16.01.2023
Ölü Portre
29.Bölüm"Kum Saati"
Göğsümün ortasında alevli bir yangın var. Her dakika harlanan ve geri dönüşü olmayan bir yangın.
Öyle ki bu yangını söndürmek güç...çok güç. Bu yangının adı ise çaresizlik. Benim ise genelde hep içinde kaldığım bir ateşti bu. Ama bu defa hepsinden daha farklı ki o ateşi söndürmek, geriye dönüşü olmayan birçok yoldan geçiyordu. Yolun sonundaki tek gerçek ise ya o ateş seni yakacaktı...ya da yakacak. Başka bir sonuç yoktu.
"Kraliçe?" dedi o an kısık ve derinden gelen bir ses ve ben titreyen ellerimin arasındaki kâğıdı hızla avcuma gömerek yüzümü karşımdaki peçeli kıza çevirdim. Her yerden çıkmak bu kızın iyice huyu olmuştu ve bu...çok sinir bozucuydu.
"Yüzünüz sararmış biraz, iyi misiniz?"
Yutkunarak öldürücü bakışlarımı saniyelik olarak kapatırken şu an da oldukça hızlı düşünmem gerektiğini biliyordum. Elimdeki kağıtla bu kıza haddini bildirip Kodesin yanına giremezdim ve içimdeki telaş daha sönmemişken mantıklı bir düşünme alanına ihtiyacım vardı. Hayatımda birçok çaresiz kaldığım an olmuştu ama bu çaresizlik çok başkaydı. İki yanda, iki düşman kardeş vardı. Belki de birbirlerinin kardeş olduğunu dahi bilmeyen bu bitirim ikili beni ruhsal olarak gerçekten bitirmişlerdi. Aralarında kalmaktan pinpon topuna dönüşen bir kız düşünün...işte o bendim.
"B-biraz dinlenmem gerek. Kodese hazırlanacağımı söyle lütfen." dedim sakince ve verdiğim son kararla, kuzuyu kurda emanet ettiğimi bile bile istemeyerek de olsa şifonyerdeki yemek tepsisini bana dikkatle bakan peçeli prensese uzattım. Onunla hesabımız daha bitmemişti ama şu an hiçbir şeyle uğraşacak zamanım yoktu. Kodesle dışarıya çıkmak için anlaşmıştık ve elimde, eğer biri ulaşırsa kellemi uçuracak kadar değerli bir kâğıt vardı.
Gözlerine meydan okurcasına baktığım o anda onun gözlerindeki endişe farklıydı. Belki de Kodes için endişeleniyordu dedi zihnim çığlık atarak ve bu bir an gözlerimi odanın kapısına çevirmeme sebep oldu. Dakikalar öncesinde odada yaşanan anılar gözlerimin önünden hızla geçerken derince bir nefes aldım içime ve son çare Kodese güvenmeyi seçtim. Bu kız ona yanaşsa o kaçardı. Yani umarım.
"Merak etmeyin, yemeğini yedireceğim." dedi ve o an gözlerim büyüdü. Nefeslerim öfkeyle hızlanırken tepsiyi biraz daha iteleyerek karnına gömdüm ve o hafifte olsa yüzünü buruşturdu. Bu hareketim onu şaşırtmış gibi gözlerimin içerisine bakarken yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve samimiyetsiz gülüşümle beraber fısıldadım.
"Kodese söyle ki, eğer o yemeği senin yedirdiğini fark edersem...bu kaleyi ikinizde içindeyken uçururum." dedim hafifçe kafamı sallayarak ve onun gözlerinden geçen dehşeti izleyerek geriye çekilip ellerimi arkamda birleştirdim. "Yapamazsın deme...yaparım."
Çatılan kaşları ve bozulduğunu ne kadar göremesem de emin olduğum yüzüyle hızla arkamı döndüm ve odama doğru attım hızla adımlarımı. Arkamdan beni izlediğini biliyordum ve ne kadar çaresizlik denizinde boğulsam da bu bana iyi hissettiriyordu. Tatlı, zararsız ve hatta oldukça anlayışlı olabilirdim ama bu hak eden insanlaraydı. Bu kız, arkamdan iş çevirmeye çalıştığı o ilk anda kaybetmişti. Gözlerimin önünde Kodese yürümesini elbette ki izleyemezdim öyle değil mi? Sanki, bugün biraz korkunç musun Ecem?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ PORTRE
Ficção HistóricaEcem'in normal giden hayatı, gittiği resim sergisindeki portrenin içine çekilmesiyle tepetaklak olur. Gözlerini açtığında ise, prensini öldürmeye çalışan bir prensesin bedeninde uyanır. *** "Kraliçem!" Dedi bir kez daha o huysuz sesiyle. Elindeki ha...