12.12.2022
Ölü Portre
26.Bölüm"Zehirli Kâğıt"
Kadının narin konuşmaları ve Kodesin onu baş hareketleriyle onayladığı samimi bir zamanın kısa parçasında, merdivenlerin en başından izliyordum onları.
Benim burada olduğumun farkında değillerdi, bende değildim. Karşımdaki görüntü, beynimin içerisinde şimşek gibi çakarken ilk kez Kodesi başkasının yanında görmüşlüğün şaşkınlığı vardı belki de üzerimde. Normalde kafasını duvara vurduğun bebeğinin, saçlarını bir başkası gelip de sevdiğinde şaşırırdın ya hani, bu öyle bir şeydi. Yapmak istediklerim ile kafamın içerisinde dönen planlarım ilk kez karşımdaydı şimdi.
Çünkü kafasını duvara vurduğum bebeğimin ellerimden kayıp gittiğini hissediyordum.
Ona vermem gereken değeri içimde gizli tutuyor bazen kendime dahi itiraf edemiyordum ama şimdi görüyordum ki birileri onun saçını sevmek için geliyordu. İşte bu da benim yeni bir yüzleşmemdi.
Aldığım nefes ciğerlerimde derin bir sızı bırakırken yutkundum ve o anlarda içimde özlemini çektiğim annemin sesi kulaklarımda yankılandı.
'Kaderin çizgilerini takip et, o sana doğru yolu gösterecek' derdi hep.
Şimdilerde ise bu sözü unuttuğumu ve o yoldan saptığımı hissediyordum.
Etrafın telaşesine, hızına ve hatta kendim dışındaki her olaya öylesine gömülmüştüm ki yolumu şaşırmıştım. Kendi isteklerim doğrultusundan çok, sanki öylesine ve sessizce yürüyordum. Nereye olduğunu bilmediğim bu yürüyüştü işte beni yolumdan saptıran. Kaderin çizgileri ayaklarımın ucunda değildi artık. Çok uzakta kalmıştı.
Şimdi o çizgileri tekrardan bulma vaktiydi belki de. Uzun zaman boyunca hep bir planın içerisinde sıkışıp kalmıştım. Bu planların hepsinin sebebi hep bir ölüm ve mahzen korkusuydu. Ama bedenine sahip olduğumu düşündüğüm Zehir değildim artık. Bu beden bana aitti, ne kadar insanlar beni Zehir olarak görmeye devam etse de bu böyleydi. Yalnızca biri hariçti işte...o gerçek beni görüyordu, hissediyordum. Gülüşümü, bakışımı ve daha nicesini. İşte bu yüzdendir belki de benim için yaptığı her hareket çok değerli geliyordu. Artık benim için olduğunu biliyordum çünkü.
Plan yapmak, sürekli bir koşuşturma içerisinde olmaktan yorulduğumu bile bile ne yapıyordum? Ben Zehir değildim artık, burada beni öldürmek için an kovalayan kimse yoktu ve o an bu kala kalmışlığın verdiği farkındalıkla tökezledim. Burası güvenli Ecem, artık planlar yapmak zorunda değilsin!
Zihnimde bu ses defalarca çığlığını atarken Kodesin ciddiyetle mırıldandığı görmüş ama anlayamamıştım. Ardından peçeli kadının kabanını alan Kralın gözleri anlık olarak merdivenin başında öylece duran beni buldu ve takılı kaldı. Gözlerinden geçen duygu değişimi ise öylesine hızlıydı ki bir an yanlış gördüğümü sandım.
Kendini, benden gizlemeye devam ediyordu.
"Selamlarımı sunarım majesteleri."
Gözlerimin takılı kaldığı o boncuk mavisi gözlerden naif sesle beraber sıyrılırken hafifçe bana selam veren peçeli kadına baktım. Artık yakalandığıma göre kaçışım da yoktu. Ki zaten kaçmayacaktım. Yersen.
"Hoş geldiniz." dedim o an gülmekle ağlamak arasında kalan bir ifadeyle. Üzerimdekiler bir misafir karşılayacak kadar asla iyi değildi ve ben bunun fazlasıyla farkındaydım. Yine de o an pişman olmak yerine hafifçe salınarak inmeye başladım merdivenleri. Kodesin keskin bakışlarını üzerimde hissediyordum ve bu ayaklarımı birbirine dolaştırmaya yetiyordu. Umarım canım kendim burada tepe taklak düşmezsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ PORTRE
Ficción históricaEcem'in normal giden hayatı, gittiği resim sergisindeki portrenin içine çekilmesiyle tepetaklak olur. Gözlerini açtığında ise, prensini öldürmeye çalışan bir prensesin bedeninde uyanır. *** "Kraliçem!" Dedi bir kez daha o huysuz sesiyle. Elindeki ha...