandalyenin kenarlarına tutunarak kalçamı havaya kaldırdım. Saniyesinde pantolonu bacaklarımdan çıkarıp alt pijamayı giydirdikten sonra geri yerime oturdum. Her gün alışık olduğum bu görüntü artık canımı sıkmıyordu. Bir süre sonra bundan kurtulacağımı biliyordum. Bacaklarım tedavilere olumlu tepki vermese de verecekti. Vermek zorundaydı. Attığım iki adımda on kilo ter dökmem yetmiyordu bana.
"Egzersizleri hazır Kaan yokken burada yapalım mı?" diye sordu. Bugün onu tamamen unutmuştum. "İstemediğini biliyorum ama aksatmamak lazım." Her gün belirli hareketler yapmak zorundaydım. Hem yatak izi olmaması için hem de bir dahaki fizik tedaviye kadar paslanmamam için. "Olur," dediğimde içimde kalan son enerji kırıntılarını aradım. Birazıyla birlikte odadan çıktım, Ömer'in beni kaldırmasıyla yatağa oturtması bir oldu. Omuzlarım geniş olduğu için cüsseli gözüküyordum ama olmam gereken kilonun altındaydım. Zaten kilo almamalıydım. Kendimi taşıyordum ben.
Yatağa sırtüstü yattığımda daha demin beni giydiren o değilmiş gibi altımdaki pijamayı bir çırpıda çıkardı. İlk önce ayak bileklerime masaj yapmaya başladı, hissettiğim ten irkilmeme sebep oluyordu. Ve istemsizce aklıma Kaan düşüyordu. Uyurken ayağını sürekli ayağımın üzerine atması onu hissetmeme yol açıyordu. Uzun zamandır bir insana bu kadar uzun süre temas etmemiştim. Sırf bu sebepten ilk gün uyku bile uyuyamamıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
efgan | bxb
Novela Juvenil[tamamlandı] Yarım olan bendim, huzuru veremeyeceğini düşünen oydu. . "Bu zamana kadar hep ayağa kalkmaya ihtiyaç duyduğumu hissederdim şimdi ise..." Şaşkınlıkla başımı kaldırdığımda göz göze geldik. "İhtiyacım olan senmişsin aslında." . Boran yılla...