7. bölüm: BAŞKAN

68 15 13
                                    


Keyifli okumalar canlarım. Satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın.🌺

🔥

Okula gideceğim için mutlu oldum demiştim ya hani. Siz onu unutun. Hala okula gitmekten nefret ediyorum. Hele ki şu karşılaştığım manzaradan sonra.

Allah aşkına bu çocuğun bu okulda ne işi vardı? Bildiğim kadarıyla bu okula girmek için yapılan kabul sınavlarında oldukça yüksek notlar alınması gerekiyordu. Ancak yakın zamanda ne sınav yapılmıştı ne de bu çocukta sınavı geçecek kadar beyin vardı.

Yağızda benim gibi onu görmüş olacak ki yüz kızartıcı bir küfür savurdu. "Ne işi var bu lan bu ibnenin burada?" Sakin kalması adına kolunu tuttum çünkü her an çocuğun üzerine atlayacak gibi duruyordu. "Boş versene. Bize bulaşmadığı sürece bir sıkıntı yok." Yağız ağzının içinde birkaç küfür geveledi ve ardından kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "Sende bulaşma. Bizden uzak dursun yoksa elimden bir kaza çıkacak."

Üzerimize çevrilen bakışlar ile iyice Yağız'a dayandım. Hiç biri umurumda değildi. Ancak ikizime yiyecekmiş gibi bakanların gözlerini oymamam için gözlerini çekmeleri gerekiyordu. Bahçeyi yarılamış ve okulun merdivenlerine iyice yaklaşmışken bir ses duydum. "Vay, vay, vay... Kimler varmış burada ya..." Senin o gevşek gevşek konuşan ağzını yırtar... Sakin ol Gece. Sakin ol ki seni delirtemediği için kendi kudursun.

Bakışlarım Erkan denen hayvan desem hayvanın küseceği cinse yavaşça dönerken yüzüm ifadesiz bakışlarım ise bir hiçliğe bakar gibi düz ve boştu. Yağız sabır çeker gibi mırıldandı ve tam cevap vermek için ağzını açacağı esnada "Hiç boşuna nefesini tüketme ikizim. Ben burada takılmak için kayda değer bir şey göremiyorum çünkü." dedim hissiz bir sesle.

Yağızın bakışları üzerime çevrildi ama ben dik dik Erkan'a bakmaya devam ettim. İstediği karşılığı alamayan Erkan'ın yüzü bozulsa da yüzüne eskisinden de gevşek bir gülümseme kondurdu. Ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın, sinirlendiğini benden saklayamadı.

"Alındım ama Gece. O nasıl söz öyle baldız?" demesiyle Yağız'ın sinirle atılması bir oldu ancak hemen kolunu kavrayıp onu durdurdum. Bahçedeki çoğu meraklı bakış yine üzerimize toplanmıştı. "Senin o baldız diyen ağzını var ya burnunla yerini değiştirir götüne sokarım lan! Bas git işine!" Yağız'ın gürleyen sesiyle herkes irkilirken ben iyice koluna asılıp yanıma çektim.

Daha yeni başımızı beladan kurtarmıştık. Tekrar bir belaya bulaşmak iyi bir fikir değildi. Yani sadece şimdilik. Çünkü bu ibneyle uğraşmak benim için oldukça keyif verici olacaktı. Yaptıklarını burnundan fitil fitil getirmeyeni falakaya yatırsınlar!

"Amaan senle konuşmuyorum gördüğün gibi. Benim sevgilim nerede?" diye birde pişkin pişkin soruyor. Ulan seni var ya! Sakin kal! Ona istediğini verme! "Sevgili mi? Hangi sevgili? Ah, yoksa...Şu emektar Allah'ın belası mı yoksa?" Alttan alttan verdiğim ima dışında sesim dümdüzdü. Ancak Erkan verdiğim mesajı almış olacak ki bakışlarını kaçırıp sustu. İşte böyle yola gelirsin.

Onu takmadan Yağızı da peşimde sürükleyerek okula girdirdim. "Dedemin pompalısını nereden biliyor bu piç kurusu?" diye sordu sanki cevabı tahmin edemiyormuş gibi. "Daha halam Ülkü'yü yanına almadan önce kapıya dayanmıştı. Bende şöyle bir selamladım kendisini Allah'ın belasıyla." diye cevapladım onu hafif alaylı bir sesle.

Yağız güldü ve "Hiç şaşırmadım."dedi. Öğrenci zilinin çalmasıyla gözlerimi devirdim ve sınıflarımızın olduğu kata söve söve çıktım. Yağızın sınıfı bir üst kattaydı o yüzden koridorun başında tepeme bir öpücük kondurdu ve "İyi dersler güzelim. Öğretmenleri delirmemeye bak." dedi ve merdivenleri çıkmaya başladı. Bende sınıfıma doğru yürümeye başladım.

ATEŞ ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin