06.08.2022
Ölü Portre
16.Bölüm"Ayrılığa on Kala"
Pişmanlıklarla dolu bir geçmiş, gelecekte de size asla mutluluk vermez. Keşkeler can acıtır ama mutsuzluğu da ardında getirmez. Keşkeler ve pişmanlıklar...iki ayrı dünya. Biri hırsa dönüşebilecekken diğeri dehşet verici bir vaka. Çünkü keşke demek düzeltilemez bir yol iken, pişmanlıklar yerini güzelliklere bırakabilirdi aslında.
Kısacası; keşkeleri düzeltemezken, pişmanlıklar çiçek açtırır bir gün umuda...
Şu an ki olduğum durum bir keşke mi yoksa pişmanlık mı karar veremiyordum mesela. Az önce ne olmuştu? Bu kendini bilmez adam beni öpmüştü. Gözümü açayım da olmamış olsun nolur.
Dudaklarını yanağımdan çektiği o an tam gözlerimin içerisine bakarken tısladım. O sırada halk, deli dehşet bir şekilde çığlığa boğulmuş alkışlıyorlardı. Asilin olması gerektiği yerde onun olduğu gerçeği bir an olsun aklımdan gitmiyordu.
"Sen! Öldün."
Yüzümdeki yalancı tebessümle beraber fısıldamam onda gülümsemeye sebep olurken hızla bir iki adım uzaklaştım ve elimle kafamdaki tacı düzelttim. Sırf bu taç içindi işte her şey ve ben artık ona sahip olmama rağmen mutlu hissetmiyordum. İçimde, benim dahi kendime söyleyemediğim o duygular ilk kez bana küskündü. Yanağımdan dahi olsa, Kodesin beni öpmüş olması Asili çok pis aldatmışım gibi hissettiriyor, içimde sancıya sebep oluyordu. Ne yaparsam bu hissettiklerim geçerdi? Ya da en doğru soru belki de neden böyle hissettiğimdi.
"Gözlerin parıldıyor." yanımdaki eğlenen sese yüzümü dehşetle çevirirken tam gözlerinin içerisine baktım. Artık yüzümde ne bir tebessüm ne de yalancı bir mutluluk ifadesi vardı. Ben, galiba ciddi ciddi acı çekiyordum.
"Çünkü gözlerim doldu! Ağlayıp seni burada rezil etmemi istemiyorsan bitir şu töreni artık." ardından dudağım bir bebek gibi seğirirken kendime hâkim olamayarak burnumu çektim. "Dayanamıyorum. " dedim titrek bir sesle. Kodes ise o an ilk kez ciddiyetle yüzüme bakarken eli yüzüme doğru uzanarak akan yaşı silmek istedi ama ben buna izin vermeden kafamı iki yana sallayarak iki adım geriledim. Sanırım bir duygu selinin içerisine düşmüştüm ve az sonra hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım. Şu an evde olsam, Müslüm Baba açardım o derece efkârlıyım.
"Ona aşık mı oldun?" Kodesin, sert sesinden duyduğum soruyla şaşırırken bir an duraksadım. Asile duyduğum merhametin yanında başka bir duygu daha mı yer alıyordu? Elimin tersiyle gözlerimi hızla kurularken Kodes bir saniye olsun gözlerini üzerimden çekmemiş vereceğim cevaba kilitlenmişti. Bende kilitlenmiştim işte o an. Çünkü kulaklarımın ardını delip geçen ses, bana çoktan her şeyi unutturmuştu.
"Kraliçem!"
Duyduğum sese, kızarık gözlerimi çevirdiğim an dünya durdu. Kodesin gözleri de üzerimden çekilip omzunun üzerine doğru dönerken herhangi bir şaşkınlık ifadesi yüzünde belirmedi. Aksine keyifli bir ıslık çalarak, o an tüm askerlerin gözlerinin Asili bulmasına sebep oldu.
Ben ise, simsiyah gözlerini bana dikmiş olan kalıplı adamın dimdik duruşuna bakıyordum öylece. Sanki hiç ölüm tehlikesine girmemişte, hep bana baktığı o soğuk adammış gibi.
Sekteye uğrayan adımlarımla beraber kraliyet kalesinin kapısında yalnızca bana bakan adamın hızla yanına adımlarken ikinci adımımda kolumda bir baskı hissettim ve o an Asil öfkeyle kaşlarını çattı ve elini ne ara hazırlandığını dahi bilmediğim kılıcına attı. Göğüs kafesim, olay çıkacağını anlayarak kasılırken kızgın gözlerimi hızla Kodes çevirdim. Bu adam ne yaptığını sanıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ PORTRE
Historische fictieEcem'in normal giden hayatı, gittiği resim sergisindeki portrenin içine çekilmesiyle tepetaklak olur. Gözlerini açtığında ise, prensini öldürmeye çalışan bir prensesin bedeninde uyanır. *** "Kraliçem!" Dedi bir kez daha o huysuz sesiyle. Elindeki ha...