Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk
*************************
Yol uzun, yol dikenli, yol yokuş...
Ama biliriz ki muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kandadır.
Türk oğlu Türk, Müslüman oğlu Müslümanız hamdolsun.
Belki her şeyin son bulmasına, belki de her şeyin yeniden başlamasına koşuyorduk.
Kan ter içinde, soluk soluğa...
Ölümün o soğuk nefesini her daim ensemizde hissediyor, her an bize çelme takabileceğini biliyorduk.
Ölümün bizimle ilk adresi Van Başkale 6.Hudut Tugayıydı.
Uçak piste indiğinde hava neredeyse aydınlanmıştı.
Timle birlikte uçaktan inince bizi tugay komutanı karşıladı.
Yanında ise Emir Astsubayı ve bir Yüzbaşı vardı.
Karşılarına geçip hazırola durduk ve selam verdik.
"Yüzbaşı Gökalp Mete Manasoğlu komutanım."
"Hoşgeldiniz Yüzbaşım, sizde öyle arkadaşlar. Beni rahatta dinleyebilirsiniz."rahat pozisyona geçtik.
"Sağolun komutanım."
"Öğlen bir keşif timimiz İran sınırına geçiş sağlayacak. Siz de o timle birlikte güvenli bir şekilde sınır ötesine çıkacaksınız, sonrası sizde Yüzbaşım."
"Emredersiniz komutanım."
"Uçak yolculuğu acıktırmıştır sizi. Bizim çocuklar yemekhanede size bir şeyler hazırladılar. Eşyalarınızı hangara bırakıp geçebilirsiniz. Murat Yüzbaşı size eşlik edecek, bir maruzatınız olursa da ona iletirsiniz Yüzbaşım."
"Anlaşıldı komutanım sağolun."
"Hadi bakalım, dinlenin siz, ben siz gitmeden yeniden uğrarım."hazırola geçtik. Komutan gitti.
"Rahat arkadaşlar."dedim bizimkilere.
Murat Yüzbaşı'ya yaklaştım.
"Hoşgeldiniz Yüzbaşım, gözümüz yollarda kaldı."
"Anca gelebildik Murat Yüzbaşım."
"Tekrar hoşgeldiniz."
"Sağol Yüzbaşım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTALP
Non-FictionBen ne kendimi acındıracağım, ne de derdimi anlatacağım. Benim tek amacım uğruna önce ölüp sonra üniformamı giydiğim, gökte dalgalanan bayrağına kurban olduğum, taşına toprağına ismimi gömdüğüm vatanım, yaşasın, var olsun. Kanla çizdiğimiz sınırları...