Bölüm-33

197 22 0
                                    

O günün sabahına kadar hastanedeydik. Poyraz'ın durumu gayet iyiydi.

O yukarda dinlenirken biz de Almila'yla biraz hava almak için aşağı indik. Bir bank'a oturduk.

"Daha iyi misin ?"

"Hastane odasından çıktık ya, daha iyiyim."

"Bundan sonra kendine daha çok dikkat et, artık arkandan üzülecek kişi sayısı arttı."

"Benim olduğum yerde bela eksik olmaz Almila, ama sana söz, daha dikkatli olacağım."elini parmaklarımın arasına kenetledi. Gözlerimin içine bakıp gülümsedi.

"Ben içeri geçeyim, merak etmesinler. Sen de çabuk dön."

"Olur."o kalkıp uzaklaşırken biri bana doğru geliyordu.

"Merhaba, Gökalp Mete Manasoğlu siz misiniz ?"

"Kim soruyor ?"

"Ben postaneden geliyorum, teslim edilecek bi' paket vardı."ayağa kalktım.

"Gökalp Mete Manasoğlu benim de, kim göndermiş bu paketi ?"

"Bilmiyorum beyefendi, üzerinde isim yazmıyor."uzattığı paketi aldım.

"Şuraya teslim aldığınıza dair bir imza atarsanız."imzaladım.

"İyi günler beyefendi."

"Sanada kardeşim."o uzaklaşınca ben de yerime oturdum.

Yavaşça açmaya başladım. İçinden küçük bir kağıt çıktı.

"Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe."

Aklımı yitirecektim, bu nasıl olur ?

Bu bir şifreydi. Uzun yıllar önce kullandığım bir şifre.

Ayağa kalkıp hemen çıkışa doğru ilerledim. Bir taksi bulup bindim.

"Beyoğlu, Kamer Hatun Mahallesi."taksiciye söyledim.

O sırada telefonu çıkarıp Almila'yı aradım.

"Gökalp ? Bir şey mi oldu ?"

"Almila, benim bir işim çıktı. Ama iki saate dönerim merak etme."

"Ne işi ya ? Bak daha tam iyileşmedin."

"İyiyim ben, geleceğim."kapattım.

Telefondan yer tespiti yapılmasın diye telefonu tamamen kapattım.

Yarım saatlik yolculuktan sonra gelmiştik. Taksiye parasını verip indim.

Arkamı kollayarak yürümeye başladım. Takip edilip edilmediğimden emin olmam gerekiyordu.

Biraz yürüdükten sonra daha önce defalarca geldiğim bir sahaf dükkanına girdim.

İçerde bir adam vardı. Yaşlıca ve uzun kır sakallı biriydi, tanıyordum. Sima olarak yani, buna tanımak denirse tabi.

"Selamun aleyküm."

"Ve aleyküm selam."

"Bir kitaba bakmıştım ama ?"

"Arayan bulur evlat, aslolan ne aradığını bilmektir."

"Ahmet Haldun Terzioğlu, Mete Han."

"Gök çadırımız, güneş bayrağımızdır."

"Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe."

Bütün bunlar bir şifreydi. Bu anı defalarca yaşadım ama onlarda bir sebebim vardı. Şimdi ise imkansız bir şeyin peşinden sebepsizce gidiyordum.

KURTALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin