Öncelikle hepinize merhaba. Kitabıma bir şans verdiğiniz için teşekkür ederim. Sizden ricam ilk bölümlere bakarak okumayı bırakmamanız. İlk kurgum. İlk deneyimim. O yüzden ilk bölümler biraz basit gelebilir ama basit bir kurgu değil. Gittikçe düzeltiyorum ve ilk kitap bittikten sonra düzenleyeceğim. Hayalime ulaşma yolunda desteğinizi esirgemeyin benden. Ben küçük bir çocuk tanıdım yazar olmak isteyen ve şimdi o küçük çocuk en ümitsiz anında hayaline bir adım atma şansı buldu. O küçük çocuğun hayaline ortak olur musunuz?
Keyifli okumalar canlarım 🌺 satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın 😘
🔥
Kulağımda çalan müziğin ritmiyle ayağımı yere vururken kolumdaki saate bir daha göz attım. Sıkıntıyla bir nefes verdim. Beklemekten nefret ediyordum! Hayır yani şansıma Yağmur da Ateş denen abi bozuntusuyla kavga edip okula gelmeyecek günü bulmuştu. Beklerken okuldan çıkan öğrencilerin üzerinde gözlerimi gezdirirken Mert ile göz göze gelmem ise günün şanssızlığının üzerimde olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Yanıma geldiğinde ise onu umursamamaya devam ettim. Ancak kulağımdaki kulaklığın çıkarılmasıyla bıkkınlıkla gözlerimi devirdim ve yaslandığım duvardan doğruldum. Hayır yani kulaklık air beat olduğu için eline alınca müzikde duruyordu. Hiçbir şey demeden kulaklığı vermesi için elimi uzattım.
Sırıtarak kulaklığı havaya kaldırmasıyla kaşlarımı çatıp suratına sert bir ifadeyle baktım. "Kulaklığı veririm ancak bir şartım var." diyerek sağ eliyle yanağına 2 kere vurdu. Ona ters ters bakıp "Bence senin canın yine dayak istiyor! Uzatmada ver kulaklığımı yoksa günün tüm hırsını senden çıkartıcam!" Diyerek tısladım. Mert ne kadar etkilenmemiş gibi görünmeye çalışsada benden korktuğunu biliyordum.
Kulaklığı elime verirken söylendi" Bu kadar agresif olmak zorunda değilsin. Tamam böyle ters ters baktığında çok çekici oluyorsun ama gülmek sana çok yakışıyor." Fakat aldığı tek karşılık soğuk bakışlarım oldu.
Onu hiç umursamadan kulaklığımı kulağıma taktım ve tekrar okul bahçesinin duvarına yaslanarak sol ayağımı duvara yasladım. Mert birşeyler daha söyledi ancak karşılık alamayınca pes ederek yanımdan uzaklaştı.
Sinirle okul binasının kapısına baktım. Bu Yağız nerede kalmıştı?! Beklemeyi sevmediğimi bildiği halde beni bekletmesi sinirlerimi iyice hoplatıyordu. En sonunda Yağız okulun kapısında göründü ama yalnız değildi. Meltem yollozuyla birlikteydi! Beni bu kız yüzünden beklettiğine inanamıyordum!
Tam sinirle bir tepki verecekken aklıma gelen hinlikle sırıttım. Eee ne demişler intikam soğuk yenen bir yemektir, sen şimdi görürsün Yağız efendi diye söylendim içten içe. Ardından kulaklığımı kutusuna koyarak gözlerimi Yağız'a diktim. Yağız birşeyler anlatıyor Meltem ise onu saçlarıyla oynayarak hülyalı hülyalı dinliyordu.
İçime derin bir nefes çekerek var gücümle benden uzakta olan Yağız'a bağırdım " YAĞIIIZ!!!" Oldukça yüksek çıkan sesimden dolayı tüm gözler merakla bana dönsede aldırmadım çünkü Yağızın dikkatini çekmeyi başarmıştım. "Hemen buraya gelmezsen o yanındaki yellozu yolar senide üstüne meze yaparım! Neredeyse yarım saattir seni bekliyorum! Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun ya?!" Ne kadar ciddi olduğum bakışlarımdan anlaşılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ ÇEMBERİ
ActionGece, Karadağ'ların küçük, asi, inatçı, güzeller güzeli kızı... Yaşadığı onca olaydan sonra başına gelenlerle akli dengesini yitiren genç kız herşeyi hatırlamaya başlarsa ne olur? Büyük yıkıma giden bu yolda kimsesiz kalan bu kızın yanında olmaya...