"Bir zaman sonra 'Olursa mutlu eder, olmazsa da üzmez' diyebilmelisin, çünkü o nokta üzüntünün sonu, huzurun başlangıcı oluyor..."
⏳⏳
Annem bazen beni ilk gördükleri günü anlatırdı. Siyah saçlarımın arasında safire çalan gözlerim ona o kadar güzel görünmüş ki uzun bir süre bana bakakalmış.
Bu yaşımda dahi gözlerimin güzelliğine hayran olduğunu söylerdi her daim.
Ama şimdi bakıyorum da... Keşke göz rengim bu kadından olacağına saçlarım gibi siyah olsaymış gözlerim. Keşke ona baktığımda bu benzerlik çok fazla göze çarpmasaydı ya da... En başta onun kızı olmasaydım.
Yener Şahan'ın sözleri masada öyle bir sessizlik oluşturdu ki bu gergin havadan dolayı birkaç masa da buraya döndü.
Ağzımı açık tek kelime edemiyordum. Donmuş gibiydim ama içimde kopan vaveylalara inat ifademi öyle ustalıkla saklıyordum ki dışarıdan bir ruhsuz gibi durduğuma son derece emindim.
Babamla göz göze geldim. Geçen yarım dakikada herkes olayları sindirmeye çalışırken abim yerinde duramıyor, annemse gerginlikle sırayla bizi kontrol ediyordu.
Babam konuşacağı için bize laf düşmezdi. Böyle büyümüştük abimle.
Babam sanki hemen yanımızda biyolojik ailem yokmuş gibi şevkatle gülümseyip göz kırparken bana, elini peçetesine attı ve ağır hareketlerle dudak kenarlarını sildi.
Yener ve Şule Şahan'ın yanında en büyük çocuk Selçuk Şahan, bir küçüğü Alper Şahan duruyordu. Alper Şahan üstünlük taslamak istercesine abime bakarken Selçuk Şahan'ın gözleri sadece bende odaklıydı.
Bakmadım daha fazla onlara. Konuşmaya başlayacak olan babama döndüm.
"Kurduğun cümlelerdeki tek doğru kelime Sürgen Ailesi demen Yener Şahan. Zira gerisi boş safsatadan başka birşey değil."
Mesleğinin getirisinden midir bilinmez ama yüzünde öyle sert öyle sarsılmaz bir ifade vardı ki babamın karşısındaki adamın duraksadığını hatta bütün aile üyelerinin sessizleştiğini fark ettim.
Devam etti babam. "Neyse ki bugün keyifli günümdeyim ve bu sözlerini yaşlılığın getirisinden gözlerinin iyi görmediğine vererek seni ailemle tanıştıracağım. Evimizin kraliçesi, eşim Mine Sürgen. Aslan parçamız, oğlum Cihangir ve..."
Uzattığı eli bana dönerken gözleri de eş olarak yumuşadı. "Canımızın en içi, kızımız Elfida Sürgen."
Alayla gülümsedi Yener Şahan. Bakmıyordum ama sesini duyuyordum. Yanındakilerin ise ne yaptığını bilemiyordum. Abim uzanarak elimi tuttu.
"Hah! Akıllı adamsın Serkan. Onun şimdi Sürgen olması gerçek dünyada benim kızım olduğunu değiştirir mi sence?"
Babam elinde ki peçeteyi saniyelik olarak sıktı ve yerinden yavaşça kalktı. Gözümde öyle bir büyüdü ki endamı, korunmanın verdiği hazla içten içe sevindim.
Şimdi karşı karşıya duruyorlardı ve babam... ondan kat be kat iriydi.
"Biz zaten gerçek dünyadayız Yener. Ben onu ne senden aldım, ne de bir başkası verdi! O bana Rabbimin en güzel emaneti ve her daim benim kızım. Ömrümün sonuna kadar da hep böyle olacak."
"Peki bunu ona sordunuz mu hiç Serkan bey? Onun önünü kapatıp beynini yıkıyorsunuz. Geçmişte bazı hatalar yapılmış evet ama geçmişe bakarak geleceği yönetemeyiz."
Şimdi kendimi yerden yere atıp neyin hatasından bahsediyorsunuz siz diye çığlık atasım vardı! Bu nasıl bir gammazlık, nasıl bir canilikti?
İnsan çocuğunu yetimhaneye bırakıp, ardından yıllar sonra buna hataydı diyebilir miydi?
Selçuk Şahan'ın sözlerinden sonra abim gür bir kahkaha attı. Hatta öyle ki bir an gözleri bile yaşardı. Onların üstten bakmasına tahammül edememiş olacak ki o da ayağa kalktı ve babamın yanında yerini aldı gülümsemesini bozmadan.
Karşılarında o kadını saymazsak üç kişi vardı fakat onlar öyle güçlü duruyorlardı ki tüm restoran dahi gelse yıkılmaz gibilerdi.
"Onun beynini yıkamamıza gerek yok. O zaten gayet aklı başında ve akıllı bir kız Selçuk. Kimin ne halt olduğunu," gözleri o kadına döndü, "...ve dahi ne dolaplar çevirdiğini bilecek yaşta. Kaldı ki beynini yıkasak bile eminim ki öz ailesi olduğunu iddia eden insanların yaptığına denk düşmez bizimki."
Annemin gözleri dolu dolu endişeyle izliyordu olanı biteni. Bana döndüğünde gerginliğini almak istercesine gülümsedim. Dudaklarını birbirine bastırarak kafasını salladı, gülümsedi.
Selçuk Şahan abimin sözlerini hazmetmek ister gibi yutkunurken arkadan bir adam gelerek Yener Şahan'ın kulağına birşeyler fısıldadı. Ne duyduysa bir an gerilecek gibi oldu ve ifadesini hızla toparladı.
Uzaklaşan adamın ardından babama döndü. "Bu konu burada kapanmadı Serkan Sürgen!"
Babam karşısında küçük bir çocuk varmış gibi gülümsedi. "Yanılıyorsun Yener Şahan. Bu konu tam burada, benim isteğim üzere açılmamak kaydıyla kapandı. Şimdi müsade sizin."
Ağzını açacak gibi oldu fakat dişlerini birbirine bastırarak durdurdu kendini adam. Oğullarına başını sertçe döndürdü. "Gidiyoruz!"
Onlar sırasıyla gitmek için birkaç adım atmışlardı ki babam yeniden söze girdi. "Ha bu arada!"
"5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 123/A maddesi gereğince ısrarlı takipte faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir Şahan varisleri. Attığınız adımları ona göre atmanızı tavsiye ederim. Aksi takdirde mevkimi kullanmaktan hiç çekinmeyeceğimi bilmelisiniz!"
Babama aşık olmuş olabilir miydim acaba?
⏳⏳
Gözlerimden akan birkaç damla yaşı silme gereği duymayarak pencereden görünen ayı izlemeye devam ettim.
İçim daralıyordu.
Allahın cezası biyolojikler neden hayatımı düzene koymuşken gelmişlerdi ki? Bir ömür karşıma çıkmasalar ben onları aramazdım bile. Ben ailemle mutluydum.
Allah onlardan vicdan merhameti almış olabilirdi ama insanda biraz bari utanma belirtisi, ar damarı olurdu! Bunlarda hiç biri yoktu ki!
Psikolojimin yerinde yeller ettiğini hissedebiliyordum. Ama düzelirdim.
Ne zaman düzelmemiştim ki, şimdi tanımadığım insanlar yüzünden yıkılacaktım?
Kaşınan burnumu elimle kaşırken odam sessizce açıldı. Gözlerimi yavaşça kapattım. Annemdi sanırım gelen.
Adım sesleri yavaşça yaklaştı ve arkamda durdu. Yorganım hafifçe aralanırken yatağım arkaya doğru çöktü, ardından babam beni kendisine çekti.
"Uyumadığını biliyorum kalbim. Saklamaya çalıştığın hıçkırıklar haberin olmadan geliyor bana."
Sözlerinden sonra gözlerimin iyice musluğu açıldı ve ben arkamı dönerek yüzümü göğsüne bastırdım. "Baba..."
Ağlamam şiddetlenirken saçlarımı dingin bir ifadeyle okşamaya başladı. "Kızım, gözbebeğim. Canının yandığını biliyorum birtanem. Ama biz hep seninleyiz, yaralarını yine birlikte saracağız, yine dimdik ayakta duracağız. Sadece biraz zaman güzelim, olur mu? "
Kollarımı iyice sıklaştırdıktan sonra göğsünde küçüldükçe küçüldüm. Gözlerim ağlamanın etkisiyle sızlarken saçlarımda dolanan parmaklar sebebiyle de kesik hıçkırıklarım dinmeye başladı.
Bilincimi kaybetmeden önce ise fısıldadım. "Sizi herşeyden çok seviyorum baba..."
⏳⏳
Alın size bir bölümcük. Aslında bölüm sonuna instagram postu gibi birşey yapacaktım ama fotolar tablette ve ben almaya üşendim dmaççdöd.
Neysem Kırık Serçe'miz 15k🥳🥳
Bölümü nasıl buldunuz acil söyleyin
Hepinizi öptüm iyi geceler serçelerim...#birdelidolu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Serçe (Aile Serisi-1)
ChickLit"Hiç mi görmüyorsun ya, hiç mi anlamıyorsun beni Elfida?" diye bağırdı sinirle. Kaşlarım bilinmezlikle çatıldı. Neyi anlamıyordum? Yüz ifadem iyice çıldırmasına sebebiyet verirken yüksek sesi tonunu hiç kaybetmeden devam etti. Elleri gergince dağın...