Helloo. Yeni bölümle geldimm.
Bu bölümde hem biraz farklılık olsun diye yazarınızdan dinliceksiniz. Bunun için çok şanslısınız tabi ywbshsbsu.
Artık ne kadar yazabilirsem hshsuhsnsh. Neysemm. Bölüme geçelim. Eğer bir kusurum olursa şmdiden özür dilerimm.
İyi okumalarr.💕
Yazarınızın Anlatımıylaa
~9 yıl öncesi
Küçük Bulut annesinin bacağından sıkı sıkı tutmuş sürekli annesine parka gitmek istediğini söylüyordu.
Annesi Didem hanım ise misafirleri olduğu için kabul edemiyordu. Annesi Bulut'a odasında durmasını ve misafirleri gidince onu parka götüreceğini söyleyince Bulut "tamam o zaman" deyip odasına çıkmıştı.
Odasında bir süre yatağında oturarak annesini bekledi ama annesinin misafirleri bir türlü gitmek bilmiyordu.
Ayağa kalkıp pencereden baktı. Park evlerine çok uzak değildi bu yüzden odasının penceresinden parkta oynayan çocuklara baktı. Onları izlerken dikkatini çeken bir şey olmuştu. Kendisinin yaşlarında bir kız parkın kenarındaki kaldırımlara oturmuş ağlıyordu ve yanında kimse yoktu. Neden tek başına ağlıyordu? Dahası neden ağlıyordu?
Annesini sabırsızlıkla beklemeye başladı. O kızın yanına gidip neden ağladığını bilmek istiyor ve ağlamasın istiyordu. 8 yaşındaydı ama ağlayan insanları gördüğünde onlar için üzülecek, onların ağlamasını durdurmak için herseyi yapacak kadar düşünceliydi küçük Bulut.
Bu davranışları annesinin çok hoşuna giderdi. Oğluna hep kibar, mütevazi, insanları kırmayan bir çocuk olması gerektiğini öğretmişti ve hâlâ devam ediyordu bu tutumu.
Aklına annesi gelen Bulut artık endişelenmeye başlamıştı. Sonuçta bu kız her an gidebilirdi ve onu bir daha göremeyebilir, neden ağladığını ögrenemeyebilirdi.
Dolabının önüne gidip içinden iki çikolata aldı. Eğer ağlaması durmazsa şansını çikolata ile deneyecekti. Sonuça hangi çocuk çikolataya hayır derdi ki?
O bunları düşünürken annesi odaya girdi. Gidebileceklerini söyledi. Küçük Bulut heyecanlanıp hemen pencerenin önüne gitti.
Tanımadığı kız hâlâ orada duruyordu. Hemen aşağı indi. Kapıyı açıp annesini beklemeye başladı. Annesi gelince, annesinin elini tutup birlikte parka gitmeye başladılar.
Bulut ne desem diye düşünürken parka gelmişlerdi. Annesi bir bankı işaret edip orada bekleyeceğini söyleyince başını sallayıp koşarak kızın yanına gitti. Yaklaşınca yavaşlayıp yürümeye başladı ve yanına oturdu. Kızın ağlamasını duyunca içi giderek ona baktı ve üzgün bir sesle "merhaba" dedi.
Kız başını şaşkınca kaldırıp tanımadığı çocuğa baktı. Başını sallamakla yetindi, çocuk gülümseyerek elini uzattı. "Adım Bulut, seninki ne?"
Kız ona bakıp "Eliz" deyince küçük çocuk başını sallayıp "ismin çok güzelmiş" dedi. Eliz sadece tebessüm etmekle yetindi.
Bulut bu seferde "peki, neden ağlıyordun?" Diye sordu. Eliz "arkadaşlarım ile kavga ettik ve bana küstüler, tek arkadaşlarım onlardı" deyip ağlamaya devam etti.
Bulut "eğer istersen ben senin arkadaşın olurum hatta kendi arkadaşlarımlada tanıştırırım... tabi istersen" dedi.
Eliz kafasını şaşkın bir şekilde kaldırıp Bulut'a baktı. "Gerçekten mi?" Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Ailem
Teen FictionEliz daha 17 yaşındayken karıştırıldığını öğrenir. Bu haber karşısında ne kadar şaşırsada yeni ailesiyle tanışır. Bakalım Eliz gerçek ailesine alışabilecek mi?