M12904 kendi evindeyken, rahat ve hiç bir derdi yokmuş gibi koltuğunda uzanarak çayını içerken, bir yerden de el konsoluyla oyununu oynarken aniden telefonu çalar;
M12904: *şaşırır* "Vay canına, kim arıyor bu saatte? Açsam iyi olur. *Telefonu açar* Alo? Nasıl yardımcı olabilirim?"
Gizemli bir kişi: *telefonda bozuk bir sesle* "Çok uzatmayacağım çocuk! Kuzutori şehirindeki, nehir kıyısındaki ormanlık köyde bir saray var oraya gel! Görüşürüz!"
M12904: *şaşırır* "Bu çok garipti, iyiki ses kaydını aldım. Fikir danışmak için ikizimle Minako-ōnesan ile konuşsam iyi olacak."
Salona gider ve ikizi Kızıl Kurt ve Minako ile fikir danışmaya yanlarına giderek;
M12904: "Kolay gelsin gençler, az önce garip bir mesaj aldım ve sizinle danışmaya geldim."
Kızıl Kurt: "Mesaj mı? Gösterebilirmisin kardeşim?"
M12904 ses kaydını açar;
"Çok uzatmayacağım çocuk! Kuzutori şehirindeki, nehir kıyısındaki ormanlık köyde bir saray var oraya gel! Görüşürüz!"
Sonrasında Kızıl Kurt, Minako ve öğrencileri bu mesaja şaşırırlar ve;
Tati: "Bence oraya tek gitme Sensei. Ne olur ne olmaz, ben ve İssei geliriz sen sorun etmezsen."
İssei: "Bencede Tati haklı, bizde gelmeliyiz. Üçümüz bu sorunun üstesinden geliriz."
M12904: "Hayır, sizi tehlikeye atamam. Daha ne olacağı belirsiz bir yere gideceğim ve Tati ile İssei'yi alarak daha da tehlikeli hale sokamam. İkizimi de, Minako-ōnesan'ı da, Aliyâr abi ile Batuhan hocamı da yanıma alamam. Tek hareket etmek mecburiyetindeyim."
Ayano: "Anca beraber, kanca beraber!"
Kızıl Kurt: "Biz gelemiyorsak, sen de gitmeyeceksin kardeşim. İkimiz ve Minako abla ile gitsek en mantıklısı."
M12904 bu cevaplara dayanamaz ve;
M12904: *iç çekerek* "Tamam lan hepiniz gelin amına koyayım. Gezmiş oluruz en azından."
Tekrar arabaya binerek belirtilen yere gitmeye koyulduktan sonra arabayı durdurarak inerler;
İssei: "Neden durduk?"
Minako: "Buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz, nehirin yanındaki dar ağaçlar yüzünden anca buraya kadar varabildik."
Aliyâr Bey: "Silahlarınızı yanınıza almayı unutmayın millet, buralar bana tekinsiz geldi. Aynı merhum ağabeyim Ural'ı hatırlattı!"
M12904: "İyi dedin Aliyâr bey, bu taraflar gerçekten bana yabancı geldi."
Kızıl Kurt: "Mahmut, ikimiz önden bir keşfe çıkalım mı? Belki bir ipucu buluruz."
M12904: "İyi fikir kardeşim, *silah verir* bu tekliyi al. Tehlike falan hissedersen telsizle bana bildir."
Grup olarak dağılırlar ve inceleme amaçlı farklı yerlere girdikten sonra Minako bir şey farkederek;
Minako: "Nehirin yanından geçen bir beyaz at var çocuklar!"
Kızıl Kurt: "Beyaz at mı? Burada ne boklar dönüyor lan?!"
Tati: "Beyaz atı takip edelim Kızıl Kurt-sama! Belki bir şey bulabiliriz."
M12904: "Tati, o iş bende!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Standia - Siber Askerin Karanlık Zihni (Geçiçi Olarak Ara Verildi)
FantasiaTürü: Shounen, Macera, Fantastik, Vampir, İsekai, Kıyamet Sonrası, Gerilim, Gizem, Steampunk, Cyberpunk, Karanlık atmosfer, Karanlık Fantezi Konusu: M12904 (Süper Mahmut-sensei) adlı bir Siber-askerin Rumeli bölgesindeki Sırp isyanını bastıramayıp y...