Tekrar merhaba arkadaşlar. İki bölüm demiştim, bu da ikincisi.
Multimedyada Kenan var. Ben çok severim bu adamı. Şükrü Özyıldız'ın yeri bende çok ayrıdır.
Her iki bölüme de yorum ve vote bekliyorum. Dedigim gibi şimdilik cevap veremesem de illa vereceğim, merak etmeyin.
Güzel okumalar.
Bir cumartesi günü görüşürüz millet.
İKRA'DAN
Küçük şirin mutfağımızda kadromuza kocamın da dahil olmasıyla bir aile kahvaltısı yapıyorduk. Güzel bir aileydik. Annem, babam, kardeşim ve eşim.
Lakin bir sorun vardı. Aile kahvaltımız biraz fırtınalı geçiyordu. Sessiz fırtına sofrada yüzüme çarpıp beni kızartırken başımı önüme eğmiş tabağıma masum bakışlar atıyordum.
Başımı kaldıramıyordum çünkü babamla göz göze gelmek istemiyordum. Dün kapı açıldığında ve babamın bizi görüp yanlış anladığındaki "İkra!" deyişi hala kulaklarımda çınlıyordu. Ama bu durumdan tek çekinen ve utanan bendim. Kaan, babamın sert bakışlarına gülerek karşılık veriyor ve sanki dün odaya babam girmemiş gibi davranıyordu.
"Hatun, bir şeyler yesene." diyen yanımda pis pis gülen Kaan'ın bacağına bir çimdik attım. "Ah!" demesine aldırış etmeden tabağımın yanındaki çatalı aldım.
Babam Akif'e dershanedeki sınavının saatini sorarken annem de Kaan'a korumalara kahvaltı götürmesini istiyordu.
Ben çatalım elimde domatesleri bir tarafa peyniri bir tarafa ayırırken Akif sınava gideceğini söyleyip sandalyesinden kalktı ve yanıma gelip yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Öpücüğünü elimle silerken kardeşimin arkasından bakarak söyleniyordum.
"Kaç kere dedim şöyle sulu sulu öpme diye! Sevmiyorum!"
Akif mutfak kapısının eşiğinde cüzdanını pantolonunun arka cebine koyarken bana göz kırptı.
"Enişteme de söylesene böyle abla?" dedikten sonra öpücük atıp hızla evden çıktığında bakışlarımı masaya çevirdim.
Kardeşime içimden kızmaya devam ederken babamı görmemle başım otomatikman aşağı indi.
Ben daha fazla babamın karşısında böyle ne kadar direneceğimi bilmezken Kaan'ın beni kurtarmasını umuyordum. Babama küçük bir bakış atıp gazete başlıklarına baktığını görünce Kaan'a fısıldadım.
"Beni kurtarır mısın?"Kaan, gülerek ağzına tabağındaki son patates kızartmasını da attığında soğuyan çayımı içmeye başladım. Boğazım kurumuştu.
"Hocam biz karımla bebek beşiği bakmak için çarşıya gideceğiz."
Çayım boğazıma kaçarken annemin ve babamın bakışlarını üzerimde hissetmemle kıpkırmızı kesildim. Annem "Ne diyorsun oğlum sen?" derken babam beklediğim tepkiyi vermeyip sakince "Torunuma beşiğini olunca dedesi alır. Şimdi zevzeklik yapma hayta." dedi.
Babam Kaan'ın attığı oltaya gelmediğinde Kaan sandalyesinden kalktı ve mutfak tezgahındaki tepsiyi kucakladı.
"Hatun sen de giyin de çıkalım." diyen Kaan babama bir sırıtış daha atıp dış kapıya çıktı. Hemen çayımı dikip masadan kalktım ve anne babamın bakışları altında mutfaktan çıktım. Kaan da korumalardan birine tepsiyi verip içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKRA
Novela JuvenilOn üçüncü bölüme kadar düzenlenmiştir. Diğer bölümler yavaş yavaş düzenlenip tekrar yayınlanacaktır.