~19~

701 50 21
                                    

 Neyse ki Felix'in yanına gitmeden tamamen hazırlanmıştım. Belime yerleştirdiğim bıçağa ulaştığımda zaferle sırıttım. İpi kesmeye çalışırken elimi de kesmiştim ama şu an önemsediğim şey bu değildi. Felix'e yetişemeyeceğim diye ödüm kopuyordu. Sonunda ipi kestiğimde hızla ayaklarımıda çözdüm. Az ileride gördüğü asamı alıp çıktım oradan. Nerede olduğum gram umurumda değildi, tek istediğim cisimlenmek.

 Beklemeden hızla cisimlendim. Gözlerim Felix'i ararken ona kaldırılmış asaları görmemle kaşlarım çatıldı. Hemen yüzümü kapatıp oraya yaklaşmaya başladım. Attığım büyü ile karşıdaki bir adam yere savruldu. Diğerinin de bakışları bana döndüğünde bana karşı atak yaptı. Felix'in önüne geçtim. "Hemen toparlan ve git!" Bana kararsız şekilde bakıyordu. "Abla-"

 "Kes sesini ve hemen git dedim! Bitkiyi al ve git. Ben buraya seni korumaya geldim. Söz veriyorum sen gider gitmez ardından geleceğim. "Bir süre yüzüme baksada beklemenin daha büyük zaman kaybı olduğuna karar vermiş olmalı ki ben adamla çatışırken o hemen bitkilere koştu. Adamın ona yönelmesine izin vermeden aklıma gelen tüm büyüleri atıyordum.

 Felix ile göz göze geldiğimizde kafasını salladı ve cisimlendi. Derin bir nefes alıp adama döndüğümde koluma gelen büyü ile inledim. "Ah! Orospu çocuğu!" Hiç beklemeden cisimlendim oradan. Ormanda beni bekleyen Felix'i gördüğümde hızla sarıldı bana. "Çok teşekkür ederim abla. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum." Kolumun acısı ile dudaklarımı ısırdım ve kasıldım.

 Geri çekilip kaşlarını çattı. "Sorun ne?" Bakışları bedenimde gezindiğinde kolumda takılı kaldı. Hızla kolumu tutup inceledi. "Abla çok özür dilerim gerçekten. Benim yüzümden zarar gördün yine. Ah keşke hiç kabul etmeseydim." Gözlerinin dolduğunu gördüğümde şefkatle gülümsedim ve elimi omzuna koydum. "Sakinleş ufaklık. Ben küçük bir sıyrıkla atlattım. Sen ölebilir ya da Azkaban'a gidebilirdin. Hem abartma ufak bir yara daha büyüklerini yaşadım unuttun mu hemen? Hadi okula geçelim artık."

 Hızla kafasını salladı ve sağlam koluma girip yürümeye başladı. "Haklısın kolunu hemen göstermeliyiz önemli bir şeyde olabilir." Felix'in beni sürüklemeleri sonucunda hastane kanadına gelmiştik. Odadan çıkan Sirius ile göz göze geldiğimizde ben umursamazca yanından geçtim. Onun gözleri ise kısa süre koluma takıldı. Sonra yoluna devam etti. 

 Felix'in abarttığı kadar büyük bir şey yokmuş. Bizimkilerden saklamaya karar verdik çünkü sorgularlardı ve onlara yalan bulmakla uğraşamazdım. Binaya ilerlerken aklımda sadece beni bağlayan kişinin kim olduğu vardı. Kim böyle bir şeye cürret edebilirdi ki. Hayır bana zarar da vermemişti. Kafam çok karışmıştı. Bunu çözmek üzere şimdilik rafa kaldırdım.

 İçeri girdiğimizde Evan kalkıp kardeşinin yanına gelip onu inceledi sonra da sıkıca sarıldı. Onlar görev hakkında konuşurken ben sessizce onları dinliyordum. Felix kurguladığımız şekilde anlatıyordu olayı. Omzuma yaslanan kafa ile soluma döndüm. Rabastan ile göz göze geldiğimde yutkundum. "İyi misin? Yine biraz dalgın duruyorsun sanki." Kısık gözleri ile bana baktığında çok geriliyordum. Sanki her şeyi anlıyor gibi bakıyordu. İçimi okuyor gibi.

 "Hayır iyiyim sadece Felix beni biraz endişelendirmişti onu üstümden atamadım. Biliyorsun ona çok değer veririm." Kafasını salladı usulca. "Evet biliyorum. Reg yerine koyuyorsun onu. Ama o iyi sonuçta, başardı. Sende asma o güzel yüzünü." Yüzüme yayılan gülümseme ile kafamı kafasına yasladım ve muhabbete dahil oldum.

-----

 Gryffindor ile ortak iksir dersimiz vardı bugün. Bende Remus ile eştim. Sınıfa girdiğimizde göz göze geldik. O kısa bir gülüş attı bana ve önüne döndü. Ben rastgele bir masaya geçtim o da arkadaşlarının yanındaydı. Ders saati geldiğinde herkes yerlerine dağılmıştı. "Yüzünü doğru düzgün görebildiğim nadir anlardan. Diğerleride diğer ortak derste zaten." Sızlanmasına yarım ağız sırıttım ve sanki onla ilgilenmiyor gibi kitabımı karıştırmaya başladım. 

Meissa Black/ MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin