Mavi Gri -Hayatım Leş
Ayaz çıktıktan sonra bende arkasından çıktım. Eve doğru yürümeye başladım. Telefonuma bakarak yürürken arkamdan gelen bir araba sesi duydum.
Kafamı yavaşça sağa çevirip baktığımda araba benim olduğum yere yaklaşmış, yavaşça geliyordu.
Ben hızımı arttırıp nerdeyse koşarcasına eve giderken arabada hızlandı ve korna çaldı.
Kafamı çevirip bakınca bunun Demir olduğunu farkettim ve yavaşladım. Durup ona kötü kötü baktım. Cam açık bir şekilde bana anlamazsa bakıyordu.
"Neden koşuyorsun?" Diye sorunca ona sinirle bakıp "insan sanki kaçırancı gibi değilde bir yakınımmış gibi gelir. Aklım çıkıyordu ya"
Neden kaçtığımı pardon pardon hızlandığımı anlayınca yüzüne bir tebessüm yerleştirip "Bu kadar korkucagini bilseydim önceden mesaj atardım" dedi sanki alay edermiş gibi.
"Hah sen çok komiksin ya" dedim gözlerimi kısarak.
"Neyse hadi gel eve gidelim" dedi. Ona ters bi bakış atıp "Ben yürümek istiyorum" deyip önüme döndüm. Yürümeye başlayınca oda arabasıyla arkamdan geliyordu. "Tamam özür dilerim alay etmemeliydim" dedi. Vay be koca adama da özür dilettik ya aferin kızın sana böyle devam!
Ona bakıp "affederim ama benimle kitap almaya gelirsen ve sen ödersen neden olmasın" dedim.
"Tamam seninle kitap almaya gidicem söz veriyorum ama akşam oldu ve ben çok yoruldum. Cidden eve gidelim uyuyalım yarın almaya gidicez" dedi.
Başımı sallayarak söylediğimi yaptırmanın mutluluğuyla arabaya bindim.
Bir süre sonra eve gelince odama cıkıp banyoda elimi yüzümü yıkadım. Üstümü değiştirmedim çünkü tek elimle yapamayacağımı biliyordum ve denersem bu yarim saat sürer ve hazır ki aşağıdakiler boşa beklerdi. Bende odadan çıkıp asansöre bindim. Daha sonrasında Asuman hanımdan yardım isteyebilirdim.
Asansor açılınca yemek odasına geldim ve sandalyelerden Asuman hanımın karşısındakine yani Soner beyin yanına oturdum. Normalde buraya büyük olduğu için Demir otururdu. Ama bu sefer burası boştu ve Demir 'in yüzü asık diğerlerinin yüzü ise gülmemek için kendini tutar gibiydi.
Sanırım Soner Bey Demir i burdan kovmuş ve yemeğimi onun yedirmesi gerektiğini söylemişti. Benim için hava hoştu. Nede olsa yemek yemeyi sevdiğim kadar başka biseyi sevmezdim ve kimin yedirdiği pek umrumda değildi. Önemli olan o yemeği yememdi!
Soner Bey saçlarımdan öptü ve "kızım ne yemek istiyor bakalım" dedi. Önce bakışlarımı masanın üzerinde gezdirdim. Yine güzel şeyler vardı. Sol elimle mantıyı gösterdim. Mert tabağı alıp tabağıma uzattı kaşığımı alıp gereğinden fazla koyunca ona yan yan baktım.
Yanagimdan öpüp "bunlar biticek tamam mı abicim?" Dedi. Yapacak bise Yok bakışları atıp kafamı salladım. "Aferin güzelime deyip kendi tabağına da koydu ve önüne döndü. Soner bey o sırada başka bi tabağa uzandı ondanda koydu.
Karşımda oturan Asuman hanımda tabağımı doldurunca gülümsedim. Şu dünyada ailen tarafından sevilmek kadar çok az şey vardı.
Ne yazık ki bu duyguyu önceki ailem de tatmamıştım. Evet onlarda yolumuz ayrılmadan önce iyilerdi. Ama sadece mutlu aile tablosu oluşturuyorduk dışarıya ama birbirimizi çokta onemsedigimiz söylenemezdi. Bu yüzden duygulanmıştım.
Gözüm çok az doldu ama hemen kendime geldim. Sonuçta bu atmosferi bozmanın bi manası yoktu.
Soner bey çatalımı eline alıp bana yedirince çiğnemeye başladım. Biraz daha yiyip sonra suyumu içip kalktiktan sonra herkese afiyet olsun diyip odama çıktım. Yorulmuştum. Bu yüzden hemen uyumuştum.
~•~•~•~•~•~•~•~•
Sabah lanet alarmın sesiyle uyandım (hsnzhsnsh) dün gece üstünde olanları değiştirmemiştim.
Bu kolla ne yapabiliyordum ki zaten.
Tam yataktan kalkmak için hareketlenmiştim ki odaya Deniz girdi.
"Hah uyandın mı bende tam seni uyandırmak için gelmiştim kahvaltı hazır hadi gel" dedi.
Başımı salladım sonrasında "gelicem ama şey Ben üstümü değiştirmedim gece, bu yüzden şimdi değiştirmem lazım ama bu kolla yapamıyorum" dedim.
Bana ne yapması gerektiğini bilmez bit şekilde baktı. Sonra "tamam bekle annemi çağırayım" dedi.
Kafamı salladım. Sonra ayağa kalkıp banyoya girdim. Tek elimle yüzümü yıkadım. Saçlarımı taradım. Banyodan çıkınca annem odaya gelmişti.
"Gel üstünü giyindireyim" dedi kafamı sallayıp giyinme odasına girdim. Okul üniformasını giydirdi. Aslinda bunun nedeni okula ne zamandir gitmek istesemde gidemiyordum. Olaylar cok ust uste gelmisti. Bundan dolayi ne kadar istemeselerde zorla rapor almamistim. Cunku bu gidisle bu sene mezun olamayacaktim. Bu dusuncelerden sonra birlikte asansöre bindik.
"Kolun nasıl kızım çok ağrıyor mu?" Deyince kafamı iki yana salladım. "Çok ağrımıyor" dedim. Kafasını salladı tam o sırada asansörün kapısı açıldı ve biz yemek odasına girdik. Masalara oturduk. Bugün okula gidicektim. Rapor istememiştim. Sanki okulu bu aralar çok boşluyormus gibi hissediyordum. Yazı yazamasam da en azından hocayı dinlerdim.
Ayrıca beni tahtaya da kaldıramazdı. Çünkü aa a kolum kırık. Çok yazık oldu beğ. Ama ben ağlarım nihahaha.
Içimde yaşanan karmaşayı asla yüzüme vurmayarak alışmış olduğum şeyi yani masadaki benden başka herkesin tabağımı doldurmasını izledim. Cidden bu aileye çok alışmıştım.
Sanki artık onlara anne, baba, abi diyebilirmişim gibi hissediyordum.
Bugün de Burak yedirmeye karar vermişti sanırım. Elinde çatalla ağzıma kahvaltilik uzatıyordu. Yadırgamadan yedim ve çay içmeye başladım. Doyunca ayağa kalktım ve Burak i bekledim. Oda gelince çıktık ve okula yürüyerek gittik.
Okula varınca vedalaşıp direk müdür odasına gittim. Sınıfımı öğrenip sınıfın yolunu tuttum. Sınıfa girince pencere kenarında en arka değilde bi ona oturdum. Beş dakika kadar sonra zil çalınca hocayı beklemeye başladım. O sırada sınıfa Yağız girdi. Benim olayları öğrenince oda benim olduğum okula gelicekti. Ama bazı olaylardan dolayı gelememişti. Ama yakın zamanda geleceğini söylemişti. O gün bugün dü gülumseyi ayağa kalktım. Sarılıp yanıma oturdu ve "Olm Ne zamandan beri görüşemiyoruz. Sadece telefondan konuşabiliyoruz."
Koluma baktı ve "ve gördüğüme göre yeni dedikodular var hemen anlatman lazım" dedi. Kıkırdayıp " tamam anlatıcam ama tenefüste" dedim. Hoca sınıfa gelince günaydınlar dileyip. Masasina oturdu. Sınıfa göz getirince bizi gördü ve "siz yeni öğrencilersiniz sanırım lütfen sınıfa kendinizi tanıtın" dedi. Ayağa kalkıp konuşmaya başladım.
"Ben Eliz Büyüküstün. Bazı olaylardan dolayı okul değiştirmem zorunda kaldım. Gitar çalmayı ve resim çizmeyi severim." Dedim.
Arkalardan bir çocuk "gitar çalmayı mı ? Ne tür gitar caliyosun?" Deyince "elektrogitar çalıyorum" dedim. Yanındaki ve ön sıradaki arkadaşlarıyla bakıştılar.
Ne olduğunu anlamadım ama çok önemsemeyip oturdum. Yağızca ayağa kalkıp kendini tanıttı. Bazı kızlar gülüşerek Yağız a bakıyorlardı. Sırıtarak kızlara baktım. Yagiz sevgili yapmayı pek sevmezdi. Bu yüzden Yagizla ilgilenen bi kız gördüğümde nedense gülerim geliyordu.
Hoca tam derse başlayacaktı ki kapı çaldı ve müdür ile Araz içeri girdi. Şaşırmamıştım çünkü son buluştuğumuzda bizim okula geleceğini belirtmişti. Oda kendini tanıtıp bizim sıranın arkasına oturdu. Arkamı dönüp gülümsedim. Oda gülümseyince sınıfta fısıldaşmalar oldu. Göz devirip önüme dönerken Araz güldüğünü duydum.
Hoca dersi anlatmaya başladığında bende defterimi çıkarttım not tutmak için.
1021 kelime
Hello. Nasılsınız
Bölümde Eliz gitar çalıyorum dediğinde bakışan çocuklar biraz önemli bir rol oynuyorlar. Yakında kokusu çıkıcak zaten. Muhakkak bir sonraki bölümde tanışacaklar.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.
![](https://img.wattpad.com/cover/324438721-288-k732168.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Ailem
Teen FictionEliz daha 17 yaşındayken karıştırıldığını öğrenir. Bu haber karşısında ne kadar şaşırsada yeni ailesiyle tanışır. Bakalım Eliz gerçek ailesine alışabilecek mi?