•Garip Olaylar•

170 16 8
                                    

Hogwarts'taki 1976 Ocak'ının ilk olayı, oldukça hatırı sayılır cinstendi.
3.sınıf Ravenclaw öğrencisi Eric Callman kayıptı. Sabahleyin yatakhanesine bulunamamıştı. Ne şatonun içindeydi, ne de arazinin içinde... Callman Vakası tüm Hogwarts'ı kasıp kavuruyordu. Ne olmuştu Eric'e? Sadece Orman'da ya da şatoda kayıp mı olmuştu? Yoksa başına kötü birşey mi gelmişti? Kimse bilmiyordu. Ama birçok öğrenci bu Hogwarts döneminde bir şeylerin olduğuna emindi, ya da bir kişinin.

Lily ve Betty ise noel tatilinden dönmüş, kalan 3 günlerini arkadaşlarıyla geçiriyorlardı. Betty genellikle kendi binasında takılırken Lily Gryffindor binası ve kütüphane arasında mekik dokuyordu.
Ama Hestia Jones ve Alyssa Cruel'daki gariplikler göze çarpıcıydı.
Hestia sanki çok önemli bir şey saklıyormuş gibiydi, sürekli gergindi ve Lily ile Alyssa'dan kaçarcasına uzaklaşmaya çalışıyordu. Tabi bu, birçok kişinin dikkatini çekmişti.
Ama Alyssa Cruel'daki tuhaflık, çok daha farklıydı.
Odasındaki nereden geldiğini bilmediği eşyalar mı dersin, birine kötü şeyler yapmak gibi tuhaf içgüdüleri mi dersin, yoksa nedenini bilmediği vücut ağrıları mı? Belki de uzun zamandır uyuyaması ve iştahının hiç kalmaması... Neler döndüğünü bilmiyordu ve bu onu çok fazla rahatsız etmeye başlamıştı. Yavaş yavaş içine kapanmış, içindeki fırtınalarla boğuşuyordu.

Bu günlerden birinde, Çapulcular ve Lily ile Betty büyük salonda oturmuş, sohbet ediyorlardı. Derslere biraz ara verip şöminenin hoş çıtırtılarıyla sohbet etmeye karar vermişlerdi.
"Sonra Minnie bizi gördü tabi," diyerek anlatmaya devam etti James. "Biz de hemen kaçtık tabi ki!"
Ardından Remus sözü devraldı. "Bunlar koşarak odaya girdiler, tabi biz ne olduğunu anlamadık. Sonra Sirius tek kelimeyle 'Minnie' diyince her şeyi anladık..."
"Saklanacak yer arıyorduk," diye devam etti Sirius heyecanla. "James perdenin arkasına, ben de yatağın arkasına saklandım. Sonra..."
"Minnie odaya girdi ve bu iki deliyi sordu." dedi Peter. Lily kıkırdayarak onları dinliyordu. "Ne oldu sonra?"
Alyssa ise tamamen onlardan kopmuştu. Parmaklarıyla oynuyor, konuşmaların dışında kalıyordu.
"Sen iyi misin Aly?" sorusuna karşı duyarsız kaldı genç cadı. Sanki başka bir dünyadaydı...
"Aly! Aly!" diyerek seslenmeyi sürdürdü Betty. "Hey, Lily, Alyssa beni duymuyor acaba-"
"Efendim?" Alyssa'nın birden başını kaldırmasıyla ürkmüştü Betty.
"Beni korkuttun Aly." dedi ve onun koluna usulca dokundu. "Nasılsın? Bu aralar oldukça solgun görünüyorsun."
Keşke ben de bilsem ne olduğunu, diye geçirdi içinden.

"Hey!" diye bir ses duyuldu salonun kapısından. Gryffindor kazaklı bir çocuk yüzünde bir sırıtma ile grubun yanına vardı. "Sonunda seni buldum!"
"Kimi buldun?" diye sordu Peter ama sorusu havada kaldı, çünkü gelen çocuk sadece Alyssa'ya bakıyordu.
"Afedersin, seni tanıyor muyum?" dedi Alyssa kendisine baktığını fark ederek. Gelen büyücü hafifçe güldü.
"Salağa yatma! Hadi ama, sözünü unutmuş olamazsın."
Ardından Sirius'u ve çatılı kaşlarını fark etmesiyle birkaç saniye duraksadı. "Oh. Black. Senin burada olduğunu bilmiyordum."
"Artık biliyorsun. Şimdi söyle bakalım, kimsin?"
Çocuk yine de Sirius'tan yüzünü çevirdi ve Alyssa'ya eğilerek fısıldadı. "Hâlâ görüştüğünüzü bilmiyordum güzelim."
Alyssa yüzünü buruşturarak geri çekildi ve ayağa kalktı.
"Anlamadım?" dedi alaycı bir ifadeyle. "Bana ne dedin az önce?"
Büyücü yine güldü.
"Tamam, bunu tahmin etmeliydim. Neden senin gibi biri benim gibi bir Muggle-doğumlu ile bir randevuya çıkmak istesin ki? O zaman baştan başlayalım."

Lily endişeyle bir gelen büyücüye, bir Alyssa'ya bir de salonun diğer tarafında yalnız oturan ve bulundukları yeri izleyen Hestia'ya bakıyordu.
"Ben Jonathan, Jonathan Blythe. Seninle aynı yastayım ve geçen gece bana bugün için bir söz vermiştin."
"Ne sözü?" dedi Alyssa şaşkınlıkla. "Seni tanımıyorum bile."
"Hadi ama güzelim," dedi Jonathan, bu kez sesli bir şekilde. "Jonathan Blythe adı sana bir şeyleri hatırlatıyor olmalı."
Birkaç saniye sonra Alyssa'nın yüz ifadesi değişti. Gözleri fal taşı gibi açılarak saçlarıyla oynayan büyücüye baktı.
"Hatırlatmıyor-"
Ama sözü, Jonathan'ın Sirius tarafından ittirilmesiyle kesilmişti.
"Sen kimin sevgilisine güzelim diyorsun lan?"
"Pati, sakin-"
"Gözlerimin önünde yaptı ya!"
Jonathan ise şaşkındı.
"Sevgili mi? Siz ayrılmamış mıydınız? Lisa, bana iki gün önce Black'ten ayrıldığını söylemiştin."
"Ben ne Sirius'tan ayrıldım, ne de geçen gece seninle konuştum." dedi Alyssa Sirius'u kolundan geri çekerek. "Ayrıca adım Alyssa, Alyssa Cruel."
Jonathan bir kahkaha attı. "İşte bu komikti. Çünkü adının Lisa Cruel olduğunu söylediğine eminim." Ardından Sirius'a ters bir bakış atarak devam etti.

"Ama ben ne olursa olsun bana verilen sözün tutulmasını istiyorum. Yoksa olacakları biliyorsun- Çarşamba gecesi kütüphanede olan her şeyi anlatırım. Özellikle de Profesör Dumbledore'a..."
"Çarşamba gecesi Alyssa odasındaydı." dedi Lily. Sağ elinde tuttuğu asayı Hestia dışında kimse fark etmemişti. Genç cadının hafifçe mırıldanmasıyla Jonathan bir süre boşluğa baktı.
"Çok özür dilerim," dedi sonra. "Karıştırmış olmalıyım."
Ve öylece arkasını dönüp gitti.
"O da neydi öyle?" dedi Peter James ve Sirius'a bakarak. Remus James ve Sirius'a 'ben demiştim' der gibi bakarken James ve Sirius endişeli bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı.
"İyi misin Aly?" dedi Lily, başını tutarak başını eğen Alyssa'ya bakarak.
"İ-iyiyim." dedi. "Sanırım Hastane Kanadı'na gidip bir iksir daha almak için Madam Pomfrey'e yalvarmam gerek."
Ardından aynı boş bakışlarla salondan ayrıldı.
"Onun için endişeleniyorum." dedi Betty. Ardından suçlayan gözlerle Sirius'a baktı. "Bir şey yapmadın değil mi?"
Sirius kaşlarını çattı. "Kendi kız arkadaşımı zehirleyecek halim yok, bakma bana öyle."
"Onu demiyorum, aptal!" dedi Betty ve imalı bir şekilde süzdü genç büyücüyü. "Alyssa'ya bir şey yaptın mı?"
Birkaç saniye sonra Sirius gülerek cevapladı.
"Onu diyorsun! Merak etme Betty, teyze olmuyorsun."
Betty rahat bir nefes verirken Sirius hınzır bir sırıtmayla ekledi.
"Yani, sanırım."
Betty hayretle gözlerini açıp Alyssa'nın peşinden uzaklaşırken James ve Sirius gülüyordu. Lily ise onaylamaz bakışlarını James ve Sirius'a yöneltmişti. Remus ise hâlâ ciddi yüz ifadesini koruyordu.
"Çatalak, Pati; gülmeyi kesin."
Remus'un sert ses tonuyla gülmeyi bıraktılar. Lily ise arkasına dönüp kendisinden uzaklaşmaya çalışan Hestia'yı görünce o tarafa doğru yöneldi; sadece Çapulcular kalmıştı şimdi.
"Alyssa hakkında bir gram bile endişeniz yok mu?" dedi Remus. "Gözlerimizin önünde ona 'Lisa Cruel' dedi, ve siz hâlâ gülüyorsunuz. Size diyorum, ciddi bir şeyler dönüyor."

"Hestia Jones!" Beklenmedik bir şekilde gürledi kızgın Lily'nin sesi. "Olduğun yerde kal!"
Hestia olduğu yerde çakılırken Lily ona yetişip omzundan tutarak kendine çevirdi.
"Hemen bana ne olduğunu anlatıyorsun!"
"İsteyerek olmadı!" dedi Hestia. "Kitap okuyordum ve tamamen unutmuşum işte!"
"Sana güvenerek gitmiştim ben, Hestia," dedi Lily biraz yatışarak. "Sen güvenimi boşa çıkardın."
"Sonraki gün her şeyi denedim, geç olmasın diye onun etrafında dört döndüm ama bir türlü yakalayamadım! Sürekli bir bahane buluyor ve adeta gözlerimin önünde eriyordu..."
Hestia derin bir nefes aldı.
"Ne olacak şimdi?"
"Bilmiyorum. Bay ve Bayan Cruel bu durumla ilgili... pek iç açıcı şeyler söylemedi." dedi Lily. "Ama Jonathan Blythe'a Obliviate yaptım. Yine de, tedbir almakta fayda var."
Ardından Lily Dumbledore'un odasına giden yollarda gözden kayboldu.

"Çikolatalı kurbağa."
Profesör Dumbledore'un odasının dönerek açılınca beliren merdivenlerden yukarı çıktı.
Merdivenlerin sonunda bulunan kapıyı önce çaldı, daha sonra hafifçe aralayarak içeri seslendi.
"Profesör Dumbledore, efendim, müsait misiniz?"
Lily içeri bakınırken Profesör Dumbledore'un sesi geldi.
"Bayan Evans! Sizi görmek çok güzel. Buyrun, içeri geçin. Biraz limon şerbeti ister misiniz?"
"Hayır, teşekkür ederim Profesör." diyerek nazik bir yanıt verdi Lily.
"Pekâlâ... kabalık yapmak gibi olmasın, Bayan Evans, beni görmek istemenizin sebebini öğrenebilir miyim?"
Dumbledore'un keskin gözleri, yarım ay çerçeveli gözlüğünün ardından Lily'i süzüyordu- sanki onun aklını kolaylıkla okuyor gibiydi.
"Buraya Eric Callman ile alakalı bir ipucu ya da daha güzel bir haber ile gelmek isterdim, ama maalesef size danışmak istediğim konu çok daha önemli."
Profesör Dumbledore, Lily Evans'ın zümrüt yeşili gözlerine baktı, ve orada uzun zamandır bulunan endişeyi fark etti. Biraz da kırgınlık vardı, belki.
"Peki bana danışmak istediğiniz konu nedir?"
"Sorun Alyssa, Profesör, Alyssa Cruel."
Dumbledore, gözlerini az önce limon şerbeti dökmekte olduğu bardaktan çekerek tüm dikkatini karşısındaki kıza verdi.
Limon şerbeti şişesini nazikçe kenara koydu, henüz tam dolmamış olan bardağını eline aldı ve usulca koltuğa oturarak meraklı gözlerini Lily'e dikti.
"Bir sorun mu var Bayan Evans?"
"Evet Profesör, hem de büyük bir sorun."

Çapkın | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin