26.11.2022
Ölü Portre
24.Bölüm"İlk Kalp Çarpıntısı"
Güneşin doğduğu her yeni günde umut vardır derler.
Ama bazen o güneş size doğmaz. Sanki siz hariç herkes mutludur, hayatı olması gerektiği gibi gidiyordur da bir siz tepetaklaksınızdır ve güneşli bir güne yeniden gözlerinizi açtığınız da yalnızca iki seçeneğiniz vardır: Mutlu ya da mutsuz olmak.
Şimdi güneşli bir günü bırakalım ve hayata dönelim. Hayat da tam olarak böyle değil miydi sahi? Mutluluk ve mutsuzluklarla doluydu ve bunları seçen bizlerdik. Önümüze sunulan fırsatlar, güzellikler, heyecanlar ve hatta kötülükler...hepsi bizim tercihlerimize bağlıydı.
Kötülüğü seçersem ileri de pişman olup mutsuzlaşacak, hayatından keyif alamayan o biri haline gelecektim. Bu yüzden her şey küçük bir tercihten başlıyordu işte. Sonra ise o saptığımız yoldan binlerce daha yol açılıyordu önümüze. Geçirdiğimiz ömrün kısa bir özetiydi işte bu. Yollar ve seçimler.
Ben ise hep insanların iyiliğini düşünmüş bu yolda yürümüştüm.
Kendimden çok onlara değer vermiş, mutsuzluğumu dahi kendime bağlamıştım. Aksine, bunun tek sebebi seçtiğim yoldu. Yanlış bir yol ise sizi doğruya götürmezdi, yanlış yolda olduğunuzu fark etmediğiniz sürece.
İşte şimdi hayat bana yeni bir yol daha sunuyordu. Seçmek ya da seçmemek ise bana aitti. Yeni bir başlangıç...mümkün müydü? Üstelik onun hakkındaki şüphelerim böylesine diriyken, Asilin boşluğundan yararlanmak istiyor olabilir miydi?
İşte, çok düşünmek bazen insanı delirtiyordu. Kırılmaktan korkuyordum ve dışarıya gösterdiğim pençelerim aslında yoktu. Onlar kendimi dahi güçlü hissetmek için yaptığım bir yanıltmacaydı. Üstelik uzun zamandır kendimden çok uzak olsam da büyüdüğümü ve yaşadıklarımın bana sürekli yeni bir ders olduğunu artık görebiliyordum.
Bu evrene önceden sıkışıp kaldığım için lanet ederken, şimdilerde bunun dahi bana gösterilmek istenen bir amaca bağlı olduğunu hissediyordum. Her olan şeyin bir amacı vardı elbette. Hayatımızda ki her şeyin.
Onun amacı ise neydi bilmiyordum o yüzden Kodesin bu tavrından kaçıp düşünmek en mantıklı olanıydı. Ondan kaçacaktım. Aynen ömür boyu.
"B-ben seni izleyeceğim. Dikkat et." ardından eteğimi iki yandan sıkıca kavrayarak bana kaşlarını kaldırıp bakan Kodesin yüzünden uzaklaştım ve hızla arkamı dönerek yanından ayrıldım. Hareketlerim öyle telaşlıydı ki bir an ayağım çamura takıldı ve düşmemek için büyük bir çaba verip sonunda bana dehşetle bakan Elena'nın yanında nefes nefese durdum. Lütfen kimse görmemiş olsun lütfen.
"Herkes sana bakıyor, sakince gülümse." dedi Elena ağız ucuyla ve koluma tutundu. Ne güzel ne güzel, bugün de rezilim.
Etrafa attığım gülümser bakışlarla insanlar garip bakışlarını üzerimden çekerken prenslerin atların üzerinde konumlandığını fark edip bu defa hızla Kodese baktım.
Buraya bakıyordu!
"Elena, çok mu rezilim?"
"Biraz?"dedi eliyle ufacık olduğunu göstererek.
"Her neyse." dedim fısıldayarak ve olduğum yerde dikleştim. Yine de bir Kodes bir de bana bakan bakışların çoğu duruyordu. Kodese korku dolu bakan bu gözler de neydi? O an Elena'nın söyledikleri bir kez daha zihnime düşerken Kodesin atın üzerinde duran dimdik bedenine baktım. Sanırım ondan kaçmam yanlış bir davranıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ PORTRE
Ficción históricaEcem'in normal giden hayatı, gittiği resim sergisindeki portrenin içine çekilmesiyle tepetaklak olur. Gözlerini açtığında ise, prensini öldürmeye çalışan bir prensesin bedeninde uyanır. *** "Kraliçem!" Dedi bir kez daha o huysuz sesiyle. Elindeki ha...