Ölü Portre/27.Bölüm//@asileyda(hikâye/roman)

1.8K 205 154
                                    

15.12.2022

Ölü Portre

27.Bölüm"Oyunun Kurucusu"

Mutluluğun bana çok görüldüğünü düşünürdüm hep. Çünkü ne zaman ki sevince bulansam, bunu hissedermiş gibi nefesimi kesen birileri gelir, mutluğumu darmaduman ederdi. Tam da şu anda olduğu gibi.

Elim boğazımda, bilincimi kaybetmek üzereyken önce defalarca çalınmış, ses dahi çıkaramamamın ardından açılmıştı kapı. Dakikalarca çırpınmamın sonucunda artık pes etmişken uzatılan bir yardım eli gibiydi bu sert ayak sesleri. O sesler önce durdu, sonra koştu ve başucumda durarak dehşetle bağırdı. Ne söylüyordu bilmiyordum, tek bildiğim birkaç saniye sonra acı içerisinde ölecek olmamdı.

"Muhafızlar!"

Bu bağrış, kalbimi sıkıştırdığında anlamaya çalıştım ya da biraz daha dayanmaya. O sırada görüş açıma giren suret Kodesin içi kızarmış gözleri ve kıpkırmızı olmuş yüzüydü. Ardından kapıya doluşan muhafızlar ve Helix'in bağırarak dizlerimin dibine düştüğünü görmüş şok içerisinde kafasını iki yana sallayışına mâni olmak için elini tutmak istemiştim. Yapamadım, boğuluyordum.

Gözlerimden akan yaş, Kodesin kucağına aldığı başımın yanından süzülürken onun eline düştü ve bulanık gözlerimle onun yanaklarımı avuçlayarak bana bağırışını izledim. Artık nefes alamıyordum.

Ve bilincim kapanmadan önce gözlerim kayarken son gördüğüm kişi, kapının önünde tepkisizce duran peçeli prensesti.

***

Sessizlik sağır eder miydi insanı? Ediyordu. Yalnızca nefes alışverişlerinin duyulduğu bu odanın ise ne büyük bir nimet olduğunu oldukça iyi anlıyordum. Nefes alabilmek...basit gibi duran ama içerisi çok dolu olan iki kelimeydi. Saatler öncesinde yalnızca içime bir kez olsun çekmek istediğim o nefesi yeniden hissedebiliyordum. O beni kurtarmıştı.

Oysaki, ölümün şakaklarıma dayanan bir silahın içerisindeki acımasız kurşun gibi içimi delip geçeceğinden emindim. Son çırpınışlarımın sonunda her şeyi kabullenmiş ve ölümün beni alabileceği bir teslimiyete geçmiştim. Ölmek istemiyordum ama ne acı ki elimden de bunun için hiçbir şey gelmiyordu.

İşte o an kendi zamanımda birçok haber kanalında, kadınların bu iki kelimeyi söyleyişi aklıma gelmişti ilk. Bizler için anlık bir üzüntüden başka bir şey değildi. Üzülüyor ve geçiyorduk. 'Ölmek istemiyorum!' diyen o çığlıkları uzun uzun dinliyor ve sonra unutuyorduk.

Bugün bu iki kelimeyi her bir uzvumda çaresiz bir dehşet altında hissetmiştim. Zamanımızda erkeklerin cinayetlerine kurban giden o kadınların ağırlığı işte şimdi üzerimdeydi ve bu çaresizlik...ölümün kanlı ellerinden daha keskin, daha hissedilirdi.

Artık anlıyordum çünkü bugün ölmek istemediğim halde ölüm eşiğine gelmiştim. O biri beni öldürecekti. Ve o biri...bugün nefesimi gerçekten kesmek istemişti.

Zehir...adı gibi zehir bir kadındı. Benim ölümüm onun ellerinde dahi gözükmeyecekti. Çünkü, onun elleri artık simsiyahtı.

ÖLÜ PORTREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin