~28~

548 41 30
                                    

 Yavaş adımlarla odaya girdim ve yatakta gözleri kapalı uzanan Rabastan'a baktım. Söylediğinin aksine eve gelince falan konuşamamıştık. Hatta hiç muhatap olmadan duş alıp yatmıştı. Yine de her zaman uyuduğum kısmı boş bırakmıştı ve kendi yerine sırtı dönük şekilde yatmıştı. Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu ve yerime yattım. Arkadan kollarımı ona sarıp dudaklarımı yanağına bastırdım. Uyanık olduğunu hafif kıpırdayan gözlerinden anlaşmıştım. 

 Yanağına öpücüklerimi kondururken boynuna doğru indim. Kafasını eğip boynunu gizledi ve beni hafifçe itti. "Uyu Meissa." Böyle davranması canımı sıkıyordu. Konuşsa her şey daha kolay olacak. Yine de onu dinlemeyip kollarımı beline sardım ve yüzümü sırtına gömdüm. "Biliyorum kızgınsın ama böyle yapma uzaklaşma benden. Gerekiyorsa tartışalım ama soğuk yapma." 

 Derin bir nefes aldı ve bana doğru döndü. Kafam artık göğsüne yaslıydı. Hafifçe kafamı kaldırıp gözlerine baktım. "Sadece biraz sakinleşmem lazım Meissa anla beni. Seni anlık hırsımla yaralamak istemiyorum. Üzmek istemiyorum ama sen bunu imkansız kılıyorsun. Üzerime geliyorsun." Omzumu silktim. Çenemi iyice göğsüne yaslayıp sürttüm. "Umurumda değil. Senden uzak kalmayı sevmiyorum işte."

 Sakinleşmek ister gibi bir süre gözlerini kapattı. Açtığında yine de sinirli olduğunu anlamıştım. "Meissa düşmanımıza yardım ettin. Kim oldukları gram umurumda değil. Arkanda bırakmış olman gereken insanlar onlar. Katlanamıyorum onlardan herhangi birine karşı kalbinin yumuşamasını. Olay Sirius mu? Önemi yok anlıyor musun. İkinizde birbiriniz için hainsiniz. Belki gerektiğinde birbirinize karşı savaşacaksınız. Hatta onu öldürmek zorunda kalacağız belki. Buna alış ve kabullen bir hata daha istemiyorum!"

 Uzun konuşması bittiğinde belindeki kollarımı çektim ve istediği gibi ondan uzaklaştım. Gözleriyle hareketlerimi takip ediyordu. Tek kelime etmeden yataktan kalktım. Hızla bileğimi tuttu yumuşak şekilde. "Nereye?" Kısa süre yüzüne baktım ve elimi çektim. "İstediğin alanı veriyorum sana. İkimizde biraz sakin kafayla yalnız kalalım." Sinirle ellerini saçlarına geçirdi ve o da yatakta doğruldu. "İçte tam olarak bundan bahsediyorum! Konuşmayalım diyorum sakinleşelim izin ver diyorum ama ona karşı çıkıyorsun. Tamam diyorum konuşalım, o zaman da duymak istemediğin şeyleri duyduğunda kaçıyorsun. Ne yapmaya çalışıyorsun anlayamıyorum. Yapma şunu işte!"

 "Konuşmamalıydık belki de haklısın. Ama bu kadar acımasız olmak zorunda mısın Rabastan? Ne kadar kolay söylüyorsun onu öldürmem gerektiğini. Evet biliyorum her şeyin farkındayım ama ona karşı içimde olan sevgiye engel olamıyorum! Nefret ediyorum ondan hem de çok ama sevmeme de engel olamıyorum. O an düşünmeden hareket ettim ve dayanamadım. Sanki ihanet etmişim gibi davranma. Bunu o dışında kimseye yapmam çünkü umurumda bile değiller. Gerekirse hepsi ölsün işime bile gelir ama konu Sirius olunca tutamıyorum demek ki kendimi. Sende beni anlamaya çalış biraz."

 Tekrar konuşmasına izin vermeden kapıya doğru ilerledim. Yataktan kalkıp arkamdan kollarını sardı sıkıca. Sırtım göğsüne çarptı. "Bu sinirle ve bu üzüntüyle gitmene izin vermem." Alayla güldüm. "Yapma. İstediğin buydu zaten. İkimizin de biraz sakinleşmesi lazım." Bedeni kasıldı. Gideceğimi anladı ve bu onu huzursuz etti. "Evden gidemezsin Meissa. Sakinleşeceksek de bu aynı evin altında olmalı. Senden o kadar uzakken sakinleşmemi bekleme benden." Burnunu saçlarıma dayadı ve kokumu içine çekti. "Seni görmeden kafamı toplayamam."

 Kollarından sıyrılıp ondan biraz uzaklaştım. "2 gün sadece. Emin ol bize iyi gelecek Rabastan." Kafamı omzuma doğru çevirdim ve yandan gözlerine baktım. "Regulus ile olacağım." Tek kelime etmedik ikimizde sonra. Ben aşağı indim çantam ve hırkamı alıp evden çıktım.

-----

 "Günaydın abla." Gözlerini ovuşturarak aşağı inen Regulus ile gülümsedim. Arkasından da dağınık saçları ile Felix indi. "Günaydın abla." "Günaydın çocuklar kahvaltı hazır hadi oturun." Reg ve Felix herkes çift halinde olunca ikisi beraber bir eve çıkmışlardı. Uzun zamandır beraber yaşıyorlardı. İkisi de usulca yemeklerini yerken arada gözleri bana kayıyordu. 2 gündür onlarla kalıyordum ama onlar sebebini sormuyorlardı. Küçük kardeşlerimin en iyi bildiği şey ben anlatmadıkça beni sorgulamamaktı. O yüzden ilk tercihim onların evi olmuştu. Eh tabi bu merak etmedikleri gerçeğini değiştirmiyordu.

 Neyse ki bugün evime dönecektim. Rabastan'dan bu kadar ayrı kalmak bile beni huzursuz ediyordu. Bazen görevler yüzünden bir süre görmüyorduk birbirimizi ama hiçbir zaman 2 günden fazla sürmemişti bu süreç. Kapı çaldığında düşüncelerden arınıp çocuklara baktım. "Birini mi bekliyordunuz?" İkisi de birbirine bakıp olumsuz anlamda kafalarını salladılar. Yerimden kalktım. "Neyse siz devam edin ben bakarım."

 Kapıyı açtığımda kendimi anında Rabastan'ın kollarında buldum. "Daha fazla dayanamazdım o yüzden ben geldim." Kısık sesini duymamla bende sıkıca sarıldım. "Gelmeseydin gelecektim. 1 gün daha dayanabileceğimi sanmıyorum." Güldüğünde saçlarımı okşadı ve öptü. 2 günde bile ikimizde fazlasıyla özlemiştik. "Hadi al çantanı gidelim evimize." dedi bende uzaklaşırken. Gülümsedim ve usulca kafamı salladım.

-----

 3 gün sonra

  Evde tek başıma oturmuş kitabımı okuyordum. 2 gündür Rabastan ile hep beraberdik ve aramızdaki sorunları çözmüştük ama bugün göreve gitmesi gerekmişti. Kapının hızla açılıp kapanmasıyla kaşlarım çatıldı ve hemen ayaklandım. Yanımdaki asamı alıp aşağı inmeye başladım. Asamı kaldırdığımda karşımda fazlasıyla endişeli bir Severus görmeyi beklemiyordum. "Ne oluyor Sev? Ne bu halin?" Usulca asamı indirdim.

" Kime gideceğimi bilemedim Meissa. Diğerlerine anlatabilir miyim emin değilim ama biri ile konuşmaya ihtiyacım vardı." Yanına yaklaştım ve elimi omzuna yerleştirdim. "Tamam sakin ol salona geç konuşalım." Kafasıyla onayladı ve arka arkaya salona girdik ve koltuklara yerleştik. Bir sorun olduğu çok belliydi ve bu beni endişelendirmeye başlamıştı. "Konuşmayı düşünüyor musun Severus?" 

 Gözlerini kaçırdı ve elleriyle oynuyordu. "Ben bir şey yaptım. Hem de çok kötü bir şey." Merakla ona baktığımı görünce devam etti. "Lorda bir kehanet vermiştim hatırlıyor musun?" Kafamla onayladım. "O kehanette ki çocuk Potter, Harry Potter." Kaşlarım çatıldı. Lordu yok edecek çocuk Potter'ın küçük oğlu muydu? "Lily'nin oğlu Meissa. Ve şimdi lord onların peşinde. O çocuğu yok etmek için önüne gelen herkesi öldürecek. Lily'de ölecek Meissa. Oğlunu korumak için her şeyi yapar. Ben kendi ellerimle onun ölümünü getirdim."

 Söyledikleri ile yutkundum. "Lily'e hala..." Gözlerini kapattı ve kafasını salladı. Cevabımı almıştım. Açıkçası Lily'nin ölmesi pek umurumda olmazdı. Potter'ın da öyle. Bu hikayede taktığım tek şey küçük bir bebeğin öldürülecek olmasıydı. Benimde yeğenlerim olacaktı. Hatta bir tanesi doğmuştu bile. Aklımda dönüp duran tek şey onları kaybedecek olduğumu düşünmekti. Ama sonuç olarak o çocuk lordun sonu olacaktı. Kafam çok doluydu.

 "Ne yapacağım Meissa bilmiyorum. Gerçekten hiçbir şey bilmiyorum." Çaresiz duruyordu karşımda. Hem de çok çaresiz. Onu sevmesini hiçbir zaman onaylamamıştım ama onu anlamaya çalışıyordum. Sevdiği kişinin ölümüne sebep olabilirdi. Onu nasıl teselli edebilirdim ki. "Sakin ol Severus. Eminim Dumbledore ve diğerleri onları korumak için çabalayacaklardır. Eninde sonunda kaderden kaçamayız Sev. Sonunda tek kaybeden olacak ya biz ya onlar. Sadece bekleyip göreceğiz."

.....

 Lord günlerdir çok gergindi. Potterlara ulaşamadıkça daha da sinirleniyor ve hırsını bizden çıkarıyordu. Şimdilik gerçekten iyi saklanıyorlardı. Günlerdir uyumuyordum resmen. Birkaç saatlik uykuyla duruyordum. Lord'un sağ koluydum ve en güvendiği ölüm yiyenlerde biriydim. Bu yüzden sürekli çalışıyordum. 

 Üstüne bir de Regulus bu ara çok garip davranıyordu. Onu da çözmeye çalışıyordum. Bu yüzden kafam darmaduman. Omuzlarımda hissettiğim kolla kendimi Rabastan'a doğru yasladım. "Çok yordun kendini artık uyuman gerekiyor güzelim." Alnıma değen dudakları ile gözlerimi kapattım ve kafamı göğsüne yasladım. "2 saat uyusam yeter burada. Sonra geri dönmem gerekiyor." Kendimi bu kadar yormam onu huzursuz ediyordu. Geriye doğru yaslandı koltukta ve beni iyice göğsüne çekti. Elleri saçlarımda gezinmeye başladı. "Dinlenmeye bak gerisini düşünme... En azında bir süre." Yavaşça kafamı salladım ve gözlerimi huzurlu kollarında kapattım.

*****

 1 hafta raporum olduğu için size bölüm yazmaya karar verdim hasta hasta sdcfghjılpşi

 Pek vaktim olmuyor bir de haftaya sınavlar başlıyorr

Meissa Black/ MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin