~10~

1K 72 92
                                    

 Evan'ın dürtmesiyle irkilip ona döndüm. "Neyin var kızım senin?" Rabastan da endişeli bakışlarını üzerimde gezdiriyordu. "Sürekli dalıp gidiyorsun bir sorun varsa anlat beraber çözelim." Aklımda sürekli Lupin dolanıyordu. Kafamı salladım onu aklımdan çıkarmak için.

 Garip bir şekilde bana bakan arkadaşlarımı fark ettiğimde, arkamızda Felix ile konuşan Regulus'a bakıp öne doğru eğildim. Onlarda benle beraber eğilip bana yaklaştılar. "Yine Sirius yanıma geldi. Bir şeylerden şüpheleniyor galiba. Aklıma takıldı yakalanırsak diye endişelendim sadece." Alector gülümsedi ve kolunu omzuma attı. "Sen endişe etme. Hiçbir şey olmaz." 

 Rabastan onayladı. "Sen sıkma canını güzelim. Gerekirse seni işe bulaştırmadan bile hallederiz." Evan da saçımı karıştırıp göz kırptı. "Dalgın haller sana yakışmıyor. Senin her zaman mükemmel zeka gerektiren planların vardır bir kere." Sözleriyle güldüm. "Haklısınız hallederiz yaa." 

 Regulus yanımıza yaklaştı. "Ne zaman gidiyorsunuz?" Evan saatine baktı. "Tam olarak şimdi çıkmamız lazım yoksa toplantıya geç kalacağız." Hep beraber ayaklandığımızda Regulus'un yanağından öpüp, Felix ile beraber çıktım ortak salondan.

 "Hala gergin misin toplantılardan önce?" Bakışları bana döndü ve omuzlarını silkti. "Bazen geriliyorum özellikle görev verdiği zaman. Bakışlarını üzerime dikince içim ürperiyor." Gülümsedim ve saçlarını karıştırdım. "Normal merak etme. Bazen gerçekten çok ürkünç bakışları oluyor. Zamanla alışırsın." 

 Bana bakarken gözlerinde hep hayranlık yakalardım. Yine aynı bakışlar vardı gözlerinde. "Sen nasıl bu kadar korkusuz olabiliyorsun. İlk gün bile çok soğukkanlıydın. Sonralarda da öyle. Sana çok özeniyorum gerçekten." 

 "Gururumu okşadınız beyefendi. Bu benim kişiliğim tatlım. Kendimi bunun için zorlamıyorum." Sonra göz kırptım ve sessizce fısıldadım. "Tabi bazı zamanlar dışında." Güldü ve o da göz kırptı. "Sırrınız benimle güvende hanımefendi." 

 Rabastan "Hadi tutunun cisimlenebiliriz artık." Hepimiz el ele tutuştuk ve cisimlendik. Benim sağımda Felix solumda Rabastan duruyordu. Geldiğimizde Evan kardeşiyle beraber önden ilerlemeye başladı. İkizler de arkalarından hızlı adımlarla gidince arkada Rabastan ile tek kalmıştım. Yandan bakışlarımı attım ona. Yaptığım şeyi ona anlatmadığım için içim içimi yiyor. Resmen kafayı yiyeceğim ama bunu onaylamayacağını da çok iyi biliyordum. O yüzden kendi içimde tutmam gereken küçük bir sırdı bu. 

 "Ne kıvranıp duruyorsun solucan gibi Meissa." Kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Neyden bahsediyorsun anlamıyorum!" Ani tepkim daha çok dikkat çekmişti. Hay! Gözlerini kısıp beni inceledi. "Kesinlikle bir şeyler var sende ama sonra konuşacağız. Şimdi toplantıya girmeliyiz." Hızla kafamı salladım ve önden ilerlemeye başladım. O da arkamdan hızlı adımlarla geliyordu. Odaya girdik ve yerlerimize oturduk. Lestrangelar tam karşımızda oturdukları için o da benim karşımda oturuyordu.

 Yalan söylemek en iyi yaptığım şey olmasına rağmen karşımda o olunca elim ayağıma dolaşıyor ve batırıyorum. Ah sinir krizi geçireceğim şimdi! Beni hep çok iyi tanımasından bazen gerçekten nefret ediyorum. Lord odaya girdiğinde hepimiz ayaklandık. Yerlerimize tekrar oturduğumuzda direkt konuşmaya başladı. İlk defa bir toplantıya kafamı veremiyordum. Off!

-----

 Okula döndüğümüzde Rabastan'ın konuşmak isteyeceğini bildiğim için hızla ortadan kayboldum. Ona yalan söylemekten hiç hoşlanmıyorum. Off ne yapacağım ben! Yürürken bir anda kolumun tutulmasıyla hızla asamı çekip boynuna dayadım. 

 Lupin ile göz göze geldiğimde yutkundum. "Reflekslerin gerçekten hızlıymış." Gülümseyerek konuşmasıyla kaşlarım çatıldı. Sonra sert bakışlarımı kolumu tutan eline diktim. Hızla elini çekti. "Pardon korkutmak istememiştim." Alayla baktım ona. "Beni korkutamazsın ama sen canından olabilirsin. Bir daha sakın sessizce yaklaşma yanıma!" 

Meissa Black/ MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin