Ölü Portre/15.Bölüm//@asileyda(hikaye/roman)

2K 172 41
                                    

03.08.2022

Ölü Portre

15.Bölüm"Kral ve Kraliçe"

Geleceğe dair beklentilerimiz, hayallerimiz ve düşüncelerimiz...büyük bir yapbozun eksik olan son üç parçası işte şimdi ellerimdeydi. Hayat benden bir karar vermemi istiyordu ve benim vereceğim karar, o büyük yapbozu tamamlamalıydı. Vereceğim karar...işte tam olarak bu üç şarta bağlıydı.

Beklenti, hayal ve düşünce...

Yaşamımızda yürüyebileceğimiz birçok yol ve bu yollardan kendimiz için en doğrusunu seçmemiz gereken sorularımız vardı. Bu yoldan ne bekliyordum? Hayalim ve düşüncelerim nelerdi? Ve belki de en önemli soru, bu yapbozu bitirdiğimde ve o doğru sandığım yolu seçtiğimde gerçekten mutlu olacak mıydım?

Herkesin sorunlarına göre değişen bu cevaplar benim sorunum için de oldukça farklıydı. Bana defalarca zarar veren bir adamın yaşamını kurtarırken, kendimi büyük bir tehlikeye atmak...değer miydi? Bencil mi olmam gerekiyordu yoksa fedakâr mı, sanırım asıl soru buydu. Bu kaleden ayrılışım, Asili kimsesiz bir şekilde terk edişim demekti. Onun canını kurtaracaktım belki ama buradan uzaklaştığım an geleceğe dönme şansımı da kaybedecektim. Sırlar tam olarak çözülmemişti ve Asili öldürmek için her an tetikte olan gerçek bir prenses vardı...Zehir'i böylesine uzaktayken nasıl durduracaktım?

Derince çektiğim içle beraber gözlerimi sıkıca kapatırken o an tek istediğim şey, her şeye son vermekti. Kendimi düşünemezdim ve hiçbir zamanda düşünmemiştim. Ait olmadığım bir zamanının içerisine sıkışmış çakma kraliçeden başka bir vasfa sahip dahi değildim... Bir gün gerçek kimliğim ortaya çıktığında, insanlar tarafından bir sahtekâr olacak ve yine gözden çıkarılan ilk kişi ben olacaktım. Şu an yapmam gereken tek şey mantıklı bir karar vermekti, duygularımı bir kenara atmalı ve ölümle savaşan o adamı kurtarmalıydım. Kendimi bir ateş çukuruna atacağımı bilsem dahi bunu yapacaktım.

"Kral Kodes, neden sizinle gelmemi istiyorsunuz?" araladığım gözlerime yansıyan meşalenin o yakıcı aleviyle karşı karşıya kalırken yutkundum. Kodes ise sorduğum soruyla anlık olarak gözlerini gözlerime dikerek kaşlarını çattı. Bu bir sinirden çok, düşünce ifadesiydi.

"Asilin elimden aldıklarını geri alabilmek için elbette. Üzgünüm, sen bunu sidik yarıştırmak olarak düşünebilirsin ama o heriften gerçekten nefret ediyorum."

Alaycı sesi mahzen duvarlarına çarparken bunun bir intikam yarışından ibaret olmadığını fazlasıyla biliyordum. Kodes çok farklı bir insandı, o alaycı gözlerinin altında çok fazla sırrın olduğunu hissediyordum. Kodes ve Asil...birbirine benzediklerini, kardeş olduklarını öğrenmeden önce asla düşünmezdim ama onların hinlikle parıldayan gözleri dahi birbirlerini anımsatıyordu.

"Sizin oyunlarınız yalnızca bana zarar veriyor biliyorsunuz değil mi?" kısık sesim fazlasıyla samimiydi. Gözlerim ise kocaman açılmış, demirliklerin ardındaki bedene odaklıydı. O ise bu yakınışımla beraber kısıkça güldü ve o an ilk kez o gözlerinde yanan ateş tam gözlerimin içine döndü.

"Zehir...ne zamandan beri acıdan korkan bir kadın oldun? Seni, ayrı kaldığımız bu iki yıl fazlasıyla değiştirmiş olmalı." bir anda sertleşen sesi, artık sabrının sınırlarında olduğunu gösterirken gözlerim kısıldı ve onu daha dikkatli inceledi. Onda şüphe uyandırdığımı bile bile sorduğum bu sorulara rağmen hala Zehir olduğumu düşünüyordu.

ÖLÜ PORTREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin