Severus'un yanından çıktığımda kafam epey karışıktı. Nasıl o olabilirdi. Nasıl belli etmedi bunca sene anlayamıyorum. Kafamı kaldırdığımda Remus ile göz göze geldim. Yerinden kımıldamadan bana bakıyordu. Bakışları yüzümde gezindi. Sanki öğrendiğimi anlamış gibi omuzları düştü ve duvara yaslandı.
Gözleri hala doluydu. Onu görünce benim de gözlerim doldu. Kafamı sağ omzuma yatırıp baktım ona. Tam ağzını açacakken sonunda yerimden hareket edip hızlı adımlarla yanına geldim ve kollarımı sıkıca sardım beline. Şaşkınlıkla bedeni gerildi. Elleri hareketsiz şekilde havada kalakaldı. Ben kollarımı daha da sıkılaştırdım.
"Önemli değil. Hem de hiç önemli değil tamam mı? Umursamıyorum bunu." Sözlerimle havadaki kollarını etrafıma sardı. Yüzünü kafama yasladı. Ağladığını hissediyordum. Akan yaşlar saçlarım arasında kayboluyordu. Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Tek kolumla sarılırken diğerini kaldırıp yaşları sildim.
Tamamen geri çekildiğimde yüzünü avuçlarım içine aldım. Tam bir bebek gibi duruyordu. "Ağlama lütfen... Gerçekten bunun hiçbir önemi yok. Ben seni görüyorum. Geri kalanları boşver. Severus'u da düşünme ben halledeceğim merak etme. Sen yeter ki dün geceyi düşünüp üzülme. Buradaki tek suçlu Sirius. Seni böyle saçma bir şakaya alet etmesi hiç hoş olmadı." Parmaklarımla yanaklarını okşarken küçük öpücükler kondurdum.
Geri çekildiğimde etrafa bakmak şimdi aklıma gelmişti. "Anlaşıldı mı?" Kafasını küçük bir çocuk gibi salladığında yüzümde ufak bir gülümseme oluştu. "Anlaştık. Gerçekten en büyük şansım olabilirsin Meissa. Seni çok seviyorum." Sözleri ile gülümsemem silindi. Gerçekleri bilse hala böyle düşünmeye devam eder miydin acaba. Beni aynı şekilde sever misin Remus?
"Bende seni seviyorum Remus. Hadi gidip hazırlan sonra kahvaltıya in." Kaşları çatıldı. "Sen gitmiyor musun odana?" " Severus'u son kez kontrol edip gideceğim merak etme." Kafasını salladı ve arkasını dönüp uzaklaştı. Derin bir nefes alıp kapıya yaklaştım.
Tekrar içeri girdiğimde Severus'un tekrar uykuya daldığını gördüm. Sessiz adımlarla yanına yaklaştım. Bir süre onu izledim sonra asamı çıkardım. "Üzgünüm Severus... Bunu yapmayı istemezdim ama onu korumak için yapmam gerekiyor. Hayatı yeterince zor ve daha da zor olacakken bir de bununla uğraşmasını istemiyorum." Yutkunup asamı ona doğrulttum. Küçük bir asa hareketi ile unutmasını istediğim şeyleri unutturdum ona. Bundan gram pişmanlık duymuyordum. Dün geceyi hatırlayacaktı ama o kişinin Remus olduğunu hatırlamayacktı. Eh bir de onun oraya gitmesine sebep olan kişinin Sirius olduğunu tabi.
Asamı yerine koyup üzerindeki örtüyü düzelttim. Yine sessiz adımlarla kapıya ilerledim ve çıktım. Arkama bir daha hiç bakmadan seri adımlarla binama ilerledim.
-----
Bizimkiler olayı öğrenir öğrenmez kahvaltıdan sonra Severus'un yanına gitmişlerdi. Pek bir şeyi kalmamıştı aslında. Dün ki tedavi kolundaki yarayı iyileştirmişti. Sadece ufak bir iz kalmıştı. Onun yanından çıktıktan sonra birkaç derse girdik.
Öğlen ders arasında bizimkiler ile dışarda oturuyorduk. Reguluslar ise kendi arkadaşlarıyla beraberlerdi. Yarın olan bir görev hakkında konuşuyorduk. Rabastan bu görevin biraz tehlikeli olduğu konusunda tedirgindi. "Meissa bu göreve gelmesen daha iyi olurdu." diyip duruyordu sürekli. Kötü yanı Evan da ciddi bir şekilde onu onaylıyordu.
"Çok abartıyorsunuz çocuklar bence. Hiçbir şey olmadan geri geleceğiz. Hep öyle oldu sonuçta. Noldu size ya içinize Regulus mu kaçtı?" Bir süre daha bu konuda tartışmaya devam ettik. Alector "Yapacak bir şey yok mecbur gelecek zaten. Lord bir kere onayladı." dedi. Hızla kafamı salladım. "Aynen öyle daha fazla uzatmaya gerek yok bence."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meissa Black/ Marauders
Hayran Kurgu*Karanlık taraftan okumak isterseniz gelin gelinn* Sirius'un evden kaçışından sonrasını ikiz kardeşi Meissa Black'in gözünden okumak ister misiniz? O zaman hadi gelinn "Bu saatten sonra Black ailesi ile hiçbir bağı kalmamıştır o kanı bozuğun sakın...