12. bölüm: İZMİR

55 15 4
                                    

Keyifli okumalar 🌺 Satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın 😘

"Anne, yurt dışına çıkmıyoruz. Neden bu kadar telaş yapıyorsun ki? Halama gidiyoruz sadece." Annem dediklerimi duymadı bile. Valizde bir eksik var mı diye kontrol yapmaya devam etti. Hayır yani zaten benim dediklerimi dikkate almıyordu neden beni de bu işkenceye tabi tutuyordu?

Aşağıdan zilin sesini duyduğumda hemen yerimden kalktım fakat annem beni bırakmadı. Bıkkınlıkla geri yerime oturdum fakat çok geçmeden kapım açıldı ve Yağmur bütün tatlılığıyla odama girdi. "Merhaba hanımlar. Kolay gelsin." Dedi neşeyle.

Annem Yağmur'a gülümsedi ve "Hoşgeldin kızım. Gel hadi içeri. Bizim de işimiz az kaldı zaten." Dedi. Aslında ortada bir iş yoktu. Sadece annem tekrar tekrar kontrol yapıyordu. Bana kalsa koyduklarının çoğu gereksizdi. Bana bir sırt çantası bile yeterdi fakat annem bana işkence çektirmek ister gibi valizle uğraşıyordu.

"Aslında sizinle vakit geçirmek isterdim ama Gece'yi kaçırmak için geldim ben. Tabii sen de izin verirsen Yıldız teyze." Demesiyle gözlerimi gözlerine diktim. Yine yardımıma yetişmişti mavişim. Annem biraz duraksadı hatta itiraz edecek gibi oldu ama Yağmur'un bakışlarını görünce pes etti. "İyi, öyle olsun bakalım. Ama sadece sana güvendiğimden izin veriyorum. Yoksa Gece hanım bunca hazırlığın içinden kaçamazdı." Dediğinde Yağmur ile gülerek anneme sarıldık.

Üstümü bile değiştirmeden kendimi sokağa attım. Yağmurda peşimden gülerek geliyordu. "Sen var ya, kankaların en harikasısın! Beni öyle büyük bir işkenceden kurtardın ki!" Diyerek yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

Yağmur güldü ve "Siz İzmir'e gitmeden önce, biraz vakit geçirelim istedim." dedi burukça. O da bu kasım tatilinde bizimle beraber İzmir'e gelmek istiyordu fakat Volkan amca izin vermemişti. "Ülkü'yü benim yerime de bol bol öp. Çok özledim süslüyü." Dedi.

"Sen hiç merak etme. Senin bu dahi kankan İzmir'e sadece tatile değil, halasını da ikna etmeye gidiyor. Gerçi şuan geçiş yapmasına pek izin vermezler ama ara tatilden sonrası için izin alabilirim diye umuyorum." Dedim göz kırparak. Yağmur da güldü ve "Sana güveniyorum ben. Halanın  ağzından girer burnundan çıkar süslüyü geri İstanbul'a getirirsin."

Konuşa konuşa yürüyerek kafenin önüne gelmiştik. Kafeye girdiğimizde bakışlar üzerimize döndü. Bu normal geliyordu artık bana ama insanlar bana şu anda bir deliye bakar gibi bakıyorlardı. Daha birşey yapmadan böyle bakmaları normal değildi ama. Sonra bakışlarım üzerime çevrildiğinde neden baktıklarını anladım.

Üstümde askılı şort takımım vardı ve normal olarak hangi akıllının bu soğuk havada böyle dolaştığını sorguluyorlardı. Yine de kimseyi umursamadım ve cam kenarındaki masalardan birine geçtim. Yağmurda karşıma geçti ve siparişlerimizi verdik. Yağmur "Gece, Furkan durmadan karşıma çıkmaya devam ediyor. Birşeyler içmeyi teklif etti bende ne diyeceğimi bilemedim. Abim bekliyor diye sıvıştım." Derken sesi gerçekten de ne yapacağını bilemez bir şekilde kaldığını kanıtlıyordu.

Kaşlarım çatıldı ve ciddiyetle "Seni rahatsız mı ediyor? Eğer öyleyse-" derken Yağmur telaşla sözümü kesti. "Yok yok! Öyle değil rahatsız etmiyor! Yani ediyor da öyle değil! Ya kanka bakma bana şöyle, yemin ediyorum telaştan ne diyeceğimi unutuyorum."

Onun bu haliyle bakışlarım yumuşadı. "Nasıl bakıyor muşum?" Diye sordum alayla. "Şimdi gidip Furkan'ı evire çevire dövecekmiş gibi..." Dedi gerginlikle ve bu daha çok gülümsememe neden oldu. Ama sonra "Benim güzel kalpli kardeşim. Birilerine zarar gelmesinden korkuyorsun ama neden o kişinin sana zarar verdiği gerçeğini görmezden geliyorsun? Eğer seni rahatsız ediyorsa bunu dile getirmekten çekinme. O kişinin yüzüne de söyle. Rahatsız oluyorum de." Dedim samimiyetle.

ATEŞ ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin