"Konuşmayı severim fakat herkesle değil..."
⏳
"Pişman mısınız?"
Seyir halinde olan arabanın sessizliğinde çıkan sorum babamın ifadesini bozmasada şaşırdığını hissediyordum. Yeni okulumun ilk günü olduğu için beni o bırakıyordu.
"Neden pişman olacakmışız bakalım?"
"Neyi sorduğumu bilecek kadar zekisin."
Dudakları kıvrıldı. Beni kıvrandırmayı seviyordu. "Hayır bilmiyorum. Bana yardımcı olabilirsiniz belki küçük hanım."
Derin bir nefes alarak gözlerimi ondan kaçırdım, dışarıya çevirdim. Okula gelmiştik.
"Beni... beni evlatlık aldığınız için."
Arabayı sert sayılabilecek şekilde durdurdu. Hâlâ ona bakmıyordum. Fakat o ısrarcı bakışlarını üzerimden ayırmıyordu.
"Senin böyle hissetmene biz mi sebep olduk?"
"Lütfen sadece cevap verebilir misin?"
Kemerini çıkararak bedenini iyice bana döndürdü. Göz ucuyla görüyordum onu, bana bakıyordu. Sonra eli çeneme uzandı ve ona bakmamı sağladı. Gözlerindeki şefkatli bakış hiç tatmadığım duyguları hissettiriyordu bana.
"Hayattaki en büyük iyikilerimden bir tanesi sensin desem, sorunun cevabını vermiş olur muyum küçük hanım?"
İçimdeki küskün kız çocuğu her kelimesiyle her hareketiyle yeniden canlanıyordu sanki. Suratım ifadesiz olsa bile anlıyordu o beni. Konuşmadığımı görünce eli çenemi bıraktı ve saçlarıma çıktı. Güzel bir tebessümle yüzümü izliyordu.
"Şimdi sen söyle bakalım. Neden böyle düşünüyorsun?"
"Sadece başınıza çok fazla iş açtığımı düşünüyorum. Bir gün benden bıkacağınız fikri söylemesemde beni,"
Devam etmemi bekler gibi yüzüme bakıyordu. Şaşkındı çünkü onlarla çok konuşmazdım. Hele ki böyle konuları. "Seni?"
Bitkin gibi nefesimi bıraktım. "Beni korkutuyor."
Anlıma dudaklarını değirdi. Salık saçlarımı boydan boya okşadı. O çok iyi bir babaydı. Ve ben her seferinde onları hak etmediğimi düşünüyordum.
"Bir baba evladından bıkabilir mi sence? Hele ki sen benim göz nurum, şükür sebebimsen. Senin gülümseyebilmen için herşeyi yaparım, herşeyi."
Yemin gibi çıkan sözleri ruhumu okşuyordu. Çocukluk yaralarım sözleriyle şifa bulup, çiçek açıyordu sanki.
"Pekala bugünkü duygusallık kotamızı doldurduk. Şimdi okul vakti küçük hanım. Bir sorun olduğunda aramaktan çekinme. Biliyorsun baban her zaman arkanda."
Elimin biri titrekçe yanağına gitti. Zorluyordum kendimi onlar için. Temas sevmeyen yanım yanlarında uçup gidiyordu. Yıllar almıştı belki ama onlara karşı duvarlarım bir bir yıkılmıştı.
"Teşekkür ederim."
Yanağına bir öpücük bırakarak çantamı aldığım gibi arabadan çıktım. Hızlı adımlarım sesiyle duraksadı. "Çantana bugünkü harçlığını koydum. Aç kalma sakın."
Dudaklarım gevrek bir gülümsemeyle kıvrıldı. Her zaman ki gibi asla unutmuyordu. Çantamı açtığımda iki tane yüzlük bulacağımdan emindim.
Henüz başlamayan ders sebebiyle öğrencilerin birazı dışarıdaydı. Kimseyle göz teması kurmadan okuldan içeriye girdim ve müdürün odasına bakındım. Giriş kattadır diye tahmin ediyordum.
"Hey, sen yeni kız olmalısın. Müdürün odasını göstereyim mi sana?"
Gelen tiz sesle bakışlarım arkama kaydı. Göz göze gelince çimen yeşili gözleri kocaman açıldı. "O gözler ne öyle ya?!"
Düz bakışlarımı bile umursamayıp yüzümü inceliyordu. Aslan yelesi gibi olan saçlarını at kuyruğu yapmış garip tokalarla da süslendirmişti.
Farklı bir enerjisi vardı. Kendininkinin aksine benim ruhsuz bakışlarımı bile göz ardı edip girdi koluma ve ilerletmeye başladı.
Garipsemiştim bu tavrını. Kolumu ellerinden kurtararak yanında ilerlemeye devam ettim. Sürekli konuştuğu için bunu farketmedi sanırım. Dokunulmasından hoşlanmıyordum.
"Sen gir şimdi ben seni burada bekliyorum. "
Tıklattığım kapıdan 'girin' komutu gelince kıza küçük bir tebessüm göndererek içeriye girdim.
Otuzlarının sonunda olduğunu düşündüğüm genç müdür kafasını kaldırıp bana baktı. "Ah sen Serkan beyin kızı Elfida olmalısın. "
Öbür müdürümüze nazaran daha samimi duruyordu. Kafamı salladım. "Merhaba."
"Merhaba. Hoşgeldin okulumuza. Umarım senin için çok güzel geçer bu sene. Sınıfın 12-A, birazdan dersin başlayacak. İyi dersler."
Aralıksız konuşmasının ardından konuşmaya gerek duymadan arkamı döndüm ve çıktım. Süslü kız gerçekten de duvara yaslanmış beni bekliyordu.
"12-A 'dayım de lütfen. "
Ellerini çenesinin altında birleştirmiş, yavru köpek bakışlarla yüzüme bakıyordu. Kafamı salladım.
"Yes be! Bence seninle çok iyi arkadaş olacağız. Ben Ecem. Ya sen?"
Birisi bu kıza kaçık olduğunu söyleyebilir miydi benim yerime?! Onunla daha tek kelime dahi konuşmamıştım fakat o en iyi arkadaşı olacağımdan bahsediyordu.
"Elfida ben." demekle yetindim sadece.
Sınıfa çıkana dek susmadı. O kadar garip şeyler anlattı ki hiçbiri aklımda kalmadı. Sadece hoşlandığı çocuğun olduğunu ve bir tane kızdan nefret ettiğini anlamıştım. Tabi onlarda doğruysa!
Sınıfa girince dikkatini benden çekti ve bağırmaya başladı. "Gençler buraya bakın. Yeni bir kız getirdim. O oyuncak bebek gibi değil mi sizce de?!"
Bu kız gerçekten çatlaktı. Ağzımı açmama bile fırsat vermeden bütün ilgiyi üzerimize toplamıştı. Sınıfta çıkan uğultulara kulağımı tıkayarak arka sıraya geçtim.
Ah, burası fazla gürültülüydü!
Çantamı yan sıraya koyarak elimi çeneme yasladım ve hocayı beklemeye başladım. Adı Ecem olan kız kendi gibi birkaç kızla birlikte konuşmaya dalmıştı. Konuşmasını bitirince uçar gibi yanıma geldi. Hâlâ bomboş bakıyordum.
"Utku Tutku! Arkanı dön ve onunla tanış. O gerçekten bez bebek gibi!"
Bu kızın derdi neydi? Sürekli birşeylere benzetiyordu beni.
"Sadece Elfida. Ayrıca bebek falan değilim. Sen ve o gibi insanım."
Utku'da arkasını dönmüş heyecanlı gözlerle beni izliyordu. Konuşmamla cesaretlenmiş olacak ki tatlı tatlı omzunu silkti. "Bende Utku. Ama sen bana Tutku diyebilirsin. Arkadaşlarım hep Tutku derler."
Bu çocuk... bu çocuk gerçekten bebek gibiydi. Yüzü o kadar çocuksu duruyordu ki az kalsın gülecektim.
"Memnun oldum Utku."
"Bence biz çok iyi arkadaş olacağız."
İkisine de bakıyordum. Onlarda aynı şekilde bana. Bu garip bakışmayı bölen kapının kapanma sesi oldu. İçeriye uzun boylu iki çocuğun ardından şık giyimli bir kadın hoca girdi.
Pekala, başlayalım bakalım...
⏳
Okunma saati✅
Bölüm yorumu✅
Diğer hikayeler;
Ufak Bi' Karışıklık
Bicirik Biricik
Ay'ın Sessizliği#birdelidolu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Serçe (Aile Serisi-1)
ChickLit"Hiç mi görmüyorsun ya, hiç mi anlamıyorsun beni Elfida?" diye bağırdı sinirle. Kaşlarım bilinmezlikle çatıldı. Neyi anlamıyordum? Yüz ifadem iyice çıldırmasına sebebiyet verirken yüksek sesi tonunu hiç kaybetmeden devam etti. Elleri gergince dağın...