29.09.2023
Ölü Portre
31.Bölüm"Bir Devrin Sonu."
Kalbimde ağrılı bir sıkışma, içimde garip bir burkulma vardı. Bu gerçek miydi? Gözlerimin önünde oynanmış her oyuna böylesine kör oluşum gerçek miydi? Öylesine çok merkezime almıştım ki Kodesi, gözümün önündeki göremez olmuştum. Beni kandırdığını biliyordum belki ama, benimle aynı yerde kardeşimi saklayacağını bilmiyordum. O ise bunun için üzüldüğümü görüyordu, her şeyi biliyordu ama bunları umursamadan yüzüme gülmeye devam ediyordu. Canım, işte bir kez daha yanıyordu.
Öyle ki ellerim her zamankinden çok titrerken heyecan ile sinirin harmanlanmış hali beni arafta bırakmıştı. Daha saatler öncesinde neredeyse nefret ettiğim ve hatta kıskandığım o kız, kardeşimdi. Kardeşim Esra, aylar sonra karşımdaydı ve ikimizin de sureti bambaşka insanlara aitti.
Öyle ki, karşımda ki kızı yine görseydim onu yine Elena sanırdım. O peçe daha önce de düşseydi, karşımdaki kız Esra olmazdı. Eğer o sesindeki titrekliğiyle abla demeseydi, ben buna yine inanamazdım. Kardeşin burada, bak ona! Dedi zihnim çığlık atarak ve karşımdaki ağlayan gözlere baktım. Zihnimde oturtamadığım birçok şey vardı. Günler öncesinde bir prense âşık olduğunu söyleyen bu kız değil miydi? Belki de kendi kardeşim dahi beni kandırmıştı.
Aldatılmışlığından haberdar olan benliğimin kırgınlığı canımı her saniye daha da fazla yakarken, mimik oynamayan yüzüm bir buz parçası kadar soğuktu. Şaşkındım ve dahası iliklerime kadar hissettiğim bir acı vardı. Sahi, canımı acıtmayı ne zaman bırakacaklardı?
"Beni kandırıyorsun?" dedim o an. Dakikalar sonra ağzımdan çıkan ilk kelimeydi bunlar. İnanmadığımdan değil de inanmak istemediğimdendi belki de. Yine de biliyordum ki o beni hep kandırırdı. Yine kandırmıştı.
"Abla," dedi aynı ses ve ben Kodesin kaskatı olmuş olan yüzünden gözlerimi inatla çekmedim. Önce yutkundu ardından ufaktan kaldırdığı çenesiyle gücün onda olduğunu bir kez daha hissettirdi. "Neden bana sarılmıyorsun?"
İşte ilk göz yaşım o an akıp gittiğinde çenem titredi ama ben yine de ona dönüp bakmadım. Kodesin ise bana doğru atacağı adımı fark ettiğim anda elimi hızla kaldırarak durdurdum ve ormanlık alanda bir an bile düşünmeden çıldırmışçasına bağırdım. Sabrımın da şefkatimin de bir sınırı vardı!
"Kandırmışsın." dedim bu defa kabullenişle yaşlarını akıtan gözlerimle ve onun içi kızarmış harelerini görmek istemezcesine kafamı iki yana salladım. Onun ise gür ama bir o kadar çaresiz sesi duyuldu. Yer adeta ayaklarımın altından kaydığında ise hayat beni bir gerçekle daha buluşturdu. Onun önceden planlayıp arkamdan çevirdiği her şeyle.
"Bunu yaptım. Onu herkesten gizledim ve seninle buluşacağı güne kadar korudum," dedi kendini açıklamaya çalışan bir ifadeyle ki bununla beraber bir adım geriledim ve bu onu dehşete düşürerek kafasını şiddetle iki yana salladı. Az önce yaşanan o tatlı anların aksine şu anda delirmiş gibiydik. Ben, onun beni bir aptal yerine koyduğuna inanamazken o; ondan uzaklaşmamı kaldıramıyordu.
"Hata yaptım! Biliyorum." dedi yüreğimi hoplatan sesiyle bağırarak. Oysaki bu çabası nafileydi şu an benim için. Hala içine olduğum bu şoktan sıyrılamıyordum ki yaklaştığını dahi fark etmediğim Elena'nın elini kolumda hissettim ve dakikalardır bana seslenmesine rağmen ona çevirmediğim gözlerim ona doğru döndü. Ağlıyordu. Benim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ PORTRE
Tiểu thuyết Lịch sửEcem'in normal giden hayatı, gittiği resim sergisindeki portrenin içine çekilmesiyle tepetaklak olur. Gözlerini açtığında ise, prensini öldürmeye çalışan bir prensesin bedeninde uyanır. *** "Kraliçem!" Dedi bir kez daha o huysuz sesiyle. Elindeki ha...