16.Bölüm

3.9K 144 10
                                    

Eve gelince Burak kapıyı çaldı ve beklemeye başladık. Evin hizmetlisi kapıyı açıp geçmemiz için kenara çekilirken annemgilin salonda beklediğini söyledi. Kafamızı sallayıp salona doğru yürüdük ve içeri girince bizi ilk farkeden Mert abim oldu.

Beni görünce gülümsedi ama gülümsemesi yanağımı görene kadardı. Bi anda ayağa kalktı ve "Eliz ne oldu sana?!" Diye sorunca herkesin bakışları bana döndü. Annemle babam hemen yanima geldiler ve "kızım ne oldu?!" Filan gibi sorular sordular.

Abi iyiki yanağımda küçük bir sargi bezi var ne abarttılar. Ama napıyoruz bu dediklerimizi yüzümüze yansıtmıyoruz. Sonuçta onlar anne ve babam benim için endişelenmeleri çok normal.

Ama sanki önceki aile boyle bi tepki vermezmiş gibi geliyo bana nedense

O banada oyle geliyo. Çok takma yani.

Annem ve babam benden cevap alamayınca arkamdaki şahıslara dönüp "Demir kızıma ne oldu?" Diye sordular aynı anda. İsteseler yapamazlardı ama buda Eliz in cazibesinden kaynaklanıyordu işte.

Ben içimden kıs kıs gülerken Demir abi olayları kısaca anlattı. Babam çok sinirlenmiş, çocuğun adını soyadını filan soruyordu.

Umarım çocuğu mahkemeye vermez ysbsysvsbs. 'O çocuk kızıma tokat attı hakim bey, şimdi ona müebbet hapis vermeniz gerek, hadi ne duruyorsunuz'  diye Soner babanın bağırışlarını duyabiliyorum.

Öyleki annem bile çocuğa bunun bedelini ödetmeleri için babama gaz veriyordu. Hatta her zaman sakin olan Mert abim bile çok sinirlenmiş alnındaki ve boynundaki damarlar belirginleşmişti.

Peki hepsi ne içindi? Birisi bana istemeden tokat attığı için. Ne kadar saçma da olsa bu beni mutlu etmiş hatta mutluluktan gözlerim dolmuştu.

Büyük ihtimal herkese her an ağlayacakmış gibi bakıyordum ama herkes çocuğu nasıl öldürebileceklerinin planını yaptığı için beni farketmiyorlardı.

Aras ayağa kalkıp "Eliz iyi misin?" Diye sorunca bi anda herkesin bakışı bana döndü. Deniz abim hemen yanıma gelip "abicim iyi misin? Yanağın mı acıdı? İstersen ağrı kesici verebilirim" dediginde başımı iki yana salladım ve tam o sırada kahretmesin ki bir damla göz yaşı yanağımdan aşağıya doğru bir yol aldı ve en sonunda düştü.

Demir abim de yanıma geldi "abicim neden ağlıyosun? ne oldu söyle, neye üzüldüysen söyle çözelim" dediğinde babama baktım ve "biraz yalnız konuşabilir miyiz?" Dedim.

Başını sallayıp hemen yanıma geldi ve "gel çalışma odasına geçelim" dedi. Başımı salladım ve önden yürümeye başladım. Oda yanıma geldi ve kolunu omzuma atıp başımın üzerine bir öpücük kondurdu.

Merdivenlere uğramayıp birinci katta bir odaya girince odaya bir göz gezdirdim. Odaya girince direk karşı tarafta duvarın tamamını kaplayan bir kitaplık vardı. Kitaplıkın tamamı ansiklopedi, klasik ve tarih kitaplarıyla kaplıydı. Kitaplığın önünde bir masa ve sandalye vardı. Masanın önündede iki tane karşılıklı tek kişilik koltuk duruyordu.

Hemen sol taraf boydan boya camdı. Baktığı kısım evin arka bahçesiydi ve hoş bir hava oluşturuyordu. Ve yine sol tarafta duvara montelenmiş bir kitaplık duruyordu. Bu karşı duvardaki kadar büyük değildi ama  küçük olduğuda söylenemezdi. İçinin tamamı dosyalarla kaplıydı.

Sağ tarafta bir oturma grubu vardı ve yine ortalarında bir sehpa. Odanın bazı köşlerinde saksıda bitkiler ve bazı duvarlarında raflar vardı. Rafların üzerinde ödüller, küçük saksıda çiçekler ve maketler vardı

Yeni AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin