•Hastane Kanadı•

502 42 26
                                    

Herkes, önde McGonagall, Dumbledore ve onun kucağındaki Alyssa ile revire gitti. Dumbledore, Alyssa'nın cansız bedenini bir sedyeye yatırdı ve telaşla yanlarına gelen Madam Pomfrey'e bir şey fısıldadı.
Madam Pomfrey ne yapacağını bilemez bir şekilde Alyssa'nın yanına gitti.

Sirius bitik bir haldeydi. Öldüren lanetin şokundaydı hâlâ. Bilinçsiz bir şekilde, "Alyssa ölemez. Beni bırakmaz o. Alyssa ölemez." diye mırıldanıyordu. Remus onun yanında onu teselli etmeye çalışıyordu. James de Lily'i, ama fırsattan istifade etmek için değil, sevdiği kızı üzgün görmeye dayanamadığı için onu sakinleştiriyordu. Peter yeni gelen Betty'nin yanındaydı. Hestia sessizce ağlarken McGonagall sedyeyi izliyordu.

Birden kapı açıldı ve içeri saçları dağınık, gözleri dolu Lucius Malfoy girdi. Ardından ise Narcissa Black. Narcissa Sirius'un yıkık haline baktı ve Lucius'un elini tuttu. Ama Lucius elinden kurtuldu ve sedyeye giderken McGonagall onu tuttu.
"Profesör, lütfen izin verin göreyim!"
Çapulcular Malfoy'u ilk defa böylesine üzgün görüyorlardı.
"Bay Malfoy.."
"Eğer öldüyse bunu bilmeliyim!" diye feryat etti Lucius. "O benim kuzenim, Profesör, lütfen görmeme izin verin.."
Narcissa elini Lucius'un omzuna koydu ve yavaşça kendine çekti. Lucius Narcissa ile sarılarak sakinleşmeye çalışırken içeri başka biri daha girdi.

"Sirius! Merlin, iyi misin? Canım, kendini o işe yaramaz için tehlikeye attın..."
Marlene sarı saçlarını savurdu ve Sirius'un elini tutmaya çalıştı. Sirius elini sertçe geri çekti.
"Git." dedi tek kelimeyle. Onunla uğraşmak istemiyordu.
"O kız beynini de yıkamış! Demiştim ben, Amortlyssa..."
Sirius ona doğru döndü.
"Ona bir daha o saçma isimle hitap edersen-"
"Bay Black!" diye bağırdı McGonagall. Ardından Marlene'e döndü. "Bayan Mckinnon, eğer Bayan Cruel ile bir yakınlığınız yoksa kalabalık yapmamanızı isteyeceğim."

Marlene bozulmuş bir şekilde dışarı çıktığında Snape içeri girdi. Sedyeye baktı ve Alyssa'nın tozlu cübbesini gördü. Ardından James'e sarılan Lily'i...
İkisini bir süre izledi ve derin bir nefes alıp revirden uzaklaştı.
Profesör Dumbledore, bir süre genç kızı inceledi, ardından kulağını göğsüne dayayıp kalbini dinledi. Asasıyla bir büyü mırıldandı, asanın ucunda beyaz bir ışık oluştu ve söndü.

Dumbledore ağır adımlarla çocukların yanına gitti. Hepsi birbirinden üzgün, yıkıktı. Hıçkırarak ağlayan Betty Marvin'e, yüzünü James Potter'ın omzuna gömmüş Lily Evans'a, sessizce ağlayarak kendisini bunun gerçek olmadığına inandırmaya çalışan Sirius Black'e baktı.
"Alyssa Cruel'ın Avada Kedavra lanetine maruz kaldığını biliyorsunuz." diyerek söze başladı. Birkaç kafa ona doğru döndü. "Ne iyidir ki, Bay Camel'in büyüsü oldukça güçsüzdü, bu yüzden Bayan Cruel'ın yaşadığı söylemekten mutluluk duyuyorum."
Herkes kendisine şaşkınlıkla karışık neşeyle bakınca hafifçe gülümsedi.

"Peki, Tim Camel? Ona ne olacak? Okula geri mi dönecek?" diye sordu Sirius. Remus yumruklarını sıktığını fark etti.
"Hayır Bay Black, Bay Camel'i uygun bir şekilde yargılanmak üzere bakanlığa götürüldüğünü biliyorum. Ailesi ise şuan yolda, Bayan Cruel, Bayan Cruel'ın ailesinden ve sizden özür dilemek üzere geliyorlar. Aile demişken, benim Bay ve Bayan Cruel'a mektup yazmam gerek. Madam Pomfrey." dedi Dumbledore ve revirden çıktı.

"Çocuklar, teker teker görmenize izin vereceğim. Ancak şunu unutmayın ki, Bayan Cruel her ne kadar bilinçsiz olsa da söylediklerinizi duyabilir. Bu yüzden ona iyi şeyler söyleyin. Yaşadığını, onun yanında olduğunuzu, onu sevdiğinizi söyleyin. Emin olun bu uyanmasını hızlandıracaktır."
Madam Pomfrey gülümsedi ve Lily'e baktı.
"Cadılar önden. Bayan Evans?"
Lily gülümseyip sedyenin yanına yaklaştı.

"Merhaba," dedi titrek sesiyle. "Açıkçası ne diyeceğimi bilmiyorum ama bir yerden başlayacağım. Sen benim en iyi arkadaşımsın Alyssa, beni bu kadar kolay bırakamazdın. İnanamadım. Tim'in seni öldürdüğüne inanamadım. Sirius'un acı çığlığını duydum, belki sende duymuşsundur." Birden durdu ve pek iyi şeylerden bahsetmediğini fark etti. "Herkes burada Alyssa, Lucius ve Narcissa bile. Lucius, o seni çok seviyor, bunu bir kez daha gördüm. Kısa sürede uyan, tamam mı? Çünkü seni şimdiden özledim."
Lily burnunu çekti ve kapıya yöneldi. Yürürken James'e baktı ve gülümsedi. Ardından dışarı çıktı.

"Bayan Jones? Gelmek ister misiniz?" Hestia gözlerini sildi ve içeri girdi.
"Alyssa. Senin için endişelendik. Özellikle Sirius, son üç gün boyunca onu tanıyamazdın. Biliyorsun, bu tür konuşmalarda çok iyi değilim. Sadece şunu bil, seni seviyorum ve eğer uyanmazsan seni ben uyandırmak zorunda kalırım. Ama uyan, tamam mı?" Ne diyeceğini bilememişti. Doğruca dışarı attı kendini.

"Bayan Marvin? Ardından ise Bayan Black." dedi Madam Pomfrey. Narcissa Lucius'a döndü.
"Onunla ne konuşacağım Lucius? Günlük hayatta bile hepi topu 3 kez falan diyalog kurmuşken?" dedi endişeyle.
"Sadece iyi şeyler söyle. Uyanacağını, herkesin onu beklediğini. Pomfrey'i duydun, her şeyi duyuyor."
"Bunu senin için yapacağım." dedi Narcissa derin bir nefes alarak.
"Benim için yap Cissy."

Betty dışarı çıktığında Narcissa yavaşça sedyeye ilerledi. Alyssa cansız, soluk bir şekilde yatıyordu. Rengi solmuştu, saçları dağılmıştı. Giysileri toz olmuştu. Cübbesini eliyle temizlemeye çalışırken konuştu.
"Ben Narcissa. Slytherin'den." İçinden, 'Lucius için.' diye geçirdi. "Kendine güven, tamam mı? Uyanacaksın. Uyandığında herkes yanında olacak. Lucius, Evans, Potter, Lupin, Pettigrew, Marvin, Jones... Black de. Seni en çok o bekliyor diyebilirim. Lütfen, seni sevenler için, sevdiklerin için uyan, tamam mı? Nasıl bir yerdesin bilmiyorum ama beni duyabiliyorsun. Sadece gayret et."
Narcissa sedyenin yanından ayrıldı ve Lucius'un yanına gitti. Ardından Remus içeri girdi.

"Alyssa. Sana güzel haberlerim var. Yaşıyorsun ve sana bunları yaşatan Tim büyük ihtimalle Azkaban'a gönderilecek. Dumbledore annen ve babana haber verdi. Artık her şey sana kalmış."
Remus çıktığında arkasından giren James, Peter ve Lucius da benzer şeyleri söyledi. Lucius Alyssa'nın elini tuttup ona iyi olacağını, her zaman yanında olduğunu ve uyanana kadar başında bekleyeceğini söylemişti. Lucius'un işi bittiğinde Narcissa ile sağlık kanadından ayrılmışlardı.

"Bay Black, buyrun." dedi Madam Pomfrey, gülümseyerek. James Sirius'un sırtına vurdu ve Sirius sedyeye ilerledi. Alyssa'yı gördüğünde aklına o an geldi.
"Ben ona sahip olamadıysam sen de olamazsın Black."
Ardından asasını Sirius'a doğrulttu ve kelimeleri haykırdı. "Avada Kedavra!"
Yeşil ışık hızla Sirius'a gelirken Alyssa önüne atladı.
Sirius sıkıca gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Uzanıp Alyssa'nın elini tuttu.
"İyi olacaksın... Nasıl olacak bilmiyorum ama iyi olacaksın..." dedi. "İyi olman için elimden gelen her şeyi yapacağım. Söz veriyorum."
Kafasını yatağa dayadı ve birkaç damla yaşı koluna sildi. Kafasını tekrar kaldırdı.
"Ne diyeceğimi... Bilmiyorum. Sana sadece şunu söylemek istedim, seni seviyorum."

Çapkın | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin