yorum yaparsanız çok hoş olur, yorumlarınızı okumak çok keyifli
keyifli okumalar dilerimm
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
__
Seokjin araba yolculuklarını severdi. Uzun bir süredir arabaya binmemişti. Arabanın sıcaklığı, sessizliği, yalnızca motordan gelen hafif gürültü ve Jungkookun nefes alıp verişleri...
Seokjin bu hissi daha çok sevmişti.
Öncesinde annesinin kucağında oturur, yolda gördüğü arabaları büyük bir heyecanla izlerdi. Babası oğluna arabayı öğreteceğini söyler, ileride ona çok güzel bir araba alacağı konusunda söz verirdi. Fakat Seokjin o günden sonra bir daha ailesiyle arabaya binememişti. Nereye giderlerse gitsinler Seokjin evdeydi.
Kapı üzerine kilitlenir, babası yokken ahlaksızlık yapması engellenirdi.
Oysaki Seokjin çok severdi; araba yolculuklarını, gülmeyi, koşuşturmayı, annesini, babasını... Fakat 8 yaşında sevdiği her şey elinden alınmıştı onun. Bir günahkar olarak anılmıştı bunca yıl.
Şimdi özgürce kendisine ninni söyleyen ve saçını okşayan bedenin yanında oturuyordu. Ara sıra yola bakıyor, ara sıra Jungkooka kaçamak bakışlar atıyordu. Pek kaçabildiği söylenilemezdi gerçi, kafasını ne zaman çevirse Jungkook da ona bakıyor oluyordu. Seokjin onun nasıl araba kullandığına anlam veremese de burnuna dolan koku, yanındaki bedenin varlığıyla sakince oturuyordu.
Ne kadar sakin olabilirse tabii...
" Şey- hangi üniversitedesin? " Seokjin yaklaşık 15 dakikadır ses çıkarmayan bedenden duyduğu sesle başını Jungkooka çevirdi. Yüzündeki geniş gülümsemeyle Jungkooka yönelik konuştu.
" Seul, sen? " Jungkook yanındaki bedenin gülümseyerek verdiği cevapla hızlanan kalbine sakin olmasını söyleyip cevapladı.
" Ben de, seni hiç görmedim ama. " Seokjin Jungkookun dediğiyle başını sallayıp konuştu.
" Çıkıştı çalışıyorum, o yüzden ders çıkışları koşarak işe yetişmeye çalışıyorum. " Jungkook aldığı cevapla onaylar bir mırıltı çıkarıp yola döndü. Doğrusu artık ne kadar uzatabileceğini bilmiyordu. 15 dakikalık yolu yarım saate çıkarmak gerçekten zor bir işti.
Fakat yanındaki beden bunu umursuyor gibi durmuyordu. Keyifle yolu izliyor, ara sıra kendisine bakıyordu. Seokjinle gözleri her kesiştiğinde dolgun dudaklarının yanaklarının kızarmasını büyük bir keyifle izliyordu.
Seokjinin kokusu ve sakin nefes alışları onu da huzura kavuşturuyor, yola odaklanmasını zorlaştırıyordu. Annesi ve babasına dair hiç bir anı kalmamıştı aklında. Kalbinde, ruhunda ve zihninde sadece Seokjin vardı.