Ölü Portre/5.Bölüm//@asileyda (hikaye/roman)

4.1K 354 75
                                    

11.05.2021

Ölü Portre

5.Bölüm•"Vicdan Muhasebesi"•

Kalabalığın içerisinde kalmış suskun bir beden iseniz eğer dikkat çekersiniz. Ve fark edildiğiniz an ise bir an önce onlar gibi olmaya zorlanırsınız. Çünkü onlara göre kalabalığa hitap eden doğrudur. Eğer birden çok kişi aynı düşünüyorsa haklıdır. Ve o tek kalmış farklı bir düşüncenin hiç bir değeri yoktur.

Eğer düşüncenizi gerçekten iyi savunamazsanız, onları kendinize inandırmaya çalışırken bir bakmışsınız ki sizde fark etmeden onlardan olmuşsunuz.

İnanmayacağım dediğiniz düşüncelerine ortak, suskun bedeninize ise kendiniz kilit vurursunuz. Ve ardından yalnızca izlersiniz. Bir kaç aptalın düşüncelerini ise sustukça benimsemeye devam edersiniz. Bu döngü ise, yalnızca bir şekilde biter.

Kendi düşüncelerinizi savunmayı, herkesten iyi öğrendiğinizde.

Ben ise uzun zamandır bunu bilmiyordum. Kendi benliğimi unutmuşçasına çaresiz davranıyordum. İpleri onların ellerine verdikçe, kendimi savunmayı kendi başıma öğrenmedikçe de, içine düştüğüm bu soğuk savaştan kurtulamıyordum.

Yorulmuştum ve yalnızca aklımı toparlayacak kadar düşünmeliydim. Onların bana aptalmışım gibi baktıkları her saniye ben daha da güçlenecek, düşüncelerimle savaşmayı kendi başıma öğrenecektim. Ben burada tektim ve onların acımasız sözlerine katlanacak kadar da gurursuz değildim.

Belki prenses ben değildim, ama öğrenecektim. Hiç birine katlanmak zorunda dahi değilken, bir suçlunun günahlarını üstleniyordum.

Ve o kaçarken her bir cezayı, yine ben çekiyordum.

Kir pas içerisindeki bedenimle getirildiğim odaya dakikalar öncesinde bırakılmıştım. Kapattığım gözlerimle düşüncelerimi ezerken, zayıflamış bedenimi yatağın üzerine bırakan prens anında odadan çıkıp gitmişti. Ve ardından odaya dolan hizmetlilerden her biri bir işin ucundan tutarken kalfa tam yanı başımda öylece ağlıyordu. Belki benim için değildi ama, o ağladıkça benim de gözlerim doluyor, uzun zamandır kimseye sarılmayan kollarım şefkatle sızlıyordu.

Çok yalnızdım. Ne yapacağımı dahi bilmiyor, suçsuz yere cezalandırılıyor ve bir prensesin önceden yaptıkları yüzünden her yerde kinle karşılanıyordum. Herkesin tek hedef noktası bendim. Ve her birinin isteği yalnızca bana acı çektirebilmekti.

Hiç birinin hak etmiyorum diyerek ağlamak isteyen bedenimi gözlerimi daha da sıkarak sakinleştirirken bedenimi ıslak bezlerle temizlemelerini yalnızca hissettim. Acıyan her bir uvuzuma inat sızlanmazken, üzerime geçirdikleri rahat kumaşla uzun zaman sonra duyduğum rahatlıkla iç çektim. Herkes sessizdi. Eminim ki her birinin bakışlarında ki emareler, benliğime acırcasına tazelerdi.

Güçlü olmayı öğrenene kadar, susmak istedim o an. Belki o zaman, rahat bırakmayı bilirlerdi.

"Kalfa, çan çalmak üzere."

Genç kızın fısıltısı ve diğerlerinin onaylayan mırıltısıyla kalfa ellerini saçlarımdan geçirirken sessizce yataktan kalktı. Gece yarısına gelindiğini belirten çan, herkesin odalarında olmasını gerektiğini belirten bir çeşit uyarı gibiydi. Ve bir gün, ansızın çıktığım gece yarısında görmüştüm ki, kalede muhafızlar dışında kimse yoktu. Ve bu, günler öncesinde bana güven ve huzur veriyordu.

"Saygınızı belirtin." kalfanın sesiyle bir kaç saniye süren sessizlikten sonra kapıların açıldığına dair büyük bir ses duyuldu ve aynı anda onun keskin sesi odayı doldurdu. Prens, varlığıyla dahi tüm bedenime rahatsızlık veriyordu. " Yarın sabah hiç birinizi burada görmeyeceğim."

ÖLÜ PORTREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin