11. Bölüm: Kavga

14.9K 1K 291
                                    

Boran'ın yaşı 27
Kaan'ın yaşı 21

dilenci değilim ama birkaç yorumunuzu alırım... miyav.

...

Gözlerimi fal taşı gibi açtığımda oflayarak yataktan doğrulmuştum. Gözüme bir gram uyku girmiyordu, uyku düzenimi siktiğim için kendime söylenirken yarım bıraktığım kitabı düşündüm. Bir ara onu çalışma odasından alıp okusam iyi olacaktı. Alt kattan tabak çatal sesleri gelmeye başlamıştı, anlaşılan kahvaltı hazırlanıyordu. Güneş gözüme gözüme vururken daha fazla duramadan ayağa kalktım. Bu saatte ilk defa Boran'ın uyuduğunu görüyordum.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra daha fazla baksırla durmadan bir eşofman giydim altıma, biraz terlediğim için de üzerimdeki tişörtü çıkarıp başka bir şeyi elime almıştım. Belimdeki amına kodumun yarası hâlâ geçmemişti. Umut'un söylenmeleri aklıma gelince gözlerimi devirdim. Neymiş götümde kurt varmış iki dakika oturamıyormuşum. O yüzden iyileşmiyormuş. 

Uyuşuk uyuşuk odaya geçtiğimde Boran hâlâ uyuyordu. Telefonuma baktığımda Okan'dan mesaj gelmemesi sırıtmamı sağladı. Demek ki görmemişti daha. Aslında görse çoktan kapımıza dayanmıştı.

Boran'ın yanına gidip koluna dokundum. Uykusu hafif olacak ki birkaç saniye içinde gözlerini açıp bana anlamayan gözlerle baktı. "Saat sekize geliyor, kahvaltıya inelim acıktım."

Uyku sersemi bir süre suratıma baktıktan sonra nefes almayı aklına getirip başını çevirdi ve komodinin üzerindeki saate baktı. Bana inanmamıştı. Ona ters ters bakarken "Günaydın," diyerek yerinde doğrulmuştu. Onun yanına gelirken geriye çektiğim tekerlekli sandalyeyi tekrar eski yerine koyup ben de ağzımın içinde günaydın diye mırıldandım.

Dağılmış saçlarımı düzeltirken o banyoya girmiş, dakikalar içinde de çıkmıştı. Giysi odasına girmeden önce üzerime bakıp telefonunu eline almıştı. Birkaç şeyden sonra kulağına telefonu koyup bir süre bekledi. "Gel."

Saniyeler içinde kapı tıklatıldı ve içeriye Ömer girdi. Anında gözleri Boran'ı bulurken baştan aşağı süzdüm çocuğu. Ben çirkindim ama o benden daha çirkindi. Yeşil gözleri vardı ve çimen gibiydi. Okka gibi bir burnu, ince sayılacak dudakları vardı. Ayrıca saçları üç numaradan çok daha uzundu, ona yakışan bir saç stili yoktu.

Sadece elleri güzeldi. Pamuk gibi olduğu dokunmadan bile anlaşılıyordu. Benim ellerimde ise nasırlar vardı. El bakımıma normalinden fazla önem versem de çocukluğumdan gelme böyleydi. Daha çocukken başlamıştım çalışmaya. Başımı Boran'a çevirdiğimde çenesini sıktığını fark etmiştim, bir şey demeden ikisi de içeri girdi.

Dakikalar sonra çıktıklarında artık sıkıntıdan patlayacaktım. Bugün kendime bir meşgale bulmam gerekiyordu. Artık Umut'un yanına gider zamanımı onunla harcardım.

Ömer kapıdan çıkmadan önce bir şey hatırlamış gibi dönüp Boran'a gülümsedi. "Az daha söylemeyi unutuyordum, yarın doktor randevun var hatırlat demiştin."

Ömer yüzündeki gülümsemeyle bana döndü. "Siz de gelecek misiniz? Biraz uzun sürer ama söyleyeyim." İğneleyici mi konuşmuştu yoksa ben bu adama gıcık olduğum için öyle mi duyuyordum? Derdini anlamasam da bir şey demedim. Benim ne işim vardı, doktor randevusunda? Ayrıca hasta mıydı bu adam? "Niye doktora gidiyorsun?" dedim neredeyse yatar gibi oturduğum koltuktan kalkarken.

Ömer bir şey diyecekken Boran onun sesini bastırdı. "Fizik tedavi."

Anladığımı belirtircesine başımı salladım. Gitmeye niyetim yoktu ama bu karşımdaki adamı da merak ediyordum. Acaba tedavi olurken izleyebiliyor muyduk? Ayağa falan kaldırıyorlar mıydı ki? Boyu kaçtı bu adamın? Benden uzun olduğu kesindi. Olması gerekenden daha zayıf olsa da onda absürt durmuyordu kilosu. Hem biraz pazuları var gibiydi. Bende de var canım. Yüzüne pis pis baktım. Yalan yok, yakışıklıydı. Bakışlarımı görünce bir süre yüzüme bakıp başını çevirdi. Dümdüz olan burnunu görünce homurdanarak kapıdan çıktım. Nispet yapıyordu sanki!

efgan | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin