6. bölüm:CEZA

70 17 11
                                    

Keyifli okumalar canlarım 😘

"Allah rızası için şu kızı sustursun biri! Vallahi başım şişti. Bu ne çene arkadaş?!" Sinirle söylenen iri kıyım dayıyla kaşlarımı çattım. "Sen kime laf atıyon dayı? Hayırdır?" Bu sefer kendisine taktığımı anlayan dayı sabır çekerek geri demir permaklıklara vurdu. "Atın beni hücreye. Hücreye bile razıyım! Yeter ki beni kurtarın şu kızın çenesinden!" Sinirle gözlerimi kıstım ve karşı nezarette olan adama kötü kötü baktım. "Az önce türkü söylerken öyle demiyordun ama!" Evet arkadaşlar, siz sormadan ben söyleyeyim nerede olduğumuzu. HAPSE DÜŞTÜK! Nasıl olduğuna gelecek olursak...

Benden önce Yağmur'a sarkıntılık yapan herife dalan kişi Selimdi. Onun yumruk atmasıyla ortalık karıştı ve herkes birbirine girdi. Daha doğrusu ben diğer herife bodoslama dalıp kafasıyla masayı kırınca ortalık karıştı ama olsun. Bu heriflere dalmamızla arka masadaki dingiller de bize çullandılar ama hem Selim hem de ben bu konuda oldukça iyiydik. Zaten herifler sarhoş oldukları için işimiz çok daha kolaydı. Tabi birisi polise ihbar etmemiş olsaydı. İlk vukuatım değildi ama bu sefer alacağım cezayı kestiremediğim için biraz gergindim. O yüzden bu kadar çok konuşuyordum. Bir de garibim Yağmur'u da kendimle beraber buralara düşürmüştüm ya artık beni kimse kurtaramazdı.

Geldiğimizden beri tek kelime ettirememiştim kıza. İlk başta biraz ağlamıştı sonra zar zor sakinleştirmiştim kardeşimi. Selim'i karakolun diğer tarafındaki hapse atmışlardı. Bana da uğraşacak buradaki dayılar kalmıştı. Neredeyse hepsini canından bezdirmiştim. Ama söylediğim içli türküleri beğenmediklerini söylerlerse çarpılırlardı. Hırsızlık yaparken suç üstü yakalandığını az önce öğrendiğim gür bıyıklı adamın konuşmasıyla bakışlarım ona döndü. "Yalnız sende de iyi çene varmış ha. Ben ömrüm boyunca bu kadar çok konuşan birini görmedim. Birde benim hatuna çok konuşuyorsun derdim. Buradan çıkınca elini öper alnıma koyarım." diye bana laf atınca kaşlarımı kaldırdım ve "Tabi çıkabilirsen..." diye karşılık verdim. "Sen önce kendine bak çenesiz bücür. Adamı şuncacık boyunla hastanelik etmişsin. Yahu adamın kafasıyla masayı kırmak nedir ya?" diyerek güldü. "Adamın kafası fazla kalınmış demek ki..." diyerek omuz silktim.

Benim gibi kavgadan dolayı hapse düşen abilerden biri "Sesinde pek güzel maşallah. Başka birşeyler daha söylesene." deyince elimi kalbimin üstüne koyup kafamı eğdim ve "Eyvallah abim."dedim. Ama ben daha yeni türküye başlayamadan ayak ve anahtar sesleri duydum ve hemen ayağa fırladım. Tabi gelen kişinin babamın sağ kolu olan Hazar abi olmasaydı çok çok çok daha iyi olurdu ama neyse. Hazar abi Yağmur ve benim olduğum nezaretin parmaklıklarının önünde durdu ve parmaklıktan olan kapıyı açarken bana konuştuklarımızın hepsini duyduğunu anlatan bir bakış attı. Helvamız neli olsun canım? Bol fıstıklı olsun iç ses. Bol fıstıklı...

Hazar abi kapıyı açtıktan sonra "Benim sizden çektiğim neyin cezası acaba? Sen ayrı ikizin ayrı o Ateş ve Ali delisi ayrı. Olan şu mavişe oluyor. Baksana nasıl korkmuş kızcağız." Sonra Yağmur'a dönerek "Bence arkadaş seçimini tekrar bir gözden geçirmelisin fıstık." dedi. "Aman be Hazar abi, ne konuştun öyle. Görende karakolda yatıp kalkıyoruz zanneder. Hadi hadi özgürlüğüm ile aramda durma da bir an önce özgürlüğümüze kavuşalım." Yağmur da yanıma gelince Hazar abi kapının önünden çekildi ve bana alayla baktı. "Sen öyle san bakalım kavgacı kuş. Amirim seni odasında bekliyor." İşte şimdi kelimenin tam anlamıyla sıçtık. Bu sefer gerçekten öyle iç ses.

Babamın odasının kapısının önüne geldiğimizde yutkundum. Yağmur hala sessizdi ama elimi sıkıca tuttu ve hafifçe gülümseyerek daima yanımda olduğunu hissettirdi. Korkunun ecele faydası yok diyerek kapıyı çalıp cevap gelmeden içeri girdim. Benim peşi sıram Yağmur ve Hazar abi de içeri girdiler ve Hazar abi kapıyı kapattı. İçerisi ise tam anlamıyla bir can pazarıydı. Ben sadece babamı görmeyi beklerken annemin, Yağız'ın, Ateş'in, Ali'nin Selim'in ve Irmak teyzenin de burada olması şaşılacak şeydi doğrusu. "Hadi Irmak teyze ve annemi anladım sizin burada ne işiniz var?" Yine kendimi tutamayıp boş boğazlık yapmıştım ama elimde değildi. Ben meraklı bir insandım. Hemde çok meraklı...

ATEŞ ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin