~27~

591 45 54
                                    

 "Ah Merlin! Beni kanser edeceksin gerçekten!" Sinirle konuşmamı önemsemeyen Evan saklandığı yerden karşı tarafa büyü atmaya devam etti. "Ya niye öyle söylüyorsun minik bebeğim. Daha evlenmediniz sizin veletlerinizi görmeden ölmene izin veremem." Sözlerine göz devirdim. Gerçekten aptal insanlarla muhatap olmak çok zor. "He yani umursadığın ben değilim, çocuklarım mı?" İkimizde karşımızdaki insanlarla çatışma içinde değilmişiz gibi davranıyorduk.

 "Öyle de demeyelim şimdi. Seni de seviyorum azıcık." Evan'ın arkasındaki adamı gördüğümde hızla onu öldürdüm. Evan hemen arkasına bakıp sırıtarak bana döndü. "Sende bana hiç kıyamıyorsun he." Bir kez daha göz devirdim. Bununla aynı ortamda olduğum zaman o kadar çok göz deviriyordum ki. "Kes sesini! Bu benim görevimdi neden gelip de kendini tehlikeye atıyorsun." Yüzündeki sırıtışı bozup anlık ciddi ifadesi ile bana 'salak mısın?' der gibi bakmıştı. "Çünkü tehlikeli bir görev ve tek başına daha da tehlikedeydin. Hiçbirimize de söylemedin zaten. Bile bile ölüme mi gönderseydim seni!" 

 Evan'ın nadir ciddi olduğu anlardaydık şu an. Tek kelime edemedim ve sessizce karşımızdakilere odaklandım. Galiba haklıydı. Çoğunu etkisiz hale getirmiştik ama hala asıl ortadan kaldırmamız gereken adama ulaşamamıştık. Etraf temizlendiğinde yerdeki insanları umursamadan birbirimizi koruyarak ilerlemeye başladık. Depo gibi bir yere girdiğimizde hızla etrafı taradım. O adamı bulup indirmemiz gerekiyordu. Hakkımızda çok şey biliyordu. Bize ihanet etmişti ve bugün bir grup ile buluşacak ve bildiklerini aktaracaktı. 

 Yavaş adım seslerini duyduğumda yüzümde bir sırıtma oluştu. Evan ile gözlerimiz birleşti ve ikimizde kafamızı sallayıp farklı yönlere doğru ilerledik. Bir anda adamın önüne çıktığımda şaşkınca bana baktı ve asasını kaldırdı. Ama Evan arkadan asasını ensesine bastırdı. Yüzümdeki sırıtma yavaş yavaş korkunç bir hal almaya başlamıştı. Sert bakışlarımla adamı süzdüm. "Meissa-" Konuşmaya çalıştığı an Evan asasını daha çok bastırdı. "Kes sesini! Konuşmanı söylediğini hatırlamıyorum." 

 Yavaş adımlarla adama yaklaştım ve asamı boynunda gezdirdim. "En affedilmez şey nedir biliyor musun?" Ağzını bile açmamıştı sadece yüzüme bakıyordu. "İhanet! Ve sen bunun bedelini ödeyeceksin." Evan'a baktım ve kafamla geri çekilmesini işaret ettim. Sözümü ikiletmeden hızla arkama geçti. Bir iki adım geriledim. "Hem de canınla!" Saniyesinde ayaklarımın ucuna yığılan bedene baktım ve tekrar gülümsedim. "Eh işimiz bittiğine göre artık yemek yiyebilir miyiz?" Kolunu omzuma atan Evan ile kahkaha attım. "Sen ve bitmeyen açlığın. Hadi gidelim de doyuralım seni."

-----

 -Birkaç sene sonra-

 Koltukta Rabastan'ın kollarında uzanıyordum. Yorgunluğuma en iyi gelen şeylerden biriydi. "Biz geldiik!" Bağırarak bahçe kapısında içeri giren arkadaşlarımızla ikimizde gözlerimizi onlara çevirdik. "Keşke gelmeseydiniiz." Fısıldayarak konuşan Rabastan ile kahkaha attım. Arkadaşlarım neye güldüğümü anlayamamışlardı ama pek umursamadılar. Evan ve Alector ellerindeki malzemeleri mutfağa bırakmaya giderlerken diğerleri çoktan koltuklara yayılmışlardı. Bugün hep beraber yemek yemeye karar vermiştik. Tüm ekip buluşmamız bazen zor oluyordu.

 Barty "Ya biz bunlara geldik de bunlar her şeyi yine bize yaptıracaklar baksana şunların tiplere." dedi bizi göstererek. Evan da salona gelip Barty'nin yanına oturup kolunu omzuna attı. "Haklısın bebeğim şu tiplere bak geldiğimizde bizi karşılamadılar bile." Rabastan ile göz devirdik. "Bizim evden çıkmadığınız için olabilir mi?" Rab yanında yastığı sertçe Evan'ın yüzüne attı. "Lan benden çok giriyorsun resmen eve!" İkili kendi arasında tartışırken gözlerim Alector ve Angela'ya kaydı. 

 Alector hamile karısını rahat ettirmeye çalışıyordu. Küçük kızı için çok heyecanlıydı. Görevler dışında karısını asla yalnız bırakmıyor ve onun rahatı için uğraşıyordu. Bu halleri yüzümde küçük bir gülümsemeye sebep olmuştu. Aslında hepimiz çok heyecanlıydık. Gruptaki ilk bebekti ve biz ne yapacağımızı bilmiyorduk. İçten içe onun için hem endişeleniyor hem de kucağımıza hemen almayı bekliyorduk. Aslında Narcissa doğurmuştu. Daha birkaç aylık küçük bir oğlu vardı. Draco o kadar tatlı bir bebek ki.

Meissa Black/ MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin