_________________
Cuma günü bir ilk yaşanmıştı. Çünkü Yeonjun ile Beomgyu ilk kez beraber evdelerdi. Normalde asla beraber denk geldikleri yoktu çünkü.
Eh malum evdelerdi o zaman bu zamanı değerlendirmeleri gerekiyordu. "Ne yapsak?" diye düşünmeye başlamışlardı. Film izleyebilirlerdi, sohbet edebilerdi. Akıllarını bunlar geliyordu sadece.
"Film izleyelim bence." dedi Yeonjun. Aklına gelen en mantıklı şey buydu çünkü.
"Ama bence şöyle bir değişiklik yapalım. Polisiye ve gerilim veya fantastik dışı birşey izleyelim. Mesela animasyon filmi neden izlemiyoruz ? " diye öneride bulundu Beomgyu.
"Madem minik Gyu istiyor, neden olmasın?" deyip Beomgyu'nun yanağını sıkmıştı Yeonjun.
Bu haraketine sinirlenen Beomgyu, başını onun omzundan çekmiş ve diğer koltuğa oturmuştu.
"Tamam,tamam. Söz bir daha yapmıycam." dedi gülerek Yeonjun.
"Hep aynı sözü veriyorsun. Ve hiç bir zaman tutmuyorsun sözünü." dedi Beomgyu sitem edercesine.
"Ama çok tatlısın ne yapayım?"
"Sesini kes de kumandayı bana ver!"
Onu daha fazla sinir etmemek adına kumandayı ona uzatmıştı. YouTube'a girmesini beklerken, Beomgyu Google'a girmişti.
"Beomgyu ne yapıyorsun sen?"
"Film açıcam."
"Google'dan mı?"
"YouTube'da doğru düzgün film mi var? Hem olanların görüntü kalitesi düşük. Onun yerine kaçak siteden izlemek daha mantıklı."
Bunun üzerine Yeonjun gülümsemiş ve "Sen cidden zekisin Gyu..." demişti.
Beomgyu sonunda güzel bir animasyon filmi bulmuş ve açmıştı.
Filmin başlamasının üzerinden 10 dakika geçtikten sonra Beomgyu yerinden kalkmış ve Yeonjun hyungunun yanına oturmuştu. Gerçi oturmaktan daha çok ona yapışmıştı demek daha mantıklı olurdu. Onların huyu böyleydi. Eğer evde birşey izleniyorsa illa birbirlerine yapışmak zorundalardı. Yoksa tadı çıkmıyordu.
Hah bu arada izledikleri animasyon filmi Coroline idi.
"Şu kızın yerinde olmayı isterdim biliyor musun hyung? Başka evrendeki benim ailem bile olacak olsa böyle bir aile isterdim. İyi ve huzurlu bir aile." demişti gözlerini filmden ayırmadan.
Yeonjun gözlerini televizyondan çekip Beomgyu'ya çevirmişti. Onun için üzülüyordu bir yandan da aslında. Beomgyu'nun küçükken yaşadıkları kolay değildi kesinlikle. Daha doğrusu okul hayatı boyunca yaşadığı şeyler kolay değildi demek daha mantıklı olur. Çünkü ailesinden tam üniversite döneminde ayrılmış ve Yeonjun ile yaşamaya başlamıştı. Başka çocuk olsa buna üzülürdü biraz. Ama Beomgyu sevinmişti. Çünkü o evden bir daha dönmemek üzere kurtulmuştu.
Kesinlikle küçük bir çocuğun psikolojisi bunu asla kaldıramazdı. Ama Beomgyu kaldırmıştı. Ve şu anda ayaklarının üzerinde duruyordu. Bu Yeonjun için gurur vericiydi. Ama yinede eskiler üzüyordu.... Hele Beomgyu'nun bu sözleri onun canını fazlasıyla yakıyordu.
Film başlayalı tam 40 dakika olmuştu. İkisi de full dikkat filmi izliyordu. Ama bir süre sonra Beomgyu'nun üstüne bir ağırlık çökmeye başlamıştı. Saat oldukça geç olmuştu zaten. Ama yinede izlemeye devam etmişti. Ta ki gözleri kapanana kadar...
Yeonjun, Beomgyu'nun uyuduğunu farkettiğinde ona gülümsemiş ardından kumandaya uzanıp televizyonu kapatmıştı. Daha sonra Beomgyu'yu uyandırmamaya dikkat ederek kendisi koltuktan kalmış ve onu kucağına alıp yatağına götürmüştü.
Onu yatağına yatırıp yorganı üzerine güzelce örtmüş ve alnına minik bir öpücük kondurmuştu.
Kendisinin uykusu yoktu. O yüzden telefonu ile uğraşmaya başlamıştı. Aslında çok fazla telefon kullanan bir insan değildi ama arada ihtiyacı oluyordu, sonuçta o da insandı.
Hiç beklemediği bir anda bildirim gelmişti telefonuna. Annesi mesaj atmıştı.
Annem💕
Yeonjun tatlım, nasılsın?Bu mesajı görünce gülümsemesine engel olamamıştı haliyle.
Yeonjun
İyiyim anne.
Sen nasılsın?Annem💕
Bende iyiyim bir tanem.
Biricik Beom'um nasıl bakayım?Yeonjun
O da iyi. Sadece çok fazla yoruluyor o kadar.Annem💕
Bilmez miyimm?
Evde mi bari şu an?Yeonjun
Bugün şansı eseri bir şekilde ikimizde
evdeydik akşam.Annem💕
Ne güzelll.
Neyse geç oldu sende yat artık.
Ve üstünü açma Junnie!Yeonjun
Ayrı evde olmamıza rağmen hâlâ aynı şeyi
söylüyorsun...Annem💕
Ayrı evde kalmamız hâlâ oğlum olduğunu değiştirmiyor.
Neyse çok konuşma da yat.
İyi geceler ikinizede.Telefonunu geri yerine koymuştu. Artık yatma zamanı gelmişti maalesef. Yarın büyük gündü ama. Çünkü uzun zaman sonra arkadaşlarını görecekti. Cidden en son ne zaman görmüşlerdi ki birbirlerini? Muhtemelen 4-5 ay önce. Yarın onlar için güzel bir gün olacaktı....
"KAİ DEFOL GİT YA!"
Ah evet, saat gece 12 idi. Ve Soobin ile Kai didişmekle meşguldü. İkisi aynı evde yaşıyordu. Bu bir yandan iyi olsa da bazen ciddi sorunlara yol açıyordu. Mesela şu an olduğu gibi yastık savaşlarına yol açıyordu...
"SEN BAŞLATTIN İLK BANANE!" Bağıran kişi tabiki Kai'ydi.
"YA ÖYLEMİİİ? NE YAPTIM LAN SANA? ALT TARAFI BİR PELUŞUNA BAKIYORDUM. ONA DA BAKMAZ OLAYDIM." Soobin'in lafı üzerin Kai sadece sırıtmak ile yetinmişti.
Peluşlarına kimse dokunamazdı. Çünkü dokunursa kıyameti koparıyordu. Aynı şu an olduğu gibi.
"Seninle ev arkadaşı olmak isteyen beynime tüküreyim."
"Peluşlarıma dokunmadan önce düşünecektin bunu."
"Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?"
"Neyse ya üzüldüm şimdi sana. Gel barışalım." deyip elini uzatmıştı Kai.
Soobin ise sinirle elini itmişti.
"İstemiyorum!"
"İstemezsen isteme, banane!" deyip salonu terketmişti. Bu çocuk neden böyleydi ki?
•Bölüm Sonu•
Umarım beğenirsiniz.
SooKai çok iyiydi owoakakakssk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
×Red Hour× (TaeGyu)
FanfictionO kişinin ölümü ile başladı her şey. O kişinin hayatı kökten bitmişti ama geri kalanların hayatı ise mahvolmuştu. Ve eğer katil bulunmazsa hayatları mahvolmaya devam edecekti. Sahi katili kim bulacaktı? Bu işi de alanında uzman Choi Beomgyu'ya bıra...