"Sana çiçek alıp gelecektim, ama çiçekler solunca üzülürsün diye kitap aldım sana..."Satır arası yorumuuum!!
⏳⏳
'Ritim bozukluğu var kalbinde. Dün öğle saatlerinde bayıldı ve hâlâ yoğun bakımdayız...'
Sözlerin bu denli güçlü çıkıp, beni böyle yıpratabildiğini son zamanlarda çok sık yaşıyor olmuştum. Kalbimin endişeyle veyahut üzüntüyle çarpması alışkanlık gibi olmuştu artık.
Ama benliğim buna alışmak istemiyordu...
Ben artık rahatça gülebileyim, gece yatağıma başımı koyduğumda düşüncelerim yüzünden uykusuz kalmayayım istiyordum. Bilmiyorum, ilerisi bize daha neler getirir hiçbir fikrim yoktu ama ben biraz dinlenmek istiyordum her şeye rağmen.
"Elfida, orada mısın?!"
Telefondan yükselen ses beni kendime bir nebze getirirken; "Batıkan..." kelimesi çıktı ağzımdan sadece.
Beni iyi olduğuna inandırıp, bana bir şey söylememişti ama şuan onun için kızamıyordum bile. Tek odak noktam oydu. Onun ne halde olduğuydu.
"Kontrol amaçlı tutuluyor. Kalp ritmini düzeltecek ilaçlar verildi, sadece bekleyeceğiz. Endişelenme olur mu abiciğim?"
Kesik nefeslerim ve sessizliğim telefonun ardındaki bedeni korkutmuş olacak ki açıklama yapıyordu kendince. Ama ben onu duyamıyordum maalesef. "Hangi hastanedesiniz?" diye sordum.
Ellerim ufaktan titriyordu ve koridor ortasında öylece dikiliyordum. Ben birini kaybetmenin ya da kaybedecek olmanın duygusu nedir hiç tatmamıştım ki. Ondandı böyle bocalayışım...
"Elfida,"
İtiraz ettim hemen. Biliyordum ki engelleyecekti beni ama görmem lazımdı. Onun iyi olduğunu kendi gözlerimle görüp ikna olmalıydım.
"Kendinizi benim yerime koyun ve lütfen hastaneyi söyleyin. En azından dışarıdan iyi olduğunu göreyim, lütfen..."
Ne ara onun için bu derece endişelenecek kadar hayatıma girmişti, ne ara olmuştu tüm bunlar bilmiyordum. Emin olduğum tek şey onu sevdiğimdi. Aynı onun beni sevdiği gibi.
"Özel ***** Hastanesi. Seni almamı ister misin?"
Kafamı iki yana sallayarak sınıfa doğru adımladım. "Hayır, teşekkür ederim. Ben kendim gelebilirim. "
Telefonu kapatmamla eşyalarımı toparlamam bir oldu. Gelirken içinde beraber yeriz diye aldığım simit ve poğaça olan karton poşeti dolu gözlerimle bir elime alırken omzuma da çantamı astım. Korkuyordum. Ona bir şey olmasından deli gibi korkuyordum hem de.
Kot ceketimi almış tüm hızımla çıkacaktım ki telefonumun zil sesi doldurdu hâlâ boş olan sınıfı. Elime aldım ve üzerinde yazan isme baktım.
Babamdı.
Sanki ona ihtiyacım olduğunu hissetmiş gibi araması bir yana şuan ciddi anlamda beni anlayabilecek en iyi insandı belki de. Dudaklarımın titremesine engel olamayarak ekranı kaydırdım ve kulağıma yasladım.
"Küçük bir kaçak arıyorum, oralarda mı acaba?"
Elim her ne kadar ağzımı kapatsa da kaçan hıçkırığa engel olamadım. "Baba," dedim sesim titreye titreye. Ona ihtiyacım vardı. Gelsin, güven kokan göğsünde beni sakinleştirsin ve Batıkan'ın iyi olacağına dair şeyler söylesin istiyordum kulağıma.
"Elfida?! Neyin var, neden ağlıyorsun birtanem?"
Gözlerimi ovuşturdum. "Baba," dedim tekrardan. Sanki sözcüklerim de gitmiş gibiydi. "Batıkan hastanedeymiş, yanına gidelim lütfen."
![](https://img.wattpad.com/cover/334651919-288-k619225.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Serçe (Aile Serisi-1)
ChickLit"Hiç mi görmüyorsun ya, hiç mi anlamıyorsun beni Elfida?" diye bağırdı sinirle. Kaşlarım bilinmezlikle çatıldı. Neyi anlamıyordum? Yüz ifadem iyice çıldırmasına sebebiyet verirken yüksek sesi tonunu hiç kaybetmeden devam etti. Elleri gergince dağın...