Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️
Yağız
Sigarayı küllüğe bastırıp söndürdükten sonra paketten bir tane daha aldım. Abim telefon ekranından kaşlarını kaldırıp "Ne derdin varda sigarayı söndürmenle yakman bir oluyor?" diye sordu.
"Yok bir derdim. Yalnız başıma sigara içmekten başka ne yapacağım?"
"En son timi yemeğe çağırmamış mıydın sen?"
"Evet. Yemeğe çağırdım diye hemen arkadaş olmadık ya."
Sigarayı dudaklarımın arasına koyduktan sonra çakmakla ucunu yaktım. Derin bir nefes çekip dumanı yukarıya doğru üfledim.
"Annemle konuştun mu?"
Kaşlarımı havaya kaldırdım ve "En son buraya geldiğim gün konuşmuştuk. Göreve çıkarken mesaj atıyorum ama ya cevap vermiyor ya da kısa bir tamam falan yazıyor." dedim.
"Mesaj atmak yerine arasan mı ?"
"Tabi arayayım beni mesleği bırakmak için ikna etmeye çalışsın."
"Mesaja cevap vermeyeceğini bildiğin için mesaj atıyorsun değil mi?"
Sigarayı dudaklarım arasına sıkıştırıp ellerimi teslim oluyorum şeklinde kaldırdım.
"Yağız abicim niye böyle yapıyorsun? Ara kadını sesini duysun."
"Kaç yıldır bu mesleğin içinde olmama rağmen annem beni anlamaya çalışmıyor Yiğit. Yapacak bir şeyim yok."
Tam bir şey söyleyecekken odasına biri girmişti. Yiğit gelen kişiyle konuşurken ben de telefona gelen mesajlara bakmaya başladım. Meriç'ten gelen mesajı görünce hızla üstüne tıkladım.
Üsteğmen Meriç : Komutanım iyi günler.
Üsteğmen Meriç : Yarın akşam timdekiler ben de toplanacakmış. Eğer siz gelmezseniz hepsini alıp size gelirim :)
Üsteğmen Meriç : Yarın akşam görüşürüz.
Yazdığı mesajlara güldükten sonra kısa bir cevap yazıp abimle konuşmaya geri döndüm.
"Yağız ben kapatıyorum. Hastanın biri ile ilgilenmem lazım. "
"Tamam görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra bitmiş sigaramı söndürdüm ve biriken işleri halletmeye başladım.
Ben Meriç'ten uzak durmaya çalıştıkça Meriç daha dibimde bitiyordu. Odamdan ne zaman çıksam beş on dakika sonra yanımda bitiyordu. Bazen de odama saçma sapan sebeplerle geliyordu.
Yalnızken komutanı olduğumu da unuttuğu oluyordu. Mesajda olduğu gibi. Kim komutanına gelmek istemediğini sormadan geliyorsunuz derki? Durumdan memnun olmadığım söylenemezdi ama bizden başkası duysa hiç iyi olmazdı.
Önümdeki dosyayı görünce denetlemeye gelmeden önce yapmamız gereken işler aklıma gelmişti. Dosyayı elime alıp masadan kalktım. Odan çıktığım gibi Meriç'i odasına gittim.
Kafasını kaldırıp karşısında bir anda beni görünce önce şaşırdı sonrada ayağa kalkarak selam verdi.
"Buyurun komutanım bir şey mi lazımdı?"
"Denetlemeden önceki kontrolleri yapmamız gerekiyor."
"Tabi komutanım."
Masanın arakasından çıkarken üzerini düzeltti.
"Erleri kontrol etmemiz gerekiyor."
"Tamam komutanım. "
Beraber odasından çıkıp erlerin olduğu kata geçmiştik.
"Sol taraftaki koğuşlar senin. Sağ taraftakiler benim. "
Meriç beni onayladıktan sonra kendi tarafındakilere geçmişti.
Bu işin en sevmediğim tarafı erlerle uğraşmaktı. Çoğu iki haftalığına geliyordu ve sanki tatile gelmiş gibi davranıyorlardı. İki hafta dahi olsa düzgünce askerliklerini yapsalar ne olacak sanki? Hepsi bir gevşek, dikkatsiz.
İlk koğuşa girdiğimde benimle beraber gelen Çavuş dikkat diye bağırdığında yataklarında oturan bütün erler ayaklanmış sıraya geçmişlerdi. Onlara eğitim veren komutanları ben olmadığım için beni tanımıyorlardı. Bu yüzden meraklı bakışları üstümdeydi.
"Ben Yüzbaşı Yağız. Büyük ihtimalle bir daha karşılaşmayacağız ama tanışmakta fayda var. Denetleme yapılacağı için rutin kontrolleri ben yapacağım."
Onlar rahatta beni dinlerken ben de yatakların düzenine bakmaya başlamıştım. Gayet sakin bir şekilde yatakları kontrol ediyordum. Ta ki erlerden birinin arkadaşına dediğini duyana kadar.
"Yatak kontrolü ne ya? Hanım evladı gibi yatak topladığımız yetmiyor bir de kontrol ediyorlar."
Hızla arkamı dönüp konuşan askerin önüne geçtim.
"Ne dedin sen?"
Sert çıkan sesim bütün koğuşta yankılanırken askerler korkuyla birbirine bakmaya başlamıştı. Asker konuşmadığında daha çok sinirlendim ve ona doğru yaklaşarak bir öncekinden daha sesli bir şekilde bağırdım.
"Sana ne dediğini sordum, asker."
"Bir şey demedim komutanım."
Yakasını tuttuğumda başka bir el benim kolumu tutmuş ve durdurmuştu. Elin sahibine baktığımda Meriç'in endişeli yüzünü gördüm.
"Komutanım. Sakin."
Ben elimi çektikten sonra askerden uzaklaşırken yarım ağız güldüğünü gördüm. Tek gören ben değildim. Meriç benden önce görmüş ve askere saldırmamı engellemişti. Omuzlarımı tutup beni koğuştan çıkardı.
"Sakinseniz bırakıyorum."
"Sakinim."
Meriç beni bıraktığında derin bir nefes alıp arkamı döndüm.
"Bir tane yapıştırırsam daha rahat olacağım."
Tam koğuşa doğru yürümeye başlamıştım ki Meriç önüme geçip tek kolunu belime sararak beni durdurdu.
"Komutanım. Koğuşun komutanına laf anlatmak gibi bir şeyle uğraşmak istemezsiniz diye düşünüyorum."
Dibimden ve kulağıma sessizce söylediği şeyle gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Buna da yükselme be Yağız.
Meriç beni bıraktıktan sonra üstümü düzelterek merdivenlere doğru yürüdüm.
Odama geçtiğimde kapıyı ardımdan hızla kapatıp çarpmasına neden olmuştum. Keşke askerliğe alınmadan önce zeka testinden geçirseler de bizi de uğraştırmasalardı.
Odanın kapısı çalınmadan açıldığında gelen kişinin kim olduğunu tahmin etmem zor değildi.
Meriç sırtını kapıya yaslayarak bana bakıyordu.
"Ben senin komutanım farkında mısın? Şu odanın kapısını çalmadan niye giriyorsun?"
Bağırmamla yaslandığı yerden uzaklaşarak bana doğru yürümeye başladı.
"Asker ne dedi de bu kadar sinirlendiniz?"
"Sen beni dinliyor musun üsteğmen?"
"Tamam komutan anladım. Sinirlenince gayet güzel sinirleniyormuşsun. Sonra bana cezamı verebilirsin. "
Her konuşmasında bana biraz daha yaklaşmasıyla gergince bir adım geriye attım. Gerildiğimi fark etmiş miydi bilmiyorum ama hafifçe gülümsedikten sonra asker selamı verdi.
"İzniniz olursa ben odama gidiyorum komutanım."
Kafamla kapıyı işaret ettikten sonra odadan çıkmıştı. Askerler bir yandan Meriç bir yandan annem bir yandan beni oldukça zorluyorlardı.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz // bxb
Ficção Adolescente+18 "Komutan, geri döneceğinize söz verdin. Unutma." Cevap olarak asker selamı dışında bir şey alamamıştı. Meriç, çok sevdiği gözyüzüne benzetirdi onu; uzakta olsa da sevdiği ve koruduğu gökyüzüne.. Yağız, çok sevdiği vatanına benzetirdi onu; koruma...