30.Bölüm

2.3K 108 15
                                    

Selammm. Yeni bölümle geldim.

Bu arada 30 bin olduk. Çok teşekkür ederim destekleriniz içinn💗

Hemen bölüme geçelimm.

Ne demişti o adam. Abinim mi?

Hem de en büyük abi?

Şu an düşünmemiz gereken konu bu değil. Lan benim başka abim mi vardı!?

Şu an hiçbirşey anlamıyorum. Sanırım tabiri caizse mal gibi kaldığım için annem "kızım... iyi misin?" Dedi.

Hâlâ benden ses çıkmazken Demir abimin sözlerini tekrardan hatırladım. Derin bir nefes alıp "burda neler oluyor?" Dedim sadece.

Babam "gel kızım oturalım konuşalım olur mu?" Dediğinde sadece başımı sallayıp yavaşça tekli koltuğa oturdum.

Demirkan abi de oturunca babam konuşmaya başladı.

" Aslında Demirkan abin yurtdışındaydı. Seni tanıştırıcaktık. Ama Demirkan abin istemedi. Bundan dolayı da söyleyemedik." Dediğinde bu sefer Demirkan abiye döndüm.

Oda derin bir nefes alıp "Karıştırıldığın kız Elif... o kızın nasıl biri olduğunu duymuşsundur belki. Onun zararı en çok bana dokundu aslında. Hatta ilk zarar verdiği, psikolojisini bozduğu ilk kişi bendim. İlk doğduğunda herşey gayet güzeldi aslında. Ama yavaş yavaş büyüyünce ve Burak doğunca herşey karışmaya başladı. 5 erkekten sonra kız doğunca herkes sevinmişti ve hepimizin ilgisi onun üstündeydi. Bu onu biraz şımartmıştı. İlgiye alışmış, saçma sapan hareketler yapmaya başlamıştı. Annemin Burak'a hamile olduğunu öğrenince hepimiz sevinmiştik ve doğal olarak ilgimizi daha doğmamış çocuğun üzerine doğrultmuştuk. O bunu kaldıramadı. Her zaman ilgi onun üstünde olsun istedi. Burak doğunca da herşey daha da boka sardı. Bir gün annem Burak'ı uyutmuş odasına götürmüştü. Bende o sırada şirkete gidecektim. O sırada içimden Burak'a bakmak geldi ve odasına girdiğimde Elif eline bir yastık almış Burak'ın yüzüne koyup onu boğmaya çalışıyordu"

Sanki tekrardan yaşamış gibi derin bir nefes aldı. Bu nasıl bir kızdı böyle duyduklarım beni dehşete düşürdü. Daha bu yaşta boyke bir düşünce, böyle bir kin. O sırada bir el elimi tuttu. Tutan kişiye bakınca Burak olduğunu anlamamla bende sıkıca elini tutmaya başladım. Hareketlerimle 'ben burdayım, korkma' demek istedim. İşe yaradı mı bilmiyorum ama yüzündeki gülümseme yetti.

Önüme dönüp Demirkan abiyi dinlemeye devam ettim.

"Hemen gidip yastığı çektim ve ona kızmaya başladım. Kızmamla ağlayarak odadan çıktı. Babamın yanına gidip ona vurduğumu söylemiş. Babamda sinirlenip yanıma geldi nedenini sorunca dayanamadım. Beni dinlemeden onu dinlemesine dayanamadım ve hiçbirşey demeyip şirkete gittim. Aslında biraz sakin olup anlatsaydım, herşey çözülmüş olurdu. Ama ben bunu berbat ettim. Babamın gözünde kız kardeşine şiddet uygulayan bir abiye dönüşmüştüm. Elif gidip Aras'a ve Mert'e de bunları anlatınca  onlarda benden korkmaya başladı. Resmen bütün ailem bana düşman olmuştu. Kaldıramadım, sinirlendim, yaktım yıktım, zaten sinir hastalığımda o sırada ortaya çıkmaya başladı. Evde sadece Demir beni savunuyordu. Çünkü Demir'de Elif'in nasıl bir insan olduğunu biliyordu. Bir süre o şekilde geçti. Elif büyüdü ve yaptığı şeylerde arttı. Tabiki kardeşlerime birşey yapmasını engelliyordum ama bana yapacağı şeyleri kolayca yapabiliyordu. Babamgil bana inanmıyordu. Kardeşlerim benden korkuyordu. En sonunda psikolojik sinir hastalığım tamamen kendisini gösterince tedavi olmaya başladım. Demirde bana destek oluyordu. Sonrasında yurt dışına çıkma kararı aldım. Deniz ve Demir'de benimle geldi. Bir süre yurt dışında yaşadık. Tabi benim tedavim yurt dışında devam ediyordu. Sonrasında öğrendik ki Elif artık diğerlerine de zarar veriyormuş. Annemler bunu duyunca çok sinirlendiler. Benden özür dilediler. Onları tabiki de affettim ama geri gelmek istemedim. Hem tedavim hâlâ devam ediyordu, hemde o kızın olduğu yere geri gelmek istemiyordum. Zaten annemler öğrendiğinde Elif 17 yaşına yeni girmişti. Daha sonra bana bir mesaj attılar. Elif'in kendi kızları olmadığını düşündüklerini, bundan dolayı dna testi yaptıracaklarını söylediler. Çok dua ettim. O kız benim kardeşim olmasın diye. Sonra haber geldi. Elif'in kız kardeşim olmadığıyla ilgili. Annemlere benden bahsetmemelerini, benim sinir hastası olduğumu bilmemeni istemedim. Vakti gelince ben gelip kendimi tanıtacaktım. Hayalimde bu vardı. Yani tedavim bittiğinde çıkıp gelecektim ve kendimi affettirecektim. Tabi öyle olmadı ama..." deyip mahcup bir gülümseme gönderdi.

Yaşadıklarını ögrenince içimden onu affetmek geldi.

Bir anda yanıma geldi. Önümde diz çöktü. Ellerimi ellerinin içine aldı ve "bak... ben iyileştim. Artık sinir hastası değilim. Benden korkma olur mu? Ben sana asla zarar vermem. Evet sinirlenirim ama normal boyutunda. Fazlası olmaz, olmayacak ama olsa bile sana asla zarar vermem. Bana güven, lütfen, beni de diğer abinlerin gibi gör. Senden tek isteğim bu" deyip ellerimin üzerinden öpünce gözlerim doldu. Neden bilmiyorum ama kendini affettirme çabaları ve yaşadıkları beni çok üzmüştü.

Zaten onunda diğer abilerim gibi olduğunu bana önyargılı yaklaşmayacağını düşündüm. Muhakkak abimlerde onu örnek almıştı. Bundan dolayı onunla da yakın zamanda iyi anlaşacağımızı umut ettim.

Daha fazla üzülmesini istemeyip ona sarıldım ve sarılmamla dondu. Cidden donup kaldı. Önce hiç hareket etmedi. Sonrasında ellerini yavaşça belime koydu ve beni kendisine iyice çekti.

Kulağıma yaklaşıp sadece ikimizin duyabileceği bir sesle "teşekkür ederim" dedi. Gözlerimdeki yaşları geri göndermeye çalışarak "yaşadıkların çok zor olmalı" dedim titrek bir sesle.

"Zordu. Ama birlikte atlacağımıza inanıyorum. Bana destek olacağına..."

"Merak etme, elimden ne geliyorsa yapacağım" dedim. O sırada bir ağlama sesi duyuldu. Biz ayrılıp ağlayan kişiye bakınca annemin babamın omzuna başını koymuş ağladığını gördüm.

Başını kaldırıp bana yaklaştı ve "özür dilerim kızım. Ben söylemek istedim. Ama bahsedemezdim. Affet beni. Bunun ne kadar önemli bir sey olduğunu biliyorum."

Dediğinde "önemli değil anne. Affettim hepinizi Sadece bunu aşması biraz zaman alacakmış gibi hissediyorum" dediğinde başını salladı ve bana sarıldı. Sarılmasına karşılık verirken arkadan bir ses duydum.

"Abi seni çok özledim yaa" bu ses Deniz abimin sesiydi. Bunu duyunca gülümsedim ve onları izledim.

Hepimiz hasret giderdikten sonra sakin bir akşam yemeği için yemek odasına geçtik. Sessiz bir yemekten sonra çaylarımızıda içince biraz da salonda sohbet ettik. Eski zamanları andık, güldük, özlem duyduk, kahkaha attık, bazende sadece küçük bir tebessüm bahşettik. Biraz sonra ise odama çıkacağımı söyleyip asansörün yolunu tuttum. Asansore girip odamin olduğu kata çıkınca hemen odama girip pijamalarımı üzerime geçirdim.

Yatağa atlayıp hemen Yağız'ı aradım. Ona geziden, bu akşam ki davetten ve Demirkan abimden bahsettim. Tepkileri beni çok güldürdü. İyice sohbet ettik. Dedikodu yaptık. En sonunda bana geziye gelmeyeceğinden bahsetti. Biraz sorguladıktan sonra ise gözlerime direnmekten vazgeçtim ve Yağız'a iyi geceler dileyip telefonu kapattım.

Gözlerimi kapatıp uykunun beni içine almasını bekledim. Bir süre sonra daha dalmadan odanın kapısının açılma sesini duydum.

Biraz sonra yatağın yanı biraz çöktü. Saçlarımda parmakları hissettim.

Sonrasında ise uyumadan önce son kez söylenilen şeyleri...

"Keşke biraz daha erken gelseydim yurt dışından. Keşke seninle daha erken tanışsaydım. O kadar pişmanım ki, hem gelmediğime hem de seni daha erken bulamadığımıza. Ama merak etme. Birlikte olamadığımız anların acısını çıkartacağım. Bundan sonra bensiz bir anın bile olmayacak güzelim"

Ah be Demirkan sen neler yaşamışsın böyle😔

Tam 1000 kelime. Bu bölümü bilerek biraz kısa tuttum. Çünkü Demirkan'ın yaşadıklarını anlayın istedim.

Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın sizi seviyorumm💗


Yeni AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin