16. bölüm: ACI BİR VEDA

55 9 2
                                    

Keyifli okumalar canlarım 🌺 Satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın 😘

🔥

(2 gün sonra)

Araf... Cennet ve cehennemin, yaşam ve ölümün arası. Benim arafım ise direnip direnmemek. Kendime gelebilmek için direniyor fakat daha fazla acı çekmekten başka birşey yapamıyorum. Kendimi bıraksam herşey son bulacak. Ama zihnime düşen hatıralar bana engel oluyor.

Hayır, sevdiklerimin şen kahkahaları değil beni engelleyen. Beni engelleyen sevdiklerime acı çektirenleri, onları benden alanları hatırlamış olmam. Hepsinin yüzü hafızamda. Kaybettiğim hafızamı yavaş yavaş geri kazanmak taşları yerine oturttu. Kim olduklarını biliyorum. Ama kımıldayamıyorum. Gözlerimi açamıyorum. Sesleri duyuyorum ama algılayamıyorum.

Beynimdeki illet etkisini şimdi mi gösteriyor acaba? Hayır, koma hayatı yaşamak istemiyorum. Eğer bir daha konuşamayacak, yürüyemeyecek hatta kımıldayamayacaksam, nefes almaktan başka birşey yapamayacaksam öldürsünler beni. Yaşamamın bir manası yok ki. Ben öyle yaşayamam.

Başım çok ağrıyor. Çatlayacakmış gibi. Kalbim sıkışıyor. Hissedebiliyorum, Yağız yine ağlıyor. Gözlerimi açabilirsem eğer bir nebze olsun rahatlayacak ama başaramıyorum. Durmadan birileri geliyor yanıma ama kavrayamıyorum. Karanlık... Zifiri karanlık. Neyseki karanlıktan korkmuyorum.

🔥

Kaç gün geçti bilmiyorum ama hala gözlerimi açamıyorum. Sesler artık daha net. Ne dediklerini anlayabiliyorum. Onları hissedebiliyor, hareketlerini kavrayabiliyorum ama onlara bunu gösteremiyorum. Acaba gerçekten de komaya mı girdim?

Annemin sesi geliyor kulaklarıma. Bana kızıyor bazen. Bazense sevgiyle saçlarımı okşuyor, tarayıp örüyor. Bana olanlardan bahsediyor. Beni böyle görmeye dayanamadığı söylüyor. Ben nasıl bir anneyim, evlatlarıma sahip çıkamıyorum diyor. Benim en büyük şansım olmasına rağmen. Ağlıyor yine. Zaten benim anneme üzüntüden başka verebildiğim başka birşey yok ki...

Sonra onu hissediyorum. Kokusu doluyor burnuma. Konuşmuyor hiç. Sadece elimi tutuyor, saçlarımla oynuyor. Arada elimi ve saçlarımı öptüğünü hissedebiliyorum. Ama benimle hiç konuşmuyor. Eli elimde ama tutamıyorum.

Yağız geliyor yanıma. Canım ikizim. Durmadan konuşuyor. Arada ağlıyor ama hemen kendini toparlıyor. Uyandığımda bana yapacaklarını anlatıyor. Eğer biraz daha uyanmazsam beni ayaklarımdan ağaca asacakmış. Öyle diyor.

Mavişim... Ağlamaktan doğru düzgün konuşamıyor bile. İçim acıyor. O benim küçük kız kardeşim. Hiç kimse üzmesin diye çırpınırken ona en büyük acıyı ben yaşatıyorum. Benim gibi dost olmaz olsun diyorum içimden. Ama asla dışarı yansıtamıyorum.

Ülkü, Demir, Uraz abim. Sırayla geliyorlar ve iyi olacağımı söylüyorlar. İnatçının tekiymişim ben ve kolay kolay pes etmezmişim. Ama bilmiyorlar ki ne kadar yorulduğumu, pes etmeye ne kadar yakın olduğumu...

Ali. Kan kardeşim. En büyük sırdaşım, en büyük derttaşım. Tek bir sözüyle bile beni yıkabiliyor. Sende mi bırakacaksın beni? Diyor burukça. Asel'im gitti şimdi de sen mi gideceksin? Diyor ağlayarak. Bende ağlamak istiyorum onunla. Tutup bağrıma basmak istiyorum kardeşimi. Ama yapamıyorum. Biliyorum kendini yine suçlamaya başladığını. Zaten kendini suçlamayı bıraktığı yok. Yapma diyemiyorum.

ATEŞ ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin