36.Bölüm "Ağlayacaksan mutluluktan olsun"

39.3K 1.8K 221
                                    

Bir cumartesi gecesi daha yeni bölümü yayınlamış olmak istedim. Ama söylemek istediğim birkaç şey var, belki biraz daha fazla.

Arkadaşlar, İkra Karan instagram sayfasına katılım istiyorum, rica ediyorum.

Kendi adıma twitter, facebook ve instagram hesaplarım var, bana oralardan ulaşabilirsiniz. Linkleri profilimde paylaştım.

Yorum ve voteyi artık söylemiyorum. :))

Haydi güzel okumalar hepimize.

İKRA'DAN

Kenan gider gitmez dolan gözlerim kontrolümden çıktığında gözyaşlarım yanaklarımdan yaka yaka geçmeye başladı. Hıçkırıklarım boğazımda düğümlenirken Kaan yerinden kalkıp yanıma geldi. Verdiği suyu içerken birkaç kişinin de yardım etmek için yanımıza geldiğini duyuyordum. Gözlerimdeki yaşlardan dolayı hiçbir şeyi görmezken geçirdiğim kriz sesleri algılamamı da zorlaştırıyordu. Kaan'ın kolumdan kaldırıp daha sonra beni kucağına almasıyla ağlamaya devam ettim.

Merdivenlerden inerken ellerimi yüzüme kapatmış ve nefes alamadığımı umursamadan Kenan'ı düşünmeye başlamıştım. Haketmiyordu bunları yaşamayı, benim ona bunları yaşatmamam gerekiyordu.

Soğuk havanın vücuduma çarpmasından hemen sonra sıcak minibüse bindirildim.

Kaan, beni kucağından indirmeden koltuğa oturduğunda hıçkırıklarımı tişörtünü dişleyerek boğmaya çalıştım ama nafileydi. Kenan'ın kırgın sesi ve kara gözleri aklıma geldikçe hıçkırıklarım da artıyordu. Kaan'ın dediklerini anlamazken minibüs durdu ve kucağında hastaneye girdim. Doktor diye bağırışını zar zor duyarken sedyeye yatırıldım. Hala neden bayılmadığımı bilmiyordum. Oysa bayılmak istiyordum. Yüreğime çöken bu ağırlığı hafifletecekti eminim.

Bir odaya girdiğimde yüzüme takılan mavi oksijen maskesiyle rahat nefes almaya başladığımda rahat rahat ağlamaya devam ettim. Doktor omuzlarımdan tutup beni sakinleştirmeye çalışsa da başımı delice iki yana sallayıp deli gibi ağlamaya devam ettim.

En sonunda koluma batırılan iğneyle ağlayışlarım azalmaya başladı. Daha sonra gözlerim istediği karanlığa teslim oldu.

Yavaş yavaş gözlerimi açmaya çalıştığımda karanlık bir odada olduğumu anladım. Ağrıyan gözlerim tamamen açılıp etrafıma baktığımda gördüğüm tek ışık karanlık odaya kapının altından giren ışık haznesiydi.

Maskeyi çıkarmadan nefes almaya devam ederken neden burada olduğum beynime hücum etti. Kenan'ın o halini hatırlayınca gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı bile.

"Hatun? "

Karanlığın içinden yükselen sesle sesin geldiği yöne baktım.
Birkaç saniye sonra gözlerim karanlığa alışmış olmalı ki tekli koltukta dağınık oturan Kaan'ı görebildim.

Oksijen maskesini tutup boynuma doğru indirdim.

"Kaan?"

Titrek sesimi duymasıyla hemen yanıma geldi. Elimi tutup açıkta kalan saçlarımı okşamaya başladı. Şalım boğazımı sıktığından çıkartmış olmalıydılar. Tekrar yavaş yavaş göz yaşı dökmeye başladığımda alnımı öptü.

"Şişş. Buradayım hatun."

Elini tutup başımı salladım. Maskemi yüzüme takmasına engel olmadım.

İKRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin