10. bölüm: GİT GİDE TÜKENİYORUM

76 18 50
                                    

Keyifli okumalar 🌺 satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın 😘

"Bize bir hoşgeldin yok mu Gece hanım..." Sesin sahibi arkamdaydı. Sakin kalabilmek adına derin bir nefes aldım. Yavaş bir şekilde arkama döndüm. "Hoşgeldiniz demem için başıma taş düşmesi lazım Keriman hanım..." dedim sert bir sesle. Bakışları değişti ancak o yüzündeki yumuşak ifade maskesini indirmedi. Gazamız mübarek olsun...

Dedem uyarıcı bir tınıyla "Gece..." Diye mırıldandı. Gözlerimi devirdim ve dedemin kolları arasından çıktım. "Aman, karına sakın laf söyletme..."diye homurdandım ağzımın içinde. Dediğimi sadece Yağız duymuştu ve gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp kafasını eğmişti.

Annem ortamın gerilmemesi için "Sofra hazır. Dilerseniz hemen sofraya geçelim..." Dediğinde "Geçelim gözümün nuru." Dedi dedem ve anneme sarıldı tekrar. Ben gülümserken Keriman yılanı ve kızı Pelin anneme ters ters bakıyordu. Ah birde Pelin şıllığının kızı Selin salağı. Allahım, hepsine inanılmaz derecede gıcık oluyordum!

Sofraya geçtiğimizde hiç iştahım yoktu. Evet, benim hiç iştahım yoktu. Şaşılacak şeydi ancak bu insanların yüzünü görmek midemi bulandırıyordu. Dedem nasıl bu kadar kör olabilir gerçekten aklım almıyordu. Tabağımdaki yemeklere çatalımla oynayarak işkence çektirirken Yavuz dayım bana dehşetle bakıyordu. Ardından elini alnıma koyarak "Ateşin mi var senin? Yooo, ateşin de yok. Niye yemek yemiyorsun?" Belki de ateşi yok diye iştahı yoktur...

Yahu ben bu iç sesim ile ne yapacağım?! "Annem, niye yemek yemiyorsun? Birşey mi oldu?" Annem her an panik yapacak gibiydi. "Pek yemek istemiyorum..." Diye mırıldandım ağzımın içinde ama başımı kaldırmadım. "İlgi çekmeye çalışıyor işte ne olacak..." Diye mırıldanan Selin'i duymamla başımı hafifçe kaldırıp tam gözlerinin içine baktım. Sert bakışlarımı görünce bakışlarını kaçırdı.

Kafamı iki yana sallayarak önüme döndüm. Annem ve babam ikide bir bana kaçamak bakışlar atıyordu. Yağız ise yine öküz gibi yiyordu. Çünkü benim kendi kendime kalmak istediğimi anlamıştı.Keriman ve Pelin salakça bir sohbet başlattıklarında daha fazla bu masada oturamayacağımı anlayarak ayaklandım. "Ben odama çıkayım. Yorgun hissediyorum da kendimi..." Dedim ve tam merdivenlerin önüne geldiğimde dedem "Gece, sen ilaçlarını kullanıyor musun?" Diye sorarak beni durdurdu. Cevap vermedim ve merdivenlerden yukarı çıkarak kendimi odama kapattım.

Karnımda çok şiddetli bir ağrı vardı ancak umursamadım ve kendimi balkondaki hamağıma attım. Gökyüzünü seyrederken dedemin sorusu beynimde yankılandı.
Gece sen ilaçlarını kullanıyor musun?
Kendi kendime güldüm. Kullansam ne değişecekti sanki. Sadece sabahları kullanmam gereken sakinleştiriciyi alıyordum. Diğer ilaçların bana bir fayda sağladığı yoktu ki.

Hadi işe yarayan bir zamana denk gelirse? Ölmemi engellemez ki yine de. Hem belki bende yaşamak istemiyorumdur... Kendine bu kadar yüklenme. Hem daha açığa çıkarmamız gereken gerçekler var. Ama benim nefes almaya bile halim kalmadı. Bu hastalık artık beni daha fazla yormaya başladı. Enerjimi sömürüyor ve artık eskisinden bile daha dengesiz ruh hallerine giriyorum. Ben gittikçe tükeniyorum...

🔥

Aşağıdakilerin bahçeye çıkmasıyla balkon sefam sona ermiş kendimi güçlükle yatağıma atmıştım. Hem karnımda hem de sırtımda feci bir ağrı vardı. Ama kafam o kadar doluydu ki bunun üzerine düşünemiyordum bile. Balkon kapım ve pencerelerim açık olduğu için bahçedekilerin kahkaha sesleri geliyordu. Nasıl bu kadar rahat olabilirler? Herkes o Keriman yılanı ile oğlu Serhat piçinin ne bok yediğini bilirken nasıl böyle davranabiliyor? Ben onları anlamaya çalışmayı bıraktım.

ATEŞ ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin