"Sana çok yorgun geldim,
dizlerinde uyut
gözlerinde büyüt
kollarınla sar beni..."⏳⏳
15 Haziran 2022
Gökyüzü sisliydi bugün.
Kendi içini mi hissetmişti bugün yoksa? Gökyüzü bugün ona yarenlik mi ediyordu?
Karşısında oturduğu kadının yeşil gözleri tekrar kendini buldu. Konuşmuyordu, en azından o derdini anlatıncaya daha doğrusu menfaatini söyleyene kadar konuşmayacaktı.
"Nasılsın oğlum?"
Gülmek istese de tuttu kendini. İfadesiz bakışları kadının yüzünü turlarken ağzını araladı. "Çok mu merak ettin nasıl olduğumu?"
Duraksadı kadın. "Batıkan, yapma böyle oğlum! O nasıl söz? Sen benim oğlumsun."
İçinden geçenlere engel olamadı.
'Ben senin hiç oğlun olamadım anne. Sen benim için hep dünyanın en güzel annesiydin ama ben senin için hiç oğlun olamadım...'
"Şu duygusal konuşmaları geçelim artık. Sen yalandan ağlama efekti de koyarsın şimdi, hiç çekemem."
Düşüncelerinin aksine oldukça soğuk söylediği sözler kadının yüzünü iyice beyazlattı. Elleri gergince masanın yüzeyine tutunurken çıkış kapısı arar gibi çantasına çevirdi bakışlarını.
"Ah sana hediye aldım. Bugün doğum günündü değil mi?"
Annesi çantasından çıkardığı hediye paketini masaya koydu. İşte bu sefer ağzından kaçan alaylı gülümsemeyi tutamadı. Aslında alaylı bir gülümseme de değildi bu. Gülüşünden acı akıyordu, çok çokta burukluk...
"Yine yanlışsın. Benim doğum günüm diye babamınkini hatırlamışsın ama sorun değil. Arada bir gün vardı ne de olsa(!)"
Sözleri normal konuşma gibi görünse de içi parça parça olmuştu. Çok mu zordu biraz olsun değer vermek?
"Ben,"
Kesti sözünü. "Ne söyleyeceksen söyle. Arkadaşlarımla buluşacağım."
Biliyordu, normal birşeyden dolayı görüşmek istemezdi çünkü o. Bir derdi vardı belli ki. Nihayet konuşmaya başladı. Ama keşke konuşmasaydı.
"Gidiyorum ben Batıkan..."
Nereye diye sormadı, devam etmesini bekledi. Belki de alacağı cevaptan korkuyordu, bilmiyordu ki.
Devam etti kadın. Suçlulukla gözlerini kaçırırken bordo ojeli tırnaklarını masada gergince ritim tutturmuştu.
"Biz yurtdışına yerleşmeye karar verdik. Bundan sonra orada yaşayacağım."
Göğüs kafesinden boğazına doğru tırmanan yoğun acı birkaç saniyeliğine nefesini kesti sanki. Kızgındı, artık ümidi kalmamıştı ama en önemlisi de kırgındı artık.
"Öyle mi? Bak buna çok sevinirim işte. En azından seninle aynı dünyada bile olsak aynı şehirde ve ülkede nefes almayacağız. Güzelmiş."
Yalan diye fısıldadı içindeki aynı ses. Yalan söylüyorum anne, beni görmek istemesen bile aynı şehirde olduğumuzu bilmek bile yetiyordu bana, yemin ederim...
"Benimle gelmek istemez misin Batıkan? Orada sana yepyeni bir hayat sunarım oğlum. Eğitimin, iş hayatın, geleceğin... Hepsi de en üst düzeyde olur. Gelmek ister misin?"
![](https://img.wattpad.com/cover/334651919-288-k619225.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Serçe (Aile Serisi-1)
Romanzi rosa / ChickLit"Hiç mi görmüyorsun ya, hiç mi anlamıyorsun beni Elfida?" diye bağırdı sinirle. Kaşlarım bilinmezlikle çatıldı. Neyi anlamıyordum? Yüz ifadem iyice çıldırmasına sebebiyet verirken yüksek sesi tonunu hiç kaybetmeden devam etti. Elleri gergince dağın...